Siber İstihbarat

Siber İstihbarat  , dijital güvenlik tehditlerinin izlenmesi, analizi ve bunlara karşı mücadele olarak tanımlanabilir. Bu tür istihbarat, fiziksel casusluk ve savunma ile modern bilgi teknolojisinin bir karışımıdır.

Siber İstihbarat tanımı, bizler için hem yeni hem de bize uzak kalan bir kavram.. Ancak günümüzde bu kavram ile neler yapılıyor ve nasıl yapılıyor hep birlikte bir analiz yapalım.

Geçtiğimiz yıllarda, Barack Obama ulusa sesleniş konuşmasında Amerikalı gençlere ve çocuklara seslenerek; bilgisayar oyunları ve mobil oyunlar oynayın ama bir tane de siz yapın. Bunu yapabilmek için okullarda okumanıza gerek yok. Tek yapmanız gereken google ile araştırma yapmak. Bu sayede dünyaya hükmeden ABD gelecekte bilişim teknolojileri ile de dünyaya yön vermeye devam edecek derken, maalesef ülkemizde bu konuda yapılanların çoğu aldatmacadan öteye geçememiştir.

Bilgisayar denilince ilk akla gelen elbette ki işlemcidir. Bu donanım bilgisayarların beynidir ve bilgisayarınızın üzerine hangi işletim sistemini kurarsanız kurun, tüm verileriniz işlemci üzerindeki yazılım sayesinde görülebilir, değiştirilebilir ve hatta kopyalanabilir. Bu anlamda yerli bir işlemcimiz yok ve takım elbise, kravat takan bilişimciler tarafından geliştirilmesi mümkün olamaz.

Programlama dili, işletim sistemi, mobil uygulama, mobil oyun, donanımlar

Ev ya da iş yerinizi güvenlik amacı ile kameralar ile kurguladınız. Kayıt cihazınızda depolanan verileri ya da görmek istediğiniz anlık canlı kayıtlar için telefonunuza yükleyeceğiniz çok ufak bir uygulama var. Bu uygulama ile istediğiniz an, istediğiniz kamerayı açıp izleyebilirsiniz. Bu program tamamen ücretsiz ve bir çok farklı alternatifi de mevcut. Bu uygulama ile kayıt cihazınızı eşleştirmekte çok basit. Uygulamaya sadece cihazın kimlik bilgisini giriyorsunuz. IP adresini girmenize bile gerek yok! Şimdi buraya kadar her şey kulağa ne kadar da hoş geliyor değil mi? Bedava bir uygulama ve istediğim an evimden işimi ya da her hangi bir yerden kameralarımın olduğu yerlerimi izleyebileceğim. Ayrıca bir sürü ücretsiz uygulama seçeneği arasından en çok indirme olanı ve en çok pozitif yorum alanı seçebiliyorum. Burada garip olan bir şeyler var sanki?

Bu arada devlet kurumlarında kullanılan işletim sistemi olan Windows’a herhangi bir alternatif yok. Yani harika bilgi işlem yöneticilerimiz ve onların muhteşem müdürleri asla cesaret edipte Linux tabanlı olan Pardus’a (yerli olarak bilinen işletim sistemimiz) geçemez. Kısacası kullandığımız işletim sistemlerinin yaptığı her güncelleme ile bize ait bilgisayar verilerimiz zaten bir yerlerde depolanıyor. Sanırım bu konuda da pek yakın bir zamanda yapılabilecek bir şeyler görünmüyor. Ofis programları tamamen Microsoft zaten… Bu verilerimizin virüslere karşı korunması için ise yine bir çok yabancı çözüm mevcut. Büyük ölçekli kurumlar için olmazsa olmaz güvenlik duvarlarında yerli çözümlerimiz olmasına rağmen yabancı hayranlığımız sayesinde %97 si yabancıların elinde olan devasa bir Pazar da yine güvenlik duvarları karşımıza bir engel olarak çıkıyor.

Öncelikle her şeyi gören gözün sadece dolar ya da filmlerde karşımıza çıkan bir simge olduğunu kimse zannetmesin. Bu konuyu tek devlet ve her şeyi gören göz sloganı ile bu günlere taşıyanların zekalarına hayran olmamak elde değil. Yani benim karşıma koşabilen ve bol silahlı bir robot çıkarmaları benim inancımı zedelemeyecek ama güvendiğim akılsız inanç ile oturduğum yerden robot yapmamı da kimse bekleyemez. Şimdi bu üstün zekalı stratejistler, bizim işlerimizi kolaylaştırmak adına bilgisayarları bize sattılar, işletim sistemlerini, ofis programlarını öğrenebilmemiz için okullarda ki eğitim müfredatına eklediler yetmedi özel kurslar açarak sertifikalar verdiler ve bu işimizi kolaylaştıracak bu teknolojik ürünlerden kaynaklanabilecek sorunlar için yazılım ve donanım olarak da destekler verdiler. Anti virüsler, güvenlik duvarları ile bizi korudular. Tüm bunlar için de bizden yaklaşık 150.000.000.000 $ lık ufacık bir Pazar kurdular. Biz hem para ödüyoruz hem de bize ait ne kadar özel bilgimiz varsa da, bedavaya paylaştık.

Tüm bunları da birçok devlete yasalarıyla koruma altına aldırttılar. Kısacası Tek devlet, bizim devlet dediklerimizi himaye etmiş ve her şeyi gören göz ile herkesi görebilir durumda.

Yukarıda verdiğim kamera, kayıt cihazı ve mobil uygulama örneğine dikkatinizi çekerek oradaki garipliğin aslında bizim de kurtuluşumuz için bir savaş stratejisi olduğunu fark etmenizi isterim. Diyelim ki, bizde bu tip bir uygulama geliştirdik ve bu uygulama dünya çapında 100.000.000 kişi ya da kurum tarafından kullanılıyor. Evet biz şu an Emniyet’in kullandığı MOBESE denilen kameralardan çok daha fazlasına bedavaya sahip olduk. Ayrıca stratejik öneme sahip farklı oyun, uygulama ve yazılımlar ile de hem para kazanmaya başladık hem de tek devlet için her şeyi gören göze de merhaba dedik.

Bu konulara vakıf olan birçok bilgi işlemcinin sessiz kaldığını, yöneticilerine bu tip durumları anlatmadığını ve anlatanların da sen kazancına bak demelerinden tiksiniyorum. Yazımın başında da belirttiğim gibi aslında her şey o kadar basit ve hızlı yapılabilir ki!  Bir bilseniz ve inansanız? Dünyanın kaderini değil ama dünyanın gündemini değiştirebiliriz.

Unutmayın! Bilgisayar kullanıcısı kadar akıllı, geliştiricisi kadar zekidir.

Kısacası, Siber İstihbarat başlığının altındaki içerikleri yazarak popülist olmayı ret ediyor ve sizlere ulusal güvenliğimiz için geliştirmeden ve başkalarının geliştirdiği teknolojileri kullanarak Siber İstihbarat “bu” demek içimden gelmiyor.

Elbette, her şeyi gören gözün, gözleri bozulabilir, gözlüğe ihtiyaç duyabilir ve bazen yaşlılıktan ya da aşırı yabancı madde almaktan dolayı halisülasyon görerek gerçekliği şaşırabilir.

Eeee… ne diyelim efendim Allah Şaşırtmasın…

Milli bir teknoloji geliştirmeden, siber güvenlikten bahsedemezsiniz...