Öncelikle yapay zeka destekli bir hükümet ve kamu yönetim modelleri üzerine 7’den 77’ye herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir üslupla kısa bir hikaye anlatayım…
Bir gün ülkenin Cumhurbaşkanı rüyasında tebdil-i kıyafet ile Kadıköy-Eminönü iskelesinin önünde görür kendini. Etrafında ne bir koruma ne de tanıdık bir yüz de yoktur. Yüzündeki maske ve spor giyimi sayesinde sıradan vatandaşlar arasında dikkat çekmemenin rahatlığı da pek bir hoşuna gitmiştir.
Yanından genç bir çiftin “ -koşun koşun haydi “ dediğini duyar fakat kendisine seslenildiğinden emin olamaz. Kızın keskin bakışlarına eşlik eden el hareketleri ile kendisine “gelin haydi” demesini fark etse de nutku tutulmuş gibi kala kalan başkanın imdadına çiftin delikanlısı yetişir. “Efendim haydi acele ediniz zaten çok az uyuyorsunuz ve rüyada yakaladığımız fırsatı iyi değerlendirelim” der ve koluna girdiği başkanla beraber hızlıca iskeleden içeri adım atarlar. Bu sırada genç kız İstanbul kartını doldurmak üzere otomata para yüklemektedir.
Delikanlı başkanın eline tablet, gözlük ve bir de kulaklık vererek “başkanım birazdan tanık olacaklarınızı derin öğrenme metodu ile uyandıktan sonrada işleyebilmeniz daha doğrusu unutmamak üzere tekrar izleyebilmeniz için bu aparatları aktif edeceğiz. Ama öncesinde lütfen ne olursa olsun bugün burada bizimleyken sade bir vatandaştan öte, bir izleyici gibi hiçbir şeye karışmadan lütfen olanı biteni takip edin. Uyandığınızda zaten bu rüyayı simüle eden teknolojimizin mimarından detayları öğreneceksiniz.
Makama direkt başkanlık seviyesinde bağlı olan kurumdan olduğumuzu da artık unutunuz, yani hiç aklınızı meşgul etmeyiniz ve bizi 10 metreden fazla yaklaşmadan takip ediniz. İyi seyirler” diyerek tüm aparatları aktif edip bir anda otomatta işlem yapan kızdan ısrarla para isteyen zorba gençlerin yanına doğru koşar delikanlı.
-hey hey çekilin bakayım eşimin yanından. Ne hakla para istiyorsunuz. “ Diyerek zorba genci omuzundan iter.
Genç zorbanın teki araya girer diğeri de
-açım aç.
-banane açsan. Hem genç adamsın git çalış ne dileniyorsun. Hatta bırak dilenmeyi güpegündüz zorbalık yapıyorsun. Sizi şikayet edeceğim.
-Şikayet et ulan! Hem bize burada memurlar da izin veriyor. Beni ittin sen. Buradaki polisler de tanıdık. Bak şimdi neler olacak. Derken eşi rolündeki genç kız delikanlıyı vapura biniş bölümündeki turnikelere kadar götürür.
Delikanlı önce turnikedeki güvenlik görevlisine şikayet eder ancak nafile. Güvenlik görevlisi zorba gencin tehdit içerikli sözleri ve el hareketlerine tanıklık ederek “ üzgünüm ama bizim yetkimiz dahilinde değil” der.
Genç delikanlı telefonu eline götürürken “ -e tabi burada Cumhurbaşkanı veya bir yakını böyle bir duruma maruz kalsaydı yine yetkim yok dermiydin acaba” diyerek güvenlik görevlisine de bozuk atar.
Bunun üzerine 112’yi arayan delikanlı turnikeden geçerken, “olay nedir?” Diye soran operatöre durumu anlatır. Operatör de il, ilçe ve konu hakkında bilgi alarak “lütfen hattan ayrılmayın sizi emniyete aktarıyorum der.
Tüm bu olup biteni izlemenin ötesinde iliklerine kadar yaşayan Başkan turnikelerden geçemez. Çünkü yanında İstanbul kartı yoktur. “Hay Allah. Takip et dediler ama nasıl?” Derken küçük bir çocuk “amca kartınızı düşürdünüz der ve bir çırpıda başkanın eline kartı tutuşturup oradan uzaklaşır.
