Yapay Zeka

Bilgiysen İşlenir, boş bir veriysen silinir gidersin.

yapayzekadenetim

Cumhuriyetimizin 100. Yılına ramak kala teoride yükseliş pratikte ise çöküş gibi anlamlarla 1 asır öncesini iyi bilen ya da dünyadan bihaber olduğu iddia edilen yeni nesillerin ülkenin kaderine nasıl etki edebileceği hepimizin malumu değil mi?

Türk ve Kızılderili atasözlerinde sıklıkla rastlanan geçmişin hakikatli izlerine vakıf olmanın da yaşı pek yoktur. Örneğin algısı açık her kesin anlayabildiği atasözlerinin başında “armut dibine düşer” “Aç koyma hırsız olur, çok söyleme yüzsüz olur, çok değme arsız olur” “Aslan yattığı yerden belli olur.

Vücudunu kirden, ağzını küfürden, kalbini kibirden koru.  Temiz bir vicdan kadar yumuşak yastık yoktur. İnsanı elbisesine göre karşılarlar, bilgisine göre ağırlarlar. Tüccarın malı temiz olsa yol üzerinde kendisi yer.” gibi daha bir çok Atasözü yeni nesiller tarafından da algılanabilmektedir.

Ülkemizde birçok kesim tarafından büyük baskı altında imkanlar dahilinde hayatlarını sürdüren gençler, sürekli kendilerini tanrı, halife, mehdi, mesih, paşa, popçu, topçu gibi daha nice farklı başlıkta bir şey olduğunu sananların ve fakat birçoğunun sağlık sorunları olmasına rağmen her şeyin sahibi olduğunu sananlardan sıkıldığı gibi gençler açısından bu durumların yok hükmünde olması nedeniyle eğilme ya da bükülme koşulu ile sağlanabilen imkanlara da iki büklüm olarak geçiş yapmayı kabul etmiyorlar haliyle…

Bu durum gençlerin ülkenin yönetimine dair görüş ve fikirlerinin açığa çıkmasının yanı sıra, geçmiş yöneticilerin ülkenin geleceğini ipotek ettirmesine engel olacak somut çözümleri de ortaya çıkarmasını haliyle zorunlu kılıyor.

Aksi halde gençlerin sıklıkla eleştirdiği eski kuşaklar “eee hani konuştun da ne var ortaya çıkardığın” yani bize teorik dedin de hani senin pratiğin nerede?” Diye sormazlar mı? Soruyorlar da…

“Gençlere imkan verilse” gibi serzenişler de haksız değil ama ağlayıp sızlanıp dövünerek bir yere de varılmaz sonuçta.

İşte bunu bilen gençler ve özellikle Gazi Ata’nın görev emrini icraatla yerine getirmeye yeminli olanlar, günümüz siyasetinin yol açtığı sorunlara kökten bir çözüm getiriyor.

Bakınız; getirecek, yapacak, 6 gün uyuyun bir kalkın bakın her şey harika, gözlerimizden açığa çıkan ışığı gördünüz mü? Demiyor kullandığınız mobil uygulamalara, e-devlet uyumlu yaptığınız işlere, yanınızdan ayırmadığınız akıllı telefonların size sunduğu tavsiyelere ve sosyal medyada önümüze düşen hoş videolarla, ihtiyacınıza özel hizmet ve ürünlere bir bakın bakalım.

Sahiden tüm bunlar yapay zekanın işi mi? Kaderin basit bir cilvesi mi? Yoksa yapay zeka geliştiricilerinin işi mi?

Sonda ile işeme derdi olanlar sürekli makine başında kalabilir ama ne kadar o makinenin dilinden anlarlar ki? Dilinden anlamayı bırakın en azından arama motoruna ne? nerede? Ne zaman? inşa edilmiş ya da hizmete başlamış? diye sorsa bile yeterli…

Öyle insanlar öyle saçma ifadeler kullanıyor ve biri de çıkıp “Bırak sen gelmeden önce Üniversiteyi, bizler yoktuk. Sen geldin bizi de sen yarattın sanki! demediği gibi etrafında dolaşan hizmetliler de “efendim size verilen bilgi notlarında böyle bir bilgi yoktu. Nereden uydurdunuz? da diyen yok. Böyle kocamış insanlardan normalde ev alıp satarken bile sağlık raporu isteniyor. Nasıl oluyor da ne dediğini bilmeyenler ülke yönetiyor inanılır gibi değil ve çok üzücü. Yazık böyle insanlara çok yazık…

Tabi gelişen teknolojileri kullananlar ile geliştirenler arasında bariz bir zeka farkı olduğu çok açık. Hatta literatürde genel kabul görmüş bir kavram vardır; sistemin içinde olanlar, sistemi yönetenler ve sistemi geliştirenler.

Ve tabi… Bilgisayar, kullanıcısı kadar akıllıdır!

