Kedilerin beyninin modellenerek yapay zekaya aktarım çalışmalarını ilk duyduğumda, yapay zeka ile hükümet yönetim sistemleri için büyük bir adım olduğunu düşünmüş ve oldukça heyecanlanmıştım.
Kedilerin davranış biçimlerini öğrenerek taklit edebilen bir yapay zeka neden insanı da öğrenerek taklit edemesin ki?
Her ne kadar hayvanlarda şuur ve bilinç olmayışı ve insanda var olan şuur ya da bilincin taklit edilemez ya da aktarılamaz olduğu düşüncesi belli kesimler tarafından ret edilse de bilim kurgu filmlerinden kaçmışcasına kurgulanan robotik şehirlerde, Arapların finansal ve fantazi desteği ile elde edilemeyen ya da ulaşılamayan ünlülerin replikalarını sipariş edenleri de görebiliyoruz.
Özellikle son yıllarda omurgasız görünümlü hal ve hareketlerle vatandaşa davranış sergileyen politikacıların yerine geçecek yapay zekaya dünyada büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
İşin en acı olan yanı tarihten referans aldığını iddia ettiğimiz kıymetlerimizin hal, tavır, davranış biçimleri, metot ve metodolojilerini sürekli dile getirdiğimiz halde uygulamalarda hiçbir yansımasına sebep olamamak olsa gerek.
Düşünsenize, zekasına hayran olduğumuz birinin zekasını örnek alan bir belediye başkanı veyahut okul müdürü tarafından idare edilen bir yerde yaşıyorsunuz? Fena olmazmıydı?
Ne kişisel ego tatmini var ne de yalnızlığın köşkünde karanlığa mahkum olma derdi var…
Daha gerçekçi bir örnekleme yapmak gerekirse bazen dini bazen politik bir karaktere bağlığını veya sadakatini ifade eden insanlar hep olmuştur. Ya eşim, çocuğum sana feda olsun derler ya da yolum sana fedadır gibi ifadelerle hep örnek alındığı ifade edilen insanlardan referanslar verilip bağlılıklarını ön plana çıkarmak isteyenler hep olmuştur belki de….
Diyelim ki referans alınan dini, politik, ilmi veya askeri bir deha var. Bu deha ister 300 ister 500 yıl önce yaşamış olsun.
Hani derler ya; hayat tekerrürden ibarettir. Bugünkü dini, politik, askeri veya ilmi yetkiliye hakaret ve alay içerikli bir mektup verilseydi bu mektuba cevabı, tavrı, üslubu gibi daha birçok başlıkta nasıl olurdu? Sorusunu yönelttiğimizde ortaya çıkan yanıt tıpkı bir bilgisayarın en basit işlemine verdiği sonuç çıktısı gibi olacaktır. Evet bu kadar basit. Eğer adil ve asil bir kana sahipseniz kendinizi yakar ama asla esir olmazsınız değil mi?
O halde insanların esir alınmasından kaynaklı toplumların cezalandırılması veyahut toplumların sığ seçenekler arasında tercih yapmaya zorlanması kimsenin referans aldığı ve canım sana feda olsun ya…. diyerek başlayan cümlelerin slogandan öteye geçebilmesi mümkün olamaz
Kedilerden insan beyninin modellenmesine mi geçiyoruz diye merak edebilirsiniz.
Aslında evet ve hatta çoktan insanların beyinleri modellendi. Özellikle insanların nefsinin arzularını put edinerek ve bunu bilen yöneticilerin bu insanların hayvanlar gibi idare etmeye çalıştığı sanırım herkesin malumu.
Örneğinaptal olan veya yaşam mücadelesi veyahut doyumsuzlukları önceden belirlenen insanlar bazen yönetici bazense Arap bir adama cariye olarak yaşamayı kabul görenlerin beyni çok kıymetli olmasa gerek ki, şimdiden İsa, Musa gibi peygamberlerin yanı sıra daha birçok bilim adamı, askeri ve politik karakterin yapay zekaya aktarımı hususunda çalışmalar yapıldığı biliniyor.
