Milli olmayan Eğitimin akılsız yapay zeka sayesinde başı kesik tavuk gibi daha da anlamsız bir hale geldiğini kim inkar edebilir?
Milli eğitimin milli olmayan kimselerce nasıl Arap saçına çevrilmeye çalışıldığını da Türk gençliğinin elde ettiği başarıları nasıl sahiplenmeye çabaladıklarını da en iyi bilenlerden biri olarak, dijital eğitim ya da uzaktan eğitim mantığı ile bir neslin nasıl asimile edilmek istendiğine de defalarca tanık oldum.
Pandemi adacıkları önerisi bile getiremeyen bir bakanı kim ister ki? Büyük ihtimalle pandemi adacıkları oluşturup denetimli ve sağlıklı eğitim programı da pek yakında gündemdeki yerini alacaktır…
Toplumdaki tartışmaların temeli siyaset…
Mavi Vatan özelinde yapılan konuşmalar ve birbirinden kıymetli emekli askerlerimizin ekranlar üzerinden verdiği ders niteliğindeki demeç, Bilgi ve analizleri efsane ve öğretici olarak bir kenara aldığımızda, sözüm ona siyaset konuşanların neredeyse hepsi de birilerinin peşinden gittiğini ifade ederek, peşinde koştuğunu iddia ettikleri siyasetçilerin doğrusuna büyük başarı, yanlışına ise ne var yani insan kandırılamaz mı? Gibi söylemleriyle adeta izleyenleri derin bir kutuplaşmaya itiyorlar.
Hatta halen daha ekranlarda Boşnak kardeşlerimize büyük terbiyesizlik yapan ROK gibi omurgasızlar da cirit atıyor. İşin garip yanı da bir Arap için benzer bir benzetme yapılsaydı da aynı sessizlik olur muydu?
Etki odaklı algı operasyonları ile eğitimden kültüre, inançtan bilime kadar birçok cephede ülkemizde hızla devam ediyor.
Nasıl ki elinde yabancı bir devletin bayrağını elinde tutup büyük kalabalıklarla Türk yurtlarında yürünmesine müsade edilemezse, dilinde Türk’ün sözü, töresi ve üzerine giydiğinde Türk’ün sembolleriyle seslenenlerin dijital platformlardan (tv, internet, sosyal medya vb.) evlerimizin içine kadar gelip bireyi, aileyi ve toplumu düşmanca saldırılara karşı savunmasız bırakamayız.
Çocuklara sorulunca okullar açılsın istiyoruz diyorlar… hikaye değil bildiğimiz roman gibi bir süreç yaşanıyor. Yarın bir gün bu çocuklar “buzdolabımız vardı, bilgisayar ve tabletlerimiz çok gelişmişti, uzaktan eğitim kalitesi içeriklerine kadar harika ve bir o kadar da verimliydi, öğretmenlerimiz ana-baba yarısı olmaktan da öte artık yaşam koçumuz gibi bizimle ilgilenebildi, Allah dönemin bakanından razı olsun” mu diyecekler. Yoksa, öğretmenlerimizin maaşlarını çok görürken hiçbir stratejik bir eğitim sistemi üretemeyen bir bakanlık döneminde kayıp nesiller arasına bizlerde dahil olduk mu diyecekler?
Tıpkı rahmetli Karabekir Paşanın “askerlerini iyi sevk edemeyen ve işgüzarlığından askerlerin telef olmasına sebep olup toplumu kargaşaya sürükleyen hallerin mimarına zamanında dediği gibi; Kabahat dünyadan haberi olmayan tüfekçilikten yetişme Abdi Bey’e o vazifeyi verende!.. Daha büyüğü de bu gibi adamları layık olmadıkları bu makamlara çıkaranlarındır. Cümlesi, günümüzde pek bir değişiklik olmadığını da gözler önüne serdi sanki…
Öğrencilerin faydasına olacak en somut öneri; 23 Nisan’da anlık olarak verilen başkanlık yetkisi milli eğitim Bakanlığı özelinde 3 aylık olarak güncellenip Türk gençliğine devredilsin. Bu süre zarfında yapılacak ilk iş ise insana has olan ego, hırs, ticari fayda gibi özelliklerden uzak bir yapay zeka ile milli eğitim bakanının dijitalleştirilip yapay zekaya aktarılması olacaktır.
Bu sayede istenilen kutlamalarda veya etkinliklerde bir araya gelindiği gibi pandemi adacıkları ile güvenli, kontrollü ve kazanımlı bir eğitimi hakikat ile uygulayabiliriz. 3 ay içerisinde yapılması gerekenler listelenir, performans değerlendirme ve birçok bilimsel ölçümleme ile ön test, son test şeklinde yapılır ve eğer hedefler tutmamışsa Türk gençliği Milli olmayan eğitimden milli eğitime geçiş şansı kalmamış diyerek ceketini yakıp o kurumdan çıkıp gitmesini de bilir.
