Çocukken bir film izlemiştim. Üstelik bu film TRT ekranından evimize dahil oluyordu. TRT değilse bile ilk özel tv kanalı olan Star 1’de izlediğime eminim. Ancak filmin adını hatırlayamıyor ve hatta çocukluğumu düşürdüğüm dipsiz kuyudan geri döndürülemeyecekmişcesine ne o filmin adını, ne de oyuncularını hatırlayamıyorum. Kısacası filmin adını değil ama ne anlatmak istediğini çok iyi hatırlıyorum.
Filmde köle olarak yaşayan insanların yaşamsal koşul için çalıştıkları tünel inşaatlarında, işçilerin işlerini elinden alacağı söylenen bir makine ile insanların mücadelesini anlatıyordu.
Onlarca işçi arasından bir tanesi, işsiz kalmamak ve arkadaşlarının çoluğu çocuğu için makine ile birlikte tünelin sonuna kadar kazmaya başlar. İşçinin iddiası; makineden önce tünelin diğer tarafına ulaşmaktır.
Aralıksız çalışan işçi sonunda makine ile aynı anda tünelin sonundaki ışığı gördüğü için, işçiler bir müddet daha tünel inşaatlarında çalışmaya devam ederler.
İnsanlığın makineler karşısında büyük saygıyı hak eden çabası izleyenlerin de takdirini kazanır kazanmasına ama günümüzde makinelerin yapay zeka desteği ile insanların seçimlerine kadar müdahale etmesi ise önlenememektedir.
Üstelik, ön planda verileri tek elinde bulunduran bir kaç global şirketin gelecekte yaşanması muhtemel kötü senaryoların yazarı olduğunu dile getirenlerin dahi o eleştirdikleri makinelerin yapay zekalarını besleyen verileri altın tepside sunmalarına ve yabancı menşeili teknolojilerle dijital dönüşüm hesaplarını millete üzülerek dayattığını da görebiliyoruz.
Makineler birçok insanın işini elinden alalı çok oldu. Hatta o makinelerin operatörleri olmak için sınavlara girip ehliyet alan insanlık, günümüzde yapay zeka teknolojilerini besleyen veri setlerinin mimarları olmakla kalmayıp, aynı zamanda robotların besini olmaya devam ediyor.
Devlet enes müddet ilkesinden zerre şaşmayan yiğitlerin, üstünsüz geçiş hakkıyla kime öncelik verdiğini tartışmak yerine, verileri tek elinde bulunduranların sağladığı servislerle kimin vatanında kime hizmet ettiklerini iyi irdelemerinin zamanı çoktan geldi ve geçiyor.
Hiçbir yapay zeka teknolojisinin bir siyasi lideri modellemesi beklenemez. Çünkü özellikle günümüzdeki siyasetçilerin örnek alınası pek bir halleri yok. Ancak, insan, insanın doğasında bulunan hata yapma potansiyeli sayesinde aklını kiraya verebileceği için güncel yapay zeka teknolojileriyle de organik benzerlikleri ön plana çıkabiliyor.
Tıpkı ismini hatırlayamayıp enfes mücadelesiyle saygıyı hak eden işçi misali, ismi hiç bilinmeyecek isimsiz kahramanların, toplumun yapı taşı olan ailelerin bütünlüğü adına gerçek manada siber vatan için çabalayanlara sokak lambası yaftası yapıştırmak yerine, topraktan geldik deyip ateşe körük olmaktan vaz geçip asil kan sahiplerine hizmet etme vakitlerinin çoktan geldiğini hatırlatmakta fayda görüyorum.
Milletin hizmetkarı olanların, yaradanın yolundan sapmamak için özüne hasret olan gençlerin, teknoloji bataklığının olağan mikroplarından sıradan bir maske ile korunamayacağını bilip sessiz kalmak, sebep sonuç ilişkisi içerisinde yoktan var eden yaradana görünürde hizmet eden, görünmeyende ise yaradana kendini eş değer görenlerin hazin sondan kendileri etkilenmese bile, sonraki nesillerin çok daha kötü yönde etkileneceklerini iyi bilmeleri gerekir.
Kimin neyi ne kadar bildiğinden daha da önemlisi analog zekaya sahip olanların cyborg, android gibi teknolojilerin ürkütücü hallerine dikkat çekip korku dolu oda parfümlerini milletin özel odalarına fıs fıslamak yerine, kainatı, evreni, insanı ve doğayı modelleyip yapay zeka destekli teknolojilerle tanrıcılık oynamaya çalışanların farkında olan ve çözümün tek adresi olanların zihninden beslenip devletten aldıkları maaşların hakkını vermelerini öneririm.
Misakı Milli ve Mavi Vatandan sonra Siber Vatan’ı tanımlayacak olanların daha fazla boğazına kılçık olmaya çalışarak bir yere varılmaz.
Hani derler ya; öyle promtera iki cümle ekledik diye sevinip gazoz olacağına, Türk gençliğine saygı duy da efsane ol!
Bu arada makineler haber alma elemanlarının yerini çoktan aldı ve birçoğunu robot olarak devşirdi bile.
Siber dünyanın stratejilerinin yazarları olmadan hükümsüz olanların iyi bilmesi gereken bir şey daha var; işinizi elinden alan makineler olsa bile maaş alanlar, gönüllü iş yapan vatan evlatlarının yerini alamayacağı gibi, makinelerin emcükleyemeceği ve işsizlik derdine düşmeyecek olanlar sadece ve sadece asil kan sahipleridir.
Maalesef WhatsApp den kaçarken telegramın uydusuna vatandaşını mahkum etmeye çalışanlara Türk gençliği tarafından geliştirilen Afalina App uygulamasını kullanmalarını tavsiye eder, yeni anayasa çalışmasının dolarla mı maaş alıyorsunuz? Dolarla mı borcunuz var? Diye soramayacak ya da turizme serbest olan bir arada bulunmanın eğitimde sağlık önlemleri nedeniyle yasaklanması ve tüm eğitimi uzaktan eğitime bağlayıp kendi çocuğuna özel ders vermeyecek yapay zeka destekli bakanlara, her Hareketi vatandaş tarafından izlenebilen milletvekilleri gibi daha nice şeffaflık, denetim ve sürdürülebilir süreçleri bizlere yaşatan, hatta dünyaya örnek olan bir yapay zeka destekli hükümet yönetim sistemine de vesile olmasını temenni ederim.
Unutmayın, peşindeyiz dedikleriniz bağırsaklarında hammadde taşıyan sıradan insanlar. Ayrıca onların tüm mantıksız ve akıl dışı uygulamalarına “aman işim bozulmasın” diye ses çıkarmayanlarsa o bağırsaklardaki hammaddelerden daha fazla ederi olmadıklarını da iyi bilmektedirler.
Bu karanlık ve puslu diyarlarda atalarının izinden gidenlerle “at izini it izine karıştıranları” sizler de karıştırmayın lütfen.
Siber Vatan’ı slogan olarak kullananlara sözümüz yok değil, boşa harcayacak vaktimiz yok o kadar!
Kimse unutmasın;
Robotlar da kakalar be usta!