Örneğin sistemi yöneten biri elektriği istediği an kapatabilir ama sistemi geliştiren önlemini aldıysa elektrikler hiç kesilmez. Garibim yönetici şalteri kapattığını ve hatta bu şalteri kutsal bir dava için kapattığına bile inanabilir. Her yer Işıl Işıl. Bana inanmayan gözlerinden ışık saçan dayıya baksın.

Uzun yazdığımdan dem vuran arkadaşların affına sığınarak devam edelim…

Yazımın başında sürekli sınıflandırılmaya çalışan yeni nesillere “merhaba Z ben X” gibi bir tanımlama yapmadım. Çünkü bizler eski nesillerin karar ve uygulamalarının sonuçlarını yaşayan biraz geçmiş bilgisi olan biraz da gelecek için tasarım ve planlama çalışmaları yapmakla görevli Türk gençliğiyiz. Türk yurdunda yaşıyor ve yurdumuzu yükseltmek ve ileriye götürmek için haklı çabamızı sarf ediyoruz.

Bireysel olarak hata ve kusurlarımızı da bilerek ve telafi etme gayretiyle, kiminin “dış güç” kiminin “içerideki hainler” diye tanımlanan her ne varsa tespit, önleme ve karşı koyma becerileriyle yurdumuzun güvenli, gelişmiş, akılcı ve özünün emaneti olan her şeye sahip çıkan bir ülke düşleyenlerin, düşlerinde iyi anılmak ve hoş bir seda imiş dedirtmek istiyoruz.

Bu bağlamda dikkatinizi bir yere çekmek isterim;

Evinizde temizlik robotu var mı?

Var diyenler buraya bakın lütfen!

(Varsa; evinizin haritasını çıkarıp çarpmaması ya da düşmemesi gereken yeri bilen robotsa şanslısınız. Harita çıkaramıyor ve mesafe sensörü ile temizlik yapıyorsa merdiven boşluğunu görmeyebilir. Dikkat edin!)

Yok diyenler de buraya bakın lütfen!

(Telefondan yol tarifi alıp navigasyonla bir yerlere gitmiş olmalısınız. varacağınız güzergah için dönmeniz gereken yerden dönmemek sizin dalgınlığınız mıydı? Yoksa şebekeden kaynaklı bir gecikme miydi?)

Tıpkı robot ve navigasyon örneğindeki gibi insanlar da üzerlerinde taşıdıkları veya geçiş güzergahlarında bulunan kamera, GPS gibi teknoloji ve daha birçok sensör sayesinde “ev haritası, ofis haritası, güzergah, ayakta mı? Oturuyor mu? Afedersiniz sıçıyor mu? Gibi tüm bilgilerle bir avatar halinde simülasyonda bir karakter olarak izlenebiliyor.

Kısacası anlamlandırılabilsen artık verisin. Bilgiysen işlenir, boş bir veriysen silinir gidersin. Bu kadar net.

Evet Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkece ekonomik, sosyolojik ve demografik gibi daha birçok başlıkta saldırı altında olduğumuz inkar edilemez somut bir gerçek olarak hepimizin gözünün önünde duruyor. Diğer somut gerçek ise kadim Türk devleti içerisinde yapılandığını sanan zararlı tüm yapılar, teee avuç içlerinden DNA larına kadar deşifre oldukları için dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, istedikleri yüz ya da kimlik edinirlerse edinsinler zamanı geldiğinde etkisiz hale getirileceklerini iyi bilirler.

Yurtdışında param var diye sevinenlerin o paraların ülkeye dönüşü de sadece bir tık ötede.

(Şahsi parasını ülkeye getirme emrine mi uyulur yoksa Abraham amca 547 Milyar dolar getirir göreceğiz)

İşte bu nedenle kimin devlet başkanı olduğundan daha çok hangi yapay zeka algoritmasının insana dayalı hata ve kusurları tespit, önleme ve karşı koyma gibi daha birçok başlıkta başarılı olacak diye sorgulamanın tam zamanı.

Hani derler ya “haydi Fener haydi Fener haydi… Tam zamanı tam zamanı şimdi!!!

Cumhurbaşkanı olacağım diyene çağrımdır;

Yapay zeka destekli hükümet ve kamu yönetim modelinizi açıklayın.

Yurt dışına mal kaçıran eski-yeni bakan ve bürokratlara neler olacağını açıklayın. Yalan beyanlardan dolayı insanları kutuplaştırmamakta gayret edenlerin teröristlerden ne farkı olduğunu açıklayın. En önemlisi makamda oturan mı milletin hizmetkarı? Millet mi makamda oturanın hizmetkarı? Çıkıp açıklayın. Açıklamak yetmez modelinizi vatandaşa test ettirin.

Açıklamayıp açıklanan modeli görüp üzülmeyin.  Yayınlandıktan sonra promterdan okumak için sosyal medya hesapları sizleri tatmin etmeyebilir.

Sistemin içinde olan yöneticisine biat edebilir, sevdim kardeşim sana ne! diyebilir ama bir geliştirici hakikaten sistemin geliştiricisi ise, o sistemin bırakın yöneticisini, yatırımcısı bile öyle bir geliştiriciyi kişisel hedefi için kullanamaz. Bana inanmayan allem edip kallem edip bir türlü zeka küplerini barındıramadıkları kurumlarına sorsunlar.