Mesai mefhumu kalmayan öğretmenlerimizle de akıl yakan söylemlerle de velileri ve öğrencilerimizi daha fazla karamsarlığa itmeseler ne güzel olur.
Tamam iyi güzel elbette eğitimin dijital hali olmalı ama bu zihniyetle değil. Hani derler ya elinin hamuru ile er işine karışma. Bizde diyoruz ki analog zekan ve sanal ilminle dijital zekayı gerçek ilimlerle inşa edebilecek yeni nesillerin aklıyla da inancıyla da alay etmeyin.
Yapay zeka hayatımızı değiştirecek birçok mesleği yok edecek derken insani özelliklerimizi kaybettiğimizi gösteren cümlelerin sarf edilmesi ise çok ama çok acı.
Bu süreçte staj yeri aramaktan bitap düşen öğrenci kardeşlerimize de okul yönetimlerinden dijital staj-uzaktan staj yönetmeliğini bir an evvel yayınlamaları için il milli eğitim müdürlüklerine çağrı yapmalarını da ısrarla hatırlatmalarını tavsiye ediyorum.
Sanırım öğretmen maaşlarını yük olarak görenlerin mesleğini elinden alacak olan yapay zekaya her geçen gün daha fazla gün doğuyor.
oldu olacak Elon Musk’ın beyin çipini çocuklara takalım da her şeyi oturdukları yerlerden öğrensinler deyip bir de üzerine öğretmen maaşlarını bu çip için ayırdık deyiverin de Milli Eğitim mevzunu yekten çözelim. Hem 7 dil desteği de var diyerek daha da cazip hale getirelim mevzuyu…
Vali bey tarafından Türk gençliğine destek mahiyetiyle yönlendirildiğim ve kısa bir mülakat şansı bulduğum Göynüklüyüm ben, payitahta vezir yetiştiren ailedenim, AK Parti’de tanıdığın var mı? Osmanlıca biliyor musun? Arapça bilir misin? diyen yetkiliyle kısa süren görüşmemden notlarla yazıma son vermek isterim;
-Hocam bakın Gazi Ata’mın fotoğrafının önünde bana payitaht diyorsun, Osmanlıca ve Arapça biliyor musun? diye soruyorsun. Ben burada genç kardeşlerimle yapacağım projelerden ve faydalardan bahsetmeye ve sizin gibi badem bıyıklıları görünce de daha çok çalışmam gerektiğini anladım. Zaten buraya izin almaya değil, Türk gençliğinin yapacakları hususunda bilgi vermeye geldim. Sorunuza gelince; ben biraz Osmanlıca biraz da Arapça bilirim ama siz mevzuyu bayağı yanlış anlaşmışsınız. Ben daha çok Rabça ile ilgileniyorum ve sizin Rabça bilmediğinizi fark ettim. Biz kurumlarımızda yuvalanan sizin gibi omurgasızlarla tanışma fırsatını, sizlerde kurumlardan sizin gibileri tek tek temizleyecek olan Türk Gençliği ile tanışma fırsatı yakalamış oldunuz.
Not: Türk gençliğinin yanında bulunan hakikaten Milli Eğitim adına büyük bir özveriyle Yüce Türk Milleti için gecesini gündüzüne katan tüm Milli Eğitim çalışan ve yöneticilerini yürekten selamlıyorum.
İnsan gözünü açan düşündüren bir yazı eğitim sisteminin aksine
Tebrikler..
Gelecek neslin gelişimini gelmekte olduğu noktayı bütün çıplaklığıyla daha güzel anlatılamaz dı. Bir anne olarak cip beyinli evlatları destekleyen saha da sıfır bilgide eksik bir nesil yetişecekse, evden verilen hiç bir desteğin birebir verilerden daha yararlı olduğunu düşünmediğim tuhaf zamanlar da, başımızda ki gücün inisiyatifine kalmışken endişe karyı duymaktan kendimi alamıyorum. Sizinle hem fikir olmaktan başka benim ve benim gibi düşünen ebeveynler olmak dışında elimizden birşey gelmeyişi üzüyor beni… Umarım yazınız liderlik vasfındaki merciye ulaşmıştır…
Nasıl ki elinde yabancı bir devletin bayrağını elinde tutup büyük kalabalıklarla Türk yurtlarında yürünmesine müsade edilemezse, dilinde Türk’ün sözü, töresi ve üzerine giydiğinde Türk’ün sembolleriyle seslenenlerin dijital platformlardan (tv, internet, sosyal medya vb.) evlerimizin içine kadar gelip bireyi, aileyi ve toplumu düşmanca saldırılara karşı savunmasız bırakamayız.
Burak Bozkurtlar kardeşim Atatürk’ün dediği gibi Türk’ün başına Türk gerek. Emeğine yüreğine sağlık. Türk evlatları için verdiğin mücadeleden dolayı şahsım adına ve ocagimiz adına sana sonsuz teşekkürler sunarim. Şu an çocuklