1A557A22-DC1D-4751-A8B7-CCEFDC08A0CC

Karşılıksız aşk için platonik aşk der geçeriz ya, işte aynı şekilde yerli teknolojilere de platonik bir aşk besliyoruz ve hatta cellatına aşık olan kurban misali yabancı menşeili teknolojileri kullanmaktan kendimizi alıkoyamaz bir haldeyiz sanki….

Bir yandan yerli ve milli teknolojileri kullanmayı teşvik eden ve hatta kurumlarda WhatsApp kullanımını yasaklayan genelgeler varken bir yandan da başta microsoft ürünleri olmak üzere kullanılan tüm yabancı menşeili yazılımların lisanslarını yenileyin içerikli genelge ve WhatsApp grupları kurmayı teşvik eden söylemler hep devam etti.

Bu çelişkili durumlara bir de bilgi işlemden sorumlu yöneticilerin burs, hediye ve ücretsiz seyahatli eğitimler karşısında apışıp kalması eklenince dijital mandalık ve dijital faşizme maruz kalan bir topluma evrilmek kaçınılmaz oldu.

İmam gaz kaçırınca cemaatin hammadde tüketiminde bulunmasına benzeyen durumların teknolojik aynadan görünümünü tecrübe ettiğimiz bu günlerde WhatsApp’ın yeni gizlilik politikası dayatmasıyla bir anda WhatsApp kullanmayı bıraktım ve yerli olduğu için BİP, açık kaynak olduğu içinse telegram kullanıyorum diyenlerin sayısı hayli artmaya başladı.

BİP’in yerli olması ve sunucularının Türkiye’de bulunması yasal zemine oturduğu için makul gelebilir. Ancak BİP sadece yerli mesajlaşma uygulaması olduğu için değil, harika yetenekleri nedeniyle tercih edilmedir.

Açık kaynak diye bilinen Telegram’ın hangi ülkelerin istihbaratına çalıştığını kaç kişi bilir bilemem ama WhatsApp için CIA’in veri topladığını bilmeyen de yoktur herhalde. Üstelik CIA nın işi yok da beni mi dinleyecek diyen Cem Yılmaz’ın esprilerinden çok daha trajikomik bir riskle karşı karşıya olabilir mi WhatsApp kullanıcıları?

 

Örneğin son gelen güncellemeyi kabul etmeyen kullanıcılar 8 Şubat sonrası WhatsApp kullanamayacak. Bu güncellemenin garip tarafı; Facebook ile verilerinizi paylaşacağız. Ya kabul edersiniz ya da artık WhatsApp ı kullanamaz şeklinde gelmiş olması.

Zaten akıllı telefonları ilk açtığımız an hiç okumadan geçtiğimiz kullanıcı sözleşmesi ya da gizlilik sözleşmesi olarak bilinen ibareleri onaylamadan bu cihazları kullanamıyoruz. Bu durumda çıtı çık çıkmayanların WhatsApp ın dijital tetikçiliğine dönüştüklerinden haberleri var mı acaba?

Twitter’ın Koskoca Amerikan Başkan’ının hesabını silip atması ya da engellemesi ve hemen ardından Facebook un benzer bir yaklaşımı göstermesi de dijital faşizmin ayak sesleri olarak yorumlandı. Bu yorumları yapanlardan ve sürekli siber kahanetleriyle ekranlarda sıklıkla denk geldiğimiz Abdullah Çiftçi’de “bakın ben demiştim, söylemiştim” diyerek Amerika’da yaşanan kongre baskınını ve  dijital faşizmin geldiği boyutları farklı açılardan gözler önüne sererek kamuoyuna aktarmıştı. Gerçi sevgili Ömür Çelikdönmez’in yazılarını okumayanların tek siber bilgenin Abdullah Çifçi olduğunu sanması normal tabi

Ömür çelikdönmez

Ancak Abdullah Çiftçi’nin dahi dile getiremediği bakın neler var;

WhatsApp Amerikan devletinin (hükümet demiyorum bakınız devletinin) Çok Gizli ibareli Prism isimli projesinin en önemli unsurlarından biridir. Diğeri ise Facebook. Diğer unsurları olan skype, Microsoft ve Yahoo’dan bahsetmiyoruz bile. Niye? Çünkü şu an gündem bu ikisi…

Bir de yine Amerika’nın çok gizli ibareli ve hakikaten çok az kişinin detaylı bilgiye sahip olduğu Truva Atı projesi var.

Görünen o ki, Prism projesinin iki en başarılı dijital silahları Truva Atı projesine göz kırpıyor.

Truva Atı, adından da anlaşılacağı üzere şirin görünümlü, albenisi yüksek ve karşı konulmaz bir hediye olarak bu güne dek hükümet yetkililerinden emniyet güçlerine, gençlerden yaşlılılara kadar herkes ve her kesim tarafından kullanıldı. Şimdi ise yeni gelen güncelleme ile birlikte bir dayatmaya dönüştüğü için yine mavi ya da beyaz tikli sözüm ona meşhur insanlar tarafından “WhatsApp kullanmayı bıraktım” deniyor ve peşinden koşturanlar da mecburen biz de kullanmıyoruz diyerek WhatsApp kullanımını bırakıyor.

Tabi biz senelerdir özellikle kamu yöneticilerine yapmayın, teşvik etmeyin, WhatsApp grubu yerine BİP grubu deyin bari diyorduk ama dinletemedik. Neyse şimdilerde bu söylemler dillendiriliyor ama artık epey geç kalındı diyebiliriz.

Dedik ya çok gizli olan Truva atı projesi artık Kocaman bir hediye olarak herkesin cebine dahil oldu. Şimdi ise kimse kolayca silip atacağını sanmasın.

Tabi telefondan silip atmak kolay hatta uçtan uca şifreli iddiasındaki WhatsApp’ın kimse tarafından dinlenemediğini de sanıp uzun süredir kullanmış bile olabilirsiniz. Ama güncellemeyi kabul etmedim sildim, WhatsApp da tüm verilerimi sildi zaten denilmesi içinizi rahatlatacaksa diyecek sözümüz elbette olmaz.

Benimkisi sadece bir ihtimal daha var o da “biz bir şey yapmadık, WhatsApp yedeklerinizi siber saldırganlar ele geçirmiş biz ne yapalım? Adam gibi yedekleseydiniz kardeşim! Daha GooglePlay ya da I Cloud şifresini doğum tarihi veya telefon numarası olarak ekleyenler var. Hele kullandıkları elektronik postanın şifresiyle Facebook şifresini bile aynı tanımlayanlar bile var ki dünyada Google’da gezinirken Google’a Google yazanlar yine Türkiye’deki kullanıcılardı “ denilir ve WhatsApp kullanımına son verseniz bile yedeklenmediği sanılan verileriniz ortalığa saçılırsa bu işin sorumlusu ne WhatsApp olur ne de Facebook bilesiniz. Denilerek tereyağından kıl çeker gibi sorumluluktan sıyrılınabilir.

İşte alın size nur topu gibi bir Truva atı diyen Abdullah Çiftçi olur mu bilemem ama dediğim gibi bu bir ihtimal.

Yüzyılın İstihbarat Darbesi haberi NYTIMES’da yapılalı çok oldu ve Philips’in CIA’ye destek verdiği ülkeler arasında Türkiye’de vardı. Ancak ne hikmetse üç buçuk atıp ülkeyi terk etmeyi düşünen Philips Türkiye’nin üstdüzey yöneticilerini bile şaşırtan sessizlik, ceza ve yaptırımdan uzak hükümet tavırları, kimsenin pek umursamadığı ama ön planda bulunup bir iki açıklamayla geçiştirdiği bir halde unutturulmaya çalışılıyor.

Aslında siber bilgelerin dile getiremediği bu yüzyılın istihbarat darbesi ve Philips’in rolü siber istihbaratçılar için çuval olayının siber hali gibidir. Unutturulmaya çalışanlar olsa da, cezasız kaldılar ya da devlet uyudu deseler de vazifesini ihmale sürükleyen merhameti göstermeyip vatanına ihanet etmeyen siber börülerin son sözünü söylemediklerini de bilenler biliyor. Hatta siber börülerin söz söylemeyip siber istihbarat faaliyetleriyle sahada olduğunu bilenler biliyor dersek daha doğru olacaktır.

Tüm net, kesin ve doğru bilgileri bilerek genelge ya da yasa çıkarılması bir yana bu genelgelerde ve yasalarda imzaları bulunanların tüm bu yasa ve genelgelere aykırı söylem ve eylemleri elbette kadim Türk devlet hafızasındaki yerini koruyor lakin bir yandan da Truva atına hizmet ettiğini kimse ne inkar edebiliyor ne de gerçek manada önlem alınabiliyor.

Basit bir kaç örnek vermek gerekirse;

Güncellemeye dayatma diyerek Whatsapp kullanımını bıraktım diyenler neden Twitter’dan bu açıklamayı yapar da yerli ve milli Twitter artık bizim için budur dedikleri platformlardan açıklama yapmazlar?

Windows kullanmıyorum çünkü Pardus var diyenler neden tüm kamu kurumlarında windows kullanılıyor, kullanılmasın ve artık Pardus kullanılsın diyemiyor?

Çünkü bu güne dek hep Microsoft un kurumların konferans salonlarındaki kapılara bazen A-4 kağıda (Excel Eğitimi) bazen afili çıktılarla  Office Eğitimi yazılıp ücretsiz eğitimler verilirken kimsenin aynı önemde ve sıklıkla Sertifikalı Pardus Uzmanlık eğitimi verilmediği biliniyor olsa gerek.

Bu arada KVKK kurumu elektronik postalarını Outlook üzerinde mi tutuyor? Ve halen daha sunucular için açıklanmayan güvenli ülkelere arasında Türkiye var mı? Tanımadığımız Güney Kıbrıs güvenli ülke olarak verilerimizi depolayabilir mi? Gibi sorulara da yanıtı olan varsa lütfen buyursun bir adım öne çıksın…

Kullanımda olan bilgisayarlara bağlı yazıcı gibi enstrümanların sürücü ve uyum sorunları da ilgililerin malumu.

Üstelik milli bilişim seferberliği için kullanılan işletim sistemlerinden bulut destekli modelleme programlarını kullanmıyor ve yerli işletim sistemi ve modelleme programları kullanıyoruz niye diyemiyorsun dediğimizde ise hemen “Amerika’yı bir daha keşfetmeye ne gerek var? Hem global bir dünyadayız ne yerli teknolojisi? Diyenler bir adım öne çıkıyor nedense…

Siyasette popülist oldunuz, futbolda oldunuz hatta eğitim ve sağlıkta bile oldunuz. Şimdi yahu Sibernetik organizmaya dönüşecek çocuklarımız diye haykırıyorsunuz arkadaş! Bari bilişimde teknolojide popülist olmayın ve işi eş, dost, akrabaya değil de ehline veriniz de zamanında Çin Seddi yaptıran atalarımıza yakışır işlerle ön planda olunuz.

Yok benim atam Çin seddinin mimari değil 300 askerle 3000 askeri yenen zeka ve inancın temsilcileri diyorsanız da dijital çağdaki okçu tepesindeki nöbete tabletten bozma robotlar yerine, ROBOTSAN’ın robotlarını geliştiren yiğitlere yol verin de dijital kölelik ve dijital mandalığa bir son verilsin.

Hava savunma sistemleri için S400 satın alabilmek ne kadar bağımsızlık göstergesi ve denge siyaseti ise 5G teknolojilerini milli üretmek için Çin’in 5G’sini teknoloji transferi kisvesiyle ülkeye entegre etmek de bağımsızlık ve denge siyaseti göstergesi olarak uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor olabilir.

