robot

          

Bilim kurgu sevenlerin çok iyi bildiği Android, 2008 yılına kadar sadece filmlerde gördüğümüz türlü robotlardan oluşmaktaydı. 2008 yılına gelindiğinde ise Android; Google ve Open Handset Alliance tarafından, mobil cihazlar için geliştirilmekte olan, Linux tabanlı özgür ve ücretsiz bir işletim sistemi olarak hayatımıza dahil oluyordu. Sistem açık kaynak kodlu olsa da, kodlarının ufak ama çok önemli bir kısmı Google tarafından kapalı tutulmaktadır. Şimdilik sadece telefon ve tabletlerle hayatımıza dahil olan Android, birçok film ve diziye konu edildiği gibi hakikaten gündelik hayatımıza dahil olacak kadar bizleri tanıyıp bizlerle iletişim kurabilecek mi? Her teknoloji uzmanının ya da fütüristin de son günlerde dile getirdiği ve elbette Black Mirror tarzındaki dizilerde de olduğu gibi insan görünümlü robotlar hayatımıza dahil olacak mı? Şimdilik çok uzak görünümlü bu iddianın gerçekliği ne zaman yaşanacak bilemem ama Elon Musk tarafından yapılan açıklamada bir maymunun beyni ile bir bilgisayarı kontrol etmesini sağladığını belirtmesi de bence ilginç bir detay. Yani o meşhur birileri, bakın filmlerde konu ettiğimiz birçok şey gerçekleşiyor diyor.

Teknoloji hayatımıza genellikle zaruretlerden dolayı girmiştir. Kimse sapa sağlam bir kolu varken robot bir kol kullanmayı istemeyebilir ancak bir savaş gazisi veya kazazedeyseniz emin olun kaybettiğiniz bir uzvunuzun yerine önerilen robotik bir organı kullanmayı isteyebilirsiniz. Teknoloji de Android gibi daha birçok başlık üzerinden kendini bilgi ile besleyerek hızla öğrenmeye devam ediyor.

Makinelerin öğrenme yöntemleri üzerine teknik bilgilerle can sıkmaya niyetim yok. Lakin, Makinelerin hızla öğrenmesi adına ve her insanda bulunan parmak izi, göz retinası ve biometrik verilerimiz gibi daha birçok başlıkla alınan verilerimiz sayesinde klonlanmamız ya da bize benzeyen bir robotun ortalıkta gezinmesi öyle pek de hayal gibi durmuyor. Üstelik her bir teknoloji üreticisinin tanrıcılık oynama arzusu da açıkça görülebiliyor. Evet makineler öğrenebilir, öğretebilir ama sevebilir mi? Aşık olabilir mi? Acaba? “belki sevmeye ya da aşık olmaya programlanmıştır da diyebilirsiniz.

 Aşk ya da sevgi programlanabilir mi? Yani bir programa aşk nedir sorusuna aşk budur ya da aşığım sana dedirtebiliriz ama hakikaten aşık olduğu başka bir robot tarafından terk edilen robot gerçekten üzülebilir mi? İnsanın üzüldüğünde döktüğü göz yaşlarını birebir taklit etse de elbette ki insan gibi doğal bir gözyaşı üretemez. Yani aslında tanrıcılık oynayanların “Creative” yani yaratıcılık kelimesini kullanmak egolarını tatmin etse bile hiçbir zaman yaratma gücü insanda olmadığı gibi, insanı birebir taklit edebilecek seviyede taklitçi olan robotların da insan ve hayvanlarda olduğu gibi acı çekmesi ya da üzülmesi pek mümkün görünmüyor. Yani var olan bir şeyi geliştirmek yaratmak anlamına gelmiyor.

Peki, hızlı öğrenmeyi sağlayan ve beyne takılan çipleri ya da çocuk ve yaşlı bakımını üstlenen robotlardan rahatsızlık duyar mıydınız? Açıkçası çok sevdiği eşini kaybeden birinin eşine tıpa tıp benzeyen, ses, görüntü, hafıza, anı gibi detaylarla bezenmiş bir androidle yaşamına devam etmesini pek kimse yadırgamazdı diye düşünüyorum. Tabi her ne pahasına olursa olsun sizi seven bir eşiniz yoksa. Bu arada androidlerin bir felsefe olarak hayatımıza dahil olduğunu ve belki de pek yakın zamanda insanı kendine aşık edip kaçıp giden robotlar yüzünden intihar eden insanlara rastlamak bile mümkün olabilir. Bu yüzden keşke üç kuruş fazla kazanacağım diye damar, avuç içi ve parmak izi gibi daha nice eşsiz ve kişiye özel verilerimiz teknolojiye kurban edilmeseydi.