Asıl mesele, dünya sağlık örgütünün yönlendirmesiyle hükümetlerin şekillenmesi ve insanların çiplenebilir tavsiyeleri karşısında nasıl davranacağı olsa gerek…
Türk gençliğinin kadim Türk devletinin içine sızan melek görünümlü ateşten nefes alanları deşifre vazifesi de büyük bir mücadeleyle devam ediyor. Belki de dijital anlamda işgal edilen tüm kurumlarımızı, sanal ama gerçek etkili işgalini geri püskürtmek ve liyakatsızlıkla hayasızlığın harmanlanlandığı kurumların bizden görünümlü ajanlarını deşifre etmek, bu mücadelenin en kolay halidir. Zor olan Gazi Ata başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet muhafaza vazifesini bizlere emanet eden büyüklerimizin yüzünü kara çıkartmamak olsa gerek.
Ne diyelim, yüzdelik dilimlerde fazlalıkla sürü yönetmek kolay. Varsa zekanız önünde iki büklüm olduğunuz, eşim çocuğum sana fedadır dediklerinize layık olan bir yapay zekayı modelleyin de, yarın çocuklarınızın öve öve bitiremediğiniz, Arap’ın kurduğu robot şehirlerde robotik cariyelerle modellenmesinden rahatsızlık duymayın.
Şimdi Türk gençliğinin tarihten gelen kıymetlerimizin referansları ve en güzel yönlerini alarak modellediği yapay zeka ile insan egosu ve hannas dolu toplulukların iğrenç etkilerinden bağımsız, hür ve hakikat dolu bir yönetime kendinizi hazırlayın…
Türk gençliği iradesini ne bir çipe teslim eder ne de ırk ayrımı yaparak insanlığın iradesini bir çipe teslim etmesine müsade eder.
Eğer içinizde Allah istese zaten böyle bir şeye müsade etmez bırak diyen olursa hemen uzaklaşın. Çünkü onların, siz insanlığın iyiliği için çıkarılmış hayırlı bir topluluksunuz. İyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız. Ve Allah’a inanırsınız. Eğer kitap ehli de inansaydı elbet bu kendileri için çok iyi olurdu. İçlerinden iman edenler var. Ama çoğu yoldan çıkmışlardır. Ayetini çok iyi bildiğini de aklınızdan çıkarmadan sizleri de etkilemelerinden sakının…
ne diyelim?
kedilerin beynini modelleyen teknoloji, hangi politikacıyı modelleyeceğine de karar verebilecek mi?
Bu chiplenme işinde, bilhassa da gençlerin farkındalığını artırmak onların gözlerindeki ve ruhlarında ki perdeyi kaldırmak çok önemli. Hakikatin üstü gerçek diye uydurulan kelime ile kapatılarak mühürlenmiştir. İlk önce bu mührü sökmeliyiz. Hakikati insanlara tekrar hatırlatmak ve unutturmamak gerekiyor. Unutmayalım ki doğru ip ASLA kopmaz.
Her birey ilk önce kendini bilgilendirmeli ve etrafına bu öğrendiklerini paylaşarak daha çok kişiye ulaşılmasını sağlamalıdır.
Sosyal medya daki uygulama ları doğru kullanarak pekala bunu yapabiliriz. Önemli olan doğru bilgiyi paylaşmak bunu ulaştırabilmek, mühim olan da zaten bu.
Sonuç olarak bilinçli bir toplum yönlendirilemez.
Bilinçli olabilmemiz için okumalı araştırma lı sorgulamalı ve ne duyarak duyalım doğruluğunu mutlaka sorgulayıp araştırmalıyız.
Bakınca görmek, duyunca dinlemek, okuyunca farketmek işte mesele bu.