Ancak Rusya’nın Microsoft’u kamu kurumlarından silip atarken benzer teknolojileri milli olarak sahaya sürmüş olması, ülkede kullanılan yabancı teknolojilere uyguladığı regülasyonları çıkardığı yasalarla desteklemesi ne kadar teknik yetkin ve yeterlilik göstergesiyse, ülkemizde Truva atı projesini bilerek veya bilmeyerek söylemleriyle unutturmaları da ters orantılı olarak popülizmden öte bir şey değildir.

İster WhatsApp kullanmaya devam edin isterseniz silip atın telefonlardan, uzman ya da duayen diye geçinenleri hayatımızdan ve işgal ettikleri makamlardan silip atmadan milli bir bilişim hamlesinden kimse gerçek manada söz edemez. Daha doğrusu hakkını veremez.

Karşılıksız aşka mağduriyet değil de gerçek aşk diyenlere saygımız sonsuz ama Truva atına hediye nazarıyla bakan bir imparatorluğun yıkılışını da hatırlamakta sanki fayda var. Tabi şimdilerde patlamış Mısır eşliğinde bu hikayeyi izlemekten zevk alan ve Aşil’in tıp literatürüne girmiş olan kopuk tendonuyla övünen torunları varsa diyecek söz de bitmiş demektir.

ilim malumuna tabi ve Aşkın gözü kördür ama her şeyi gören gözün gözlüğünü kullanmaktan vazgeçemeyenlerin teknolojiye duydukları platonik aşkları da sanal görüntüden çok daha gerçeklik içermektedir.

 

 

https://www.ntv.com.tr/galeri/teknoloji/whatsappin-zorunlu-guncellemesi-o-kullanicilari-etkilemeyecek,YZaInoVBwkC7xLFadxzKLg

 

 

https://haberglobal.com.tr/teknoloji/cumhurbaskanligi-genelgesi-yayinlandi-kamudaki-veriler-bulut-yazilimda-saklanamayacak-2490

Tags : dijital ambargoPlatonik aşk
Burak Bozkurtlar

The author Burak Bozkurtlar

Siber Güvenilir Türkiye

5 yorum

  1. Aşk beyin frekanslarının senkronize olması,nefret ise çatışması dijital çağda yazılımını geliştirmeyen milletler,küresel güçlerin kölesi olacaktır.mantıkla matematik evlendi,yapay zekâ doğdu.

  2. Şu an için zor görünsede inşallah zaman içinde kendi teknoljimizi geliştirir, kendi kendi haberleşme ağımızı kurarız.

  3. Sayın Burak BOZKURTLAR “Whatsapp’ı silermisin yoksa Şubata mı bırakırsın” adlı yazınızı okudum. İnsanları sıkmadan ve gayet güzel bir anlatım olmuş. Ara paragraflarda ki ince espriler  oldukça keyifli bir izlenim bıraktı. Özellikle teknolojiden çok anlayamayan insanlarımız için oldukça açıklayıcı bir yazı olmuş. Öğretici  olması yanında okuyucuya, oldukça yabancı olduğu internet ağının karanlık yüzünü gayet iyi yansıtmışsınız. Ufak bir hata gözüme çarptı ama. Cümlelerin çok uzun olması. Okuyucu paragraflar arasında ki geçişi kolay sağlayamıyor. Cümleleri daha kısa tutmalı, okuyucunun cümleyi rahatlıkla anlayabileceği bir şekilde yazmalısınız diye düşünüyorum. Cümleyi anlamaya çalışırken cümleyle konu arasındaki bağlantıyı çözebilecek şekilde yazarsanız biz gençler rahatlıkla anlayabilir ve öğrenebiliriz. Bu ufak sıkıntı dışında güzel ve açıklayıcı bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık. Saygılar..

Leave a Response