Ancak, teknolojinin adeta insanları para ile satın aldığı ve hatta tutsak ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Düşünsenize bir robot size aşık olmaya programlanmış ve siz de hakikaten o robota aşık olmuşsunuz. Olmaz da hadi oldu diyelim. Üstelik onun programlanmış bir robot olduğunu da bilmiyorsunuz. Yani, size gülümsemesi, size güzel sözler söylemesi hatta bir aradayken yaşadığınız her şeyin aslında sadece birileri tarafından programlanmış bir robota ait olduğunu öğrenseniz, “bir robot işte, biri gider biri gelir. Parasıyla değil mi kardeşim” der misiniz? Bu durumda sokakta büyümüş bir çocuğa hediye gelen bir robotun, yine robot olduğunu bilmeden o robotu seven bir çocuğun, robot tarafından terk edilmesi de çocuğun içini yakabilir. Ayrıca, duygu sahibi olan insanların duygusal anlamda robotlara bağlanmamaları insan için en hayırlısı olabilir. Çünkü, duyguların bile acımasızca programlandığı bir dönemde robotların aşkından medet ummak pek de akılcı bir yaklaşım değil. Yakın gelecekte ( programlanmamış insan kalırsa) televizyon programlarında gelinlerin robot kaynanaların ise insan olduğu programlara tanıklık edebiliriz. Ya da gelin ve damat robotların sergilendiği programlar…

Peki, androidler ya da robotlar inanmayı da öğrenebilir mi? Robota ilk vatandaşlık veren Sudi Arabistan. Bu durumda vatandaşlığa hak kazanan robot hangi dine mensup olmuştur? Robotlar ibadet edebilir mi? Gibi daha birçok soru sorulabilir. Ancak ben kimsenin kafasını daha fazla karıştırmadan kendi düşünce ve öngörülerimi ifade edeyim;

Robotlar hiçbir zaman insanların yerini alamaz. İnsan kadar kusursuz ve muhteşem olamaz. Öte yandan insanlar kadar yalancı ve aldatıcı olamaz. Neticede robotlar her şeyi insanlardan öğreniyor. Emin olun bir robot emin sıfatı kendisine yüklenirse dışarıdan müdahale olmadığı müddetçe birçok insandan daha emin, daha net ve dürüst olabilir. Boynuz kulağı geçer mi? Bilinmez… Ancak robotlar insanlardan daha cani olamaz. Yani, bebeğini cami avlusuna bırakan bir robot olmayacak ya da vazifem var hadi hanım seni terk ettim diyen bir robot da olmayacak. İnsanların yaptığı gibi tozpembe hayaller kurup, o hayallerin içine edecek bir robot olmayacak. Hiçbir robot kendini tatmin etmek adına insan kullanmayacak ama insanların, birbirlerini hiçe saydığı günümüzde, belki de bu tip özelliklerinden dolayı robotlarla evlenmeyi bile tercih edenler olacaktır. Robotların programlayıcı türüne göre ahlakı da farklılık gösterebilirken insanların yaratıcısı bir ve tek olmasına rağmen insanların ahlakı neden bu kadar değişken olabiliyor? Sorusunun yanıtını merak ediyor olabilirsiniz.

İnsan özgür iradeye sahip ruhu olan bir canlı, Robotlar ise geliştiricisinin desteği ile sanal olarak hayat bulmuş bir maddedir. Gerçekte futbol oynamak mı daha zevklidir ve gerçek yoksa bilgisayar ya da oyun konsolunda mı? Robot olmanın tek güzel tarafı anlattığınız her şeyin ve dertlerinizin bir çırpıda silinebiliyor olması olsa gerek. Hani derler ya “Robot değiliz ki kardeşim, içimiz yanıyor içimiz”

               Henüz yukarıda bahsettiğim seviyelerde bir robot kavramı olmasa bile, insanların robotlaştığı, duyguların bile yapmacık olduğu veya bir amaca hizmet etmek uğruna kolaylıkla kullanıldığı bir dönemde, robotlara örnek olan sahteliklere uyanır olduk her bir güne. Geliştirme yetisine sahip olanların, salt sadakati liyakat ile karıştırdığı, her boş bulduğu köşeyi babasının çiftliği gibi kullanan ve binlerce yıllık devlet geleneklerimizi, Türk aile yapımızı bozmak için çabalayan ve ön planda hiçbir denetim yapmadan sadece şöyle dijital dönüştük böyle dijital dönüşüyoruz diyen ahmaklara ve elbette ki tüm bunları bilip iki flood atıp iş yapar görünümde olan ve vazifeyi ihmal edenlere iki çift lafım var;

               Gün gelecek, duygularımızı, algılarımızı yönetmeye çalışıp bizleri sindirmeye çalışanları imha edeceğiz. Gün gelecek sırf kendimizi tatmin etmek adına dile getirdiğimiz her bir kelimenin hesabını vereceksiniz. Çocuklarımız robotlaşacak, duyguları yitirecek, bir mendil gibi kenara attığımız her ne varsa geri dönüşümle iyi ya da kötü olarak herkese geri dönecek. Gün gelecek içimizdeki insan görünümlü robotları söküp atacağız.

               Umarım bir gün “Al yazmalım” gibi bir filmi izleyip ağlaşan robotların haline üzülüp onlara mendil uzatmak zorunda kalmayız.  Ya da Nihat Hatipoğlu’na biri çıkıp da “ hocam; acaba robotla evlenmek için imam nikahı kıymak şart mıdır?” gibi sorulara veya kamyonların arkasındaki yazılarda “Robotlarda Sever be Gülüm” benzeri yazılara tanık olmadan bu dünyadan göçerim. Çünkü hakikaten gözlerimizin içine bakıp bizimle alay eden eşimizin, dostumuzun robotların inançsızlığını eleştirip, inandıkları değerleri ayaklar altına almalarına katlanamıyorum. “Gözlerine kurban olayım “ diyen robotlardan uzak kalmanızı ve yalnızca Allah’a kurban olmayı dilemenizi tavsiye eder iyi bayramlar dilerim.

Tags : devlerin aşkı varsa robotların da aşkı olurrobotlarda aşık oluryapay zeka
Burak Bozkurtlar

The author Burak Bozkurtlar

Siber Güvenilir Türkiye

1 Yorum

Leave a Response