Çok ilginç bir şekilde ülkemizdeki gençlere “ya zihnin bizim olur ya da kara toprağa mahkum olursun” gibi bir anlayışa sahip olanların “ülke nasıl yönetilemez, muhalefet nasıl olunamaz, devlet memuru taklidi yaparak nasıl para kazanılır, nasıl komik olunur ve komando marşını bir yandan eleştirip nasıl komando marşı çalınır” gibi başlıklarda verdikleri resitaller büyük bir hızla devam ediyor.
İşin garip yanı Atasının izinden gitmeye çalışanların çalışmalarını Araplara muzla soslatmaya heveslilerin, ısrarla yaptığı “çok fazla bilimkurgu izliyorsunuz” eleştirisinin de pek bir kıymeti harbiyesinin kalmamış olması.
Yani bu eleştirileri yapanların pandemiye hazırlıksız yakalanmaları, plansızlık ve yönetim krizi her ne ise sanal gerçekliğe bir tık kala yaşananlar karşısında dijital köle ya da dijital manda olmak hususunda sadece söylem üretmek de aynı şey…
Dijital kölelik tanımı bizzat devlet başkanımız tarafından ifade edilmişti. Elbette kendisine bu bilgiler ilgili kurumların görüşleri alınarak ve iletişim başkanlığı ile dijital dönüşüm ofisi tarafından derlenip iletiliyor. Bu kurumlarda elbette Türk gençliğinin çalışmalarını da dikkate alarak bu bilgilendirmeleri yapıyor. Neticede Milli Güvenlik Kurulunun dikkat kesilmesi gereken gençlerin sayısı öyle pek de az değil. Kısacası bu ülke öyle sanıldığı gibi bir kişinin iki dudağı arasında değil.
Tıpkı yapay zekada olduğu gibi makine öğrenme ve derin öğrenme başlıkları var. Yani devletler için halk, derin öğrenme niteliğinde. Ve bürokrasi de makine öğrenmesi niteliğinde diyebiliriz. Yapay zekanın veri setleri de bizler bedava işçi ya da yapay zeka besini oluyoruz.
Tabi siz Bürokraside çoklu maaş, parti kapısında nöbet ya da başkana şoförlük yapma ödülü olarak milletvekilliği veya fotoğrafçılık ödülleri dağıtarak kendinize bir çeşit çalıntı marş yapanlardan ordu kurmaya kalkarsanız o iş başka bir dünyaya kapılarını açar.
Kimsenin Mustafa Kemal’in askerleriyle bot bağlamayı bilmeyenleri bir tutmaları beklenemez ve böyle bir şey abesle iştigal olmakla beraber, yapay zekanın söylemden öteye geçememesinin somut bir örneği de diyebiliriz.
Sanal gerçeklikte isteyen istediği karakteri seçebilir ve istediği orduyu kurarak yine istediği düşmanla savaşabilir. Hatta Facebook’un Metaverse platformu böyle sevdalar peşinde koşanlar için bulunmaz nimet niteliğinde.
Metaverse nedir dersek kısaca; Metaverse, tüm sanal dünyaların, artırılmış gerçeklik ve İnternet‘in toplamı da dahil olmak üzere, neredeyse geliştirilmiş fiziksel gerçeklik ve fiziksel olarak kalıcı sanal alanın yakınsamasıyla oluşturulan kolektif bir sanal paylaşılan alandır. “Metaverse” kelimesi, “meta” (ötesinde anlam) ve “evren” önekinin bir portmantosudur; terim tipik olarak algılanan bir sanal evrene bağlı kalıcı, paylaşılan, 3D sanal alanlardan oluşan, gelecekteki internet yinelemesi kavramını tanımlamak için kullanılır.
Herkesin yeteneği ve hayal gücü ile imkanları doğrultusunda farklı Metaverse stratejileri olabilir. Örneğin, bir devlet başkanı ya da ordu komutanı sanal gerçeklik gözlükleri dağıttığı askerlerine özel olarak marş söyletebilir veya anlatmak istediğini anlatabilir. Bu sayede kendi kitlesi dışındakileri anlamsız yere meşgul etmeyebilir.
Mescidi Aksa’da ya da Şam’da ibadet etmek için bir sanal gerçeklik gözlüğü ve önünde olmasını istediğin din adamını seçmen yeterli olabilir.