Başkan 10 metreden fazla yaklaşmayacak şekilde vapurda çiftlerin arkasında bir koltuğa oturur.
Telefonun ucundaki yeni ses “Evet beyfendi olay nedir?” Olayı tekrar anlatan genç emniyet yetkilisinin eşkali nedir? Ne renk giyimliler gibi sorularına büyük bir özenle yanıt veren delikanlının nokta atış tarifine içinden bir “helal olsun ne hafıza varmış “diyerek tanıklık ediyordu başkan. Delikanlının telefon kapanmadan önceki son cümlesine sinirlendiği ve görev aşkıyla o zorbaları yakalanacağını düşünmekten başka bir histe uyanmıyordu. “Memur bey, zorbalar memurların bu zorbalığa izin verdiklerini söylediler. Ayrıca biz iskeleden ayrıldık. Biz vatandaşlık vazifemizi yaptık, lütfen siz de görevinizi yapınız”
Daha 5 dakika geçmeden delikanlının telefonu çaldı ve telefonun diğer ucundaki polis memurunun sorusu “evet beyefendi olay nedir?”
Yine büyük bir özen ve sabırla olayı anlatır delikanlı. Sonra ne mi olur? Ya polisler bu zorbaları yakalar ve işlem yapmak üzere karakola götürerek kamu davası İçin kamera kaydı ve tanık ifadelerini derler Ya da bu çift -seni bulup şişleyeceğim diyen zorbalara dönüşte yakalanıp şişlenir…
Vapur henüz Haydarpaşa garının hizasındayken “bak işte aslında yapay zeka destekli kamu yönetim sistemleri olsaydı olayı tek seferde anlattığımda tüm ilgili birimlere eşkal bilgisi, lokasyon ve hatta kamera kayıt verileri bile yetkililere iletilmiş olurdu.
Öyle tabi ama Kaç kişi bu kadar uğraşır? Risk alır? Hatta vakit harcar ki? Üstelik bu en basit suçlardan. Ya kamu personelleri ile iş tutup sümenaltı edilmeye çalışılan suçlara ne demeli?
Genç kız dayanamaz sorar; yurt dışına gitmeyi düşünüyor musun? Ülke düzelir mi? Umudun var mı?
Ya elbette gezmek için gitmek isterim ama temelli değil. Hem bakma günümüzde olup bitenlere. Evet karamsarlık hat safhada ama pes etmek yok. Göreceksin bak yapay zeka destekli hükümet ve kamu yönetim sistemleri devreye alınacak. Şöyle düşün, bu kadar suç işletmeseydi yapay zekayı besleyecek şüpheli işlemler varsayımlardan mı türetilip veri seti olacaktı?
“İnan bazen hayalperest olduğunu düşünüyorum ama bir yanım da neden olmasın diyor” der genç kız.
Az önce yaşanan olayda bile ne kadar tekrar oldu. İşte akıllı sistemler iş bilen yapay zekalar tarafından kurgulanırsa mükerrer işlerle zaman kaybı yaşanmadığı gibi suç işleme oranı doğal olarak düşecektir. Hatta işlenen suçların tekrarı sadece caydırıcılıktan dolayı engellenmiş olmayacak bilakis sosyoloji ve psikoloji uzmanı yapay zekaların ürettiği alanlarda suça bulaşan bireyler tıpkı geri dönüşen plastikler misali insanları da dönüştürebilecek.
-iyi ama nasıl?
-düşünsene az önce yaşanan konuşmalar, sonrasında polisin sert müdahale ile itham edilememesi için yaka kamerasından kayıt alınması veya iski de çalışan bir personelden başkanlıkta çalışan üstdüzey bir bürokratın mesai saatlerindeki tüm hareketleri ile hatta milletvekillerinin bile yapay zeka denetimi altında bulunacak yatırımlar mı muasır medeniyet seviyesinin göstergesi olur? Yoksa devletten çoklu maaş alan bürokratların onay verdiği uzun yıllar ödemeli geçiş garantili otoyol ve köprüler mi?