  1. Yılda yapay zeka destekli hükümet ve kamu yönetim modelleri, adaylar için ister istemez zorunluluk halini alıyor. Ya çıkar göster modelini ve bağımsız hür denetçileri görevlendirip sağlamasını yap ya da hainler için edilen yeminlerin arasında sıra sana gelene kadar tüyü bitmemiş yetim hakkını yemeye devam et.

Neydi o yemin? Her gün birinizi, bir gün hepinizi…

Şimdi son kez Biloya anlatır gibi anlatıyorum ki net anlaşılsın!

Apartmanda 50 daire var diyelim. Yönetici de web tabanlı, mobile uyumlu bir programı apartman sakinlerinin kullanımına sunmuş olsun.

Daire sakinleri zırt pırt yöneticiyi arayacağına, bu program üzerinden şikayete konu olan daireye direkt sistemin şahitliğinde bildirimde bulunuyor. Ortak giderler ve hatta gelirler tek ekranda yayınlanıyor. Apartmana ait Whatsapp gruplarında dedikodular olmadığı gibi sonuç odaklı icraatlar ile az laf çok iş üretilmiş oluyor.

Kiracı ve ev sahiplerine ait kimlik bilgileri içişleri bakanlığı ile entegre olduğu İçin varsa güvenlik tedbirleri de kolaylıkla uygulanabiliyor. Aynı entegrasyon belediye hizmetleri için de uygulandığından, halk Gül gibi geçinip gidiyor. Üstelik yönetici ve daire sakini karşılaşınca kimse birbirinin karşısında eğilmek ya da aşırı dik durmak zorunda kalmıyor. Yönetici bu sistemi kurduğu için sistem yatırımı dışında bir para ödemesi de yapılmıyor. Yani, yönetici olurum ben diyen cebini doldurmak, eş, dost akrabalara iş paslamak için değil bilakis gönüllü ve istekli olduğu için bu işten ücret amadan bu işi yapıyor.

Yani diyorum ki, Cumhurbaşkanı kim olacaksa önce yönetim modelini çıkarsın milletin önüne getirsin. Vatandaşlar, binalar, işletmeler gibi devleti devlet yapan tüm enstrümanları modelleyip çeşitli simülasyonlarla neyi? Nasıl? Yapacağını bilgisayar oyunu gibi yapsın. Yani modellesin.

Siber devriye ve siber yargıçlar ülkemde cirit atmadan bu kötü işlerin ardı arkası kesilmez diyenler burada mı?

Yoksa gelen ağam giden paşam misali omurgası eğik olanlarınız bol olmaya devam eder.

La fontaine’den masallar gibi dinleyenlere de bakın ne diyorum; Eline verdikleri telefonla 2. 3. Evinin de yedi ceddinin de simülasyonu çıkarılmış, en mahrem konuşmaların deşifre edilmiş ve hatta her gün yeni bir Whatsapp yazışması ya da ses kaydı yayınlanır olmuş. Uzaya gitmek için sıraya girip ben niye bu kadar kişisel veri verdim ki! Diye sormadan anlatılanlar hayal ürünü mü diyorsun?

Teknolojiyi kullanacağım diye ruhunu satanlara sorsan müslümanım der ama ağacından, çiçeğine, börtü böceğine ve hatta eşyaların bile ruhu var kardeşim. Şah damarından sana daha yakın olanın her şeyi gören bir göz misali her anı kayıt altına aldığını bile bile tüyü bitmemiş yetim hakkına “öncekiler de yedi. Bak hizmetler de bunlar” gibi güneşi balçıkla sıvamaya devam edenlerin tekerrürü yaşanmasın diye Yapay Zeka Destekli Kamu Yönetim modelleri seve seve devreye alınacak.

Var mı bu konuda yüreği ve zekası olan Cumhurbaşkanı adayı? Korkma aday değilim ama üzüldüğüm ve acıdığım adaylar var.

Bilirsiniz imam osurunca cemaat de haliyle sıçar batırır. O yüzden peşinden gittiklerinize üzülmemiz zoruna gitmesin. Zorunuza giden Adam olanın izinden bir türlü ayıramadığınız yeni nesillerin aptallığınızı ve kandırıldık bahanesiyle ülkemize verdiğiniz zararları deşifre edip tek tek verdiğiniz zararları düzeltmeleri olmalı. He! Tabi bir de zürriyetinize sirayet edecek suçlardan dolayı yeni isim ve kimlikle yaşamaya çalışmak zorunuza gitmeli.

Kimse boş konuşup Türk gençliğini kuru söylemlerle referans göstermesin. Ya çıkarın Yapay Zeka Destekli hükümet ve Kamu yönetim modelini ya da gençliğin inşa ettiği modelin bir parçası olun.

Bilgiysen işlenir, boş bir veriysen silinir gidersin.

 

Burak Bozkurtlar

The author Burak Bozkurtlar

Siber Güvenilir Türkiye

Leave a Response