Aynı köyde 3 camisi olan Kadir amcam istediği camide istediği imam ve cemaatiyle ibadetini yapar, ilmi konularda feyzini arttıracak arkadaşlarını da seçebilir. Üstelik en yetenekli ve faydalı hocalar puanlanabilir gereksiz yere maaş alanlar kolaylıkla daha verimli işler için kullanılabilir.
Ya da Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkçe veya geometri dersinden çıkıp “İstikbal Göklerdedir” cümlesini işitebilir ve hatta göklere bakarken sende eşlik edebilirsin…
Öğrenci Mertcan, istediği öğretmeninden özel ya da sınıfta ders alabilir. Hatta belki fizik öğretmeni Einstein olabilirken algoritma dersine de Harezmi girebilir.
Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Neticede insan zekası algılayabildiği kadardır. E tabi haliyle de, bilgisayar kullanıcısı kadar akıllı ve geliştiricisi kadar da zekidir…
Hazır yeri gelmişken Türk gençliğinin hiçbir şekilde destek görmediği ve beklemediği bir teknoloji rüzgarında ne durumda olduğumuzu bir kaç basit soruyla gözler önüne serelim mi?
- Dolarla mı maaş alıyorsunuz?
- Tüm köprü ve tünel geçiş ücretleri için ödeme garantisi versek dijital köprü için maddi manevi destek veren olur mu?
- Çocuğunuz doların TL karşılığı olarak mı bilgisayar oyunları oynuyor?
- Fortinet, overwatch, counterstrike, LOL, Warcraft ya da minecraft gibi oyunlar İçin üyelik bedelleri ile donanımlar dışında karakterlere ve kıyafetlere kredi kartınızdan ödeme yapıyor mu?
- Ülkenizin cari açığını kapatabilecek fortinet gibi bir oyunun yıllık gelirinden ve sanal gerçekliğe (metaverse) yatırım yapmak İçin açıkladıkları bütçenin F-35 projesinde rehin kalan tutardan fazla olduğunu biliyor musunuz?
Yani, tarım ve hayvancılık can çekişirken, ucuz işçilik almış başını giderken biz de burada sanal gerçeklik diyor, Metaverse ile ilk avatar olmaktan gurur duyacak iletişim başkanı olur mu diye soruyor ve devlet başkanımızın dahi açıkladığı ekonomik sıkıntıların çözümü Türk gençliğinde dediğimiz de ise yine bir kapının kulu olamadığımız için “yav he he” diyenlerin göz bebeklerinden zihinlerine kazıdığımız hakikatlerle övünmeden hep 18 yaşındaki devletimiz var olsun diyoruz…
Düşünsenize çocuğunuz veya yeğeninizin oynadığı oyunlardan elde edilen gelirlerle ürettiğimiz gıda ürünleri, yetiştirdiğimiz yetenekli genç zihinler, ucuz hayal gücü ve en önemlisi dijital manda ile dijital köleliğe yelken açılmadı mı biraz? “Siber İstihbarat” bedavaya ve sırf sanal bir eğlence ya da çağın gerekliliği denen bir hale öncülük eden teknoloji şirketlerinin arka bahçesi olarak ulus devletleri nasıl bir dijital nizam-ı alem sathına mecbur kalmadık mı?
Peki ne yapmak lazım;
Bu arada, Yahşi Batı’da Cem Yılmaz’ın hikaye dinlemeyi çok seven, bilgileri alıp keyiften rakısını yudumlayan Zafer Algöz’e “bak alıcıysan Nançaku hikayesini anlatayım” dediği sahne bir tek benim mi aklıma geldi acaba?
Hep bilimkurgu izlemedik herhalde biz de değil mi?
Değerli okurlar “Siber Vatan” denilen kavramın içini parti kapısında kul olanlara “yazıktır iş verelim bunlara” ya da “çakma teknolojileri yerli diye tutturmaya çalışanlara güvenerek” veya “çalıntı marşlarla sözde ordu olanlarla” dolduramayız.
Nitekim Misakı Milli ve Mavi Vatan’da Kurmay Zekalarca üretilen gerçekliklerdir. Şimdi ise Siber Vatan’ın kurmay zekalarının görev sürelerince neler yapabildiklerine tanıklık ediyoruz hepsi bu.