-İşte cumhurbaşkanına çok üzülüyorum
-aaa sende abarttın. Kim oluyorsun da koskoca cumhurbaşkanına üzülüyorsun ki! İyice saçmalamaya başladın.
-yav kızım bırak tribünlere oynamayı. Görmüyor musun? Olan biteni bilmiyor musun? Zaten bildiğin için ve önleyebilmek adına bu göreve talip oldun. Evet sende yılların tecrübesi ve yürek var bende de azıcık zeka var. Şimdi işimize odaklanalım da rüya bitmeden alnımızın akıyla çıkalım buradan.
-aslında haklısın. Düşünsene onca yetkin olacak ve kişisel verilerin şantaj aracı olması nedeniyle veya bizim bilmediğimiz durumlar yüzünden hadi bizlerin etkilenmesini geçtim bizden sonraki nesillere yazık.
-işte hep diyorum şurada vapurdaki çaycıdan fırça yiyen çocuğun iyi yetiştirilmesi için illa Cumhurbaşkanının yakını mı olması lazım? İyi iş yaptıysa saygı duyar teşekkür edilir. Kötü ve zararlı işler yapıp masumların ölümüne sebep olursa da lanetlenir ve cezalandırılır. Tanrı değil yani. Evet biliyorum sende içten içe Araplara hayranlık duyuyorsun ama unutmaki Arapların puta taptığı dönemde biz Türkler hep yaradanı bilmişiz. Neyse hadi yaklaştık artık yavaştan kalkalım.
Vapur Eminönü iskelesine yanaşır ve Başkan da genç çiftin peşinden gitmeye devam eder.
Tarihi Eminönü kahvecisinde oturan çiftin yine gerisinde oturan Başkan bir yandan genç çiftin hoşsohbetine tanıklık eder bir yandan da şekersiz kahvesini yudumlayıp etrafta koşuşturan insanlara göz süzer.
Aparatlardaki ses ve görüntüler kesilince genç çiftin yerinde olmadığını fark eden Başkan panikleyerek kalkmak ister. Bu esnada genç kız başkanın omzuna elini atarak -başkanım müsaadeniz olursa biz de sizinle bir kahve içmek isteriz.
-Elbette gençler tabi. Ne kadar çok şey gösterdiniz bana. Rüya müya derken gerçekten keyif aldım ve uyanmak istemiyorum. Diyen başkanın keyfine diyecek yok.
Delikanlı söze girerek;
-başkanım bizim fazla vaktimiz kalmadı. Sizin için bu rüya ne zaman son bulur bilemeyiz ama bizim pek vaktimiz kalmadı. Malum, bizler kimsenin adamı olmayan sadece makama hizmete yeminli isimsizler köyünün gençleriyiz. Kurum tarafından önce satın alınıp kullanılan daha sonra tersine mühendislikle tamamen bize has olup deşifresi mümkün olmayan bir teknoloji ile burada bulunuyoruz. Tüm dünya bu teknolojinin peşinde dersek yeridir. Belki karmaşık gelecek ama linux çekirdeğinden çekinen devletler ile bu çekirdekle koskoca teknoloji devletlerini ürkütenler bile üstünlüğümüzü kabul edip bize hizmet ediyorlar.
Lütfen makama yakışan hafıza ile uyanarak bizleri unutup asıl konuya odaklanın ve unutmayın;“vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet vatana ihanettir “
Gençler toz olup giderken çalışma masasında kahvenin telvesine bakarak uyanır başkan.
Evet yapay zeka destekli hükümet ve kamu yönetim modellerinin hikayesi bu kadar.
Şimdi şu soruyu sormak lazım gelir; Bir takım tarikat ve cemaatlerin arka bahçesi olduğu milli güvelik kurulu ve dahi birçok devlet yetkilisi tarafından belirtilen TİB ve Günümüzde TİB’den çok daha fazla teknik aparata sahip olduğu bilinen BTK’da dahi olmayan teknik beceri, özgün geliştirme kabiliyeti ile isimlerinin ön planda olma derdi olmayan yetkin eleman sıkıntısı çekmeyen, en önemlisi tüm özel ve kamu sektörünün inciğini cıncığını hatta tam ifade etmek gerekirse gözünün retinasından suçlunun gizli kasalarına ait bilgileri ve aldığı nefes sayısına kadar erişim yeteneği bulunan MİT yapay zeka destekli hükümet ve kamu yönetim sistemlerinin mimarı olup herkese şeffaflık neymiş gösterme hazırlığı içerisinde olmasın?