Bu işler kurmay zekaların işidir. Kurmaylık da bilindiği gibi askerlere has bir durumdur. Yarın bir gün en kıymetlimizi en kutsalımızı dijital olarak çocuklardan çocuk kalabilenlere avatar olarak öne sürdüklerinde bu saçmalıklara son vermek için hangi sanal gerçeklik sunucusunu kimlerle, hangi analog zekalarla dijital düşünerek imha edecek veya ele geçirecek orduyu kullanırız Allah bilir…
Türk milletinin dahisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi, kurmay zeka Gazi Atatürk’ün akıl, bilim ve iman dolu yüreği ve zekasıyla Bedir Savaşı komutanına “böylesine muazzam bir savaş stratejisini zaten yalnızca Allah’ın peygamberi düşünebilirdi” “En büyük komutan ben değilim Hazreti Muhammed’dir” dediği gibi İstanbul’u işgalden kurtaran komutan ve askerlere güzellikler sunan örnek asker, örnek devlet adamı, örnek baba ve gerçek kıblemizin öncüsü Yüce Peygamberimizin de Gazi Atamıza nasıl dualarda ve şimdilerde taklit edilmeye çalışılan sanal gerçekliğin çok daha ötesinin yaşanabildiğini, keşke bir fark edebilsek diyor ve Cumhuriyetimizin 98. yılında kıblesi şaşanlardan olmadan haysiyetle, şerefle, taklitten uzak bir özgünlükle devlet ebed müddet ilkesine herkesi sarılmaya davet ediyorum.
Davetiye üzerine de şunları ekliyorum;
- Twitter başta olmak üzere dijital kölelik ve zorbalık yuvasına dönen, onlarca genelge yayınlanmasına rağmen ve yasaklanan bu tip mecraları yasaklayan idarecilerin resmî duyurularını yaptığı tezat örnekler gibi sanal gerçeklik platformlarında da yayınlar yapan bürokrat ya da siyasetçileri de görebilecek miyiz?
- Aşı yaptırmam ama kurum mecbur bıraktı benzeri kafa karşılıklığı ile karakter bozma yöntemlerini üstünsüz geçiş hakkı olanlar gibi aşı kartına işletmek caizdir diyenlerin, yanmayan kefen fabrikasında yaşananlara benzer durumları yaşamaları mümkün mü?
- Twitter canlı yayını planlayan Cumhurbaşkanlığı dijital dönüşüm ofisinin Metaversa başlığında ne gibi planları var? Kripto paraların Metaverse ile vücut bulması organik üretimin dijital üretimin dinamosu olacağı söylenip bir takım müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler mi? Edenleri biz mi yayınlayalım yoksa sırat köprüsünden olur da geçersem zaten bir önemi yok diyenler mi açıklamalı? Kime fayda sağlar?
- Kıblesi şaşmış olanlar, kıblesi şaşmış diye yaftalanan her kim varsa hakikati bile bile yan yana saf tutmaları ne anlam ifade eder?
- Baldızla ilgili fetva yayanların tefrikalarının son bulması için diyanet işleri başkanlığından Metaverse ile sekse dair olumlu ya da olumsuz bir fetva da duyar mıyız? Diyanet Bütçesinden Metaverse altyapıları için bütçe de ayırır mı?
- Metaverse teknolojileri ile “nefsimin arzularına yenik düştüm diyenlere” günah çıkarmak adına veya arzularını daha sonradan kandırıldık dememeleri ve pişmanlık yaşamamaları için de çözümler üretilir mi?
- Metaverse teknolojilerini kullanırken açık rıza verildiğinde sanal gerçeklikte yaşananların gerçek hayata etkileri için sistemden günlük çıkış saati 17:25 olursa ne olur? İşlenen tüm suç ve hatalar veri tabanlarından silinip cezasız mı bırakılır?
- Dijital Mütekabiliyet nedir? Nasıl yapılır* Dijital mütekabiliyete bir örnek var mı?
Bu sorulardan en az birine yanıt verebilenlerle sadece Metaverse sanal gerçekliği üzerinden sarılabiliriz. Öyle ya, bu devirde kimin kime sarılıp ne virüsü bulaştıracağı belli değil.
Dijital Nizam-I Alem Sathına Hoş geldiniz…
https://tr.wikipedia.org/wiki/Metaverse
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/gunaydin/aytug/2019/11/10/ataturk-en-buyuk-komutan-ben-degilim-hazret-i-muhammeddir