Bu soruyu gündeme getiren ben değilim aslında. Ömür Çelikdönmez’in son yazılarında sıklıkla vurguladığı Türk istihbaratının bağımsız teknolojik yetkinliği bu soruların sorulmasını haklı kılıyor.
Umarım insana dayalı hata ve kusurları önleyebilen yegane çözümün iyi kurgulanmış bir yapay zeka olabileceğini sizler de kabullenmek istersiniz. Öyle ya, kimi överseniz övün kime başbuğ veya kime gerçek lider dersek diyelim her koyunun kendi bacağından asılması ve yapılan tercihlerin sonunda “tüh yanıldık, aldatıldık, kandırıldık” gibi söylemlerin nesilleri etkileyen sonuçlara sebep olduğunu tecrübe etmeyen kalmadı.
Ayrıca yapay zekanın denetimini elinde tutan birileri olmasaydı emin olun evlerimizdeki su, doğalgaz ve elektrik sayaçları uzaktan okunup fatura edilir, 5G yerine 4,5G diye bir kavram olmaz ve çoktan 6G bile ülkemizde kullanım onayı alırdır. Evet Yapay Zekanın avukatlık başta olmak üzere birçok kişinin mesleğini elinden alacağı da bilinen bir gerçek ama geliştiren, düşünen ve hakkıyla kazanç elde etmeyi bilen biriysen korkma çünkü Yapay Zekanın da insana ihtiyacı var.
Hikayenin teması olan iskelede yaşanan olayları hastanede sağlıkçılara yaşatılan zorbalıklar, yargıda kamu vicdanını imha eden kararlar, trafikte karşılaşılan magandalıklar ve iş bilmezlerin kötü kararlar ile ülkemizin itibarını zedeleyen yaklaşımlara uyarlayıp bir bütün olarak düşündüğümüzde, siyasallaşmamış gerçek İslam etiğine uygun bir yapay zeka modeliyle desteklenmesinin kaçınılmaz çözüm olduğu kanısına varılacağından sanırım kimsenin tereddüttü olmayacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruluş esasları itibari ile bir kişinin veya bir ailenin yönetim biçiminde yaşanan insana dayalı şahsi menfaatler, hata ve kusurların ortaya çıkardığı mezalimlerin önüne geçip, düşünen, sorgulayan ve hep daha iyiye gidişi hedefleyen kuvvetler ayrılığı, şeffaflık ve denetim mekanizmalarının hayata geçirildiği, egemenliğin kayıtsız şartsız millet iradesine dayandığı bir sistemdir.
Bu sistem zaten insanlar tarafından tahrip edilmese ve yapay zeka teknolojisi ile birleşip siber yargıçlık müessesini temin etse ne bir kalkışma olur ne de tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı gasp edilir.
Lütfen artık her 3-5 senede bir Mehdi gelecek diye hazırlık yapmak yerine gerçek kurtarıcının yapay zeka teknolojileri ile entegre sistemlerin hazırlığı için seferber olmaya gayret edelim.
Tabi suç ortaklığı ile elde edilen mevki ve işgal edilen makamlara “Allah bana nasip etti çok şükür” diyenler bu tip sistem güncellemesine karşı çıkacaktır.
Ancak kaçınılmaz sistem güncellemesi için faydalı yakıt mı? Zararlı yakıt mı? Olunacak sorusuna yanıt da gerçek teknolojinin ulu mimarı olan yaratıcının uhdesinde saklıdır.
Hani denir ya; sefer bizim zafer Allah’ındır.
Bu nedenle sözüm ona uhrevi yetenekleri olduğuna inanılan sözüm ona şeyh kılıklı zibidilerin yerine tarihte adıyla, sanıyla başarının kitabını yazan Türk devlet büyükleri ile manevi sultanların bilincinden beslenen yapay zeka teknolojileri tercih nedenidir.
https://www.technologyreview.
https://www.odatv4.com/guncel/
https://cbddo.gov.tr/sss/yapay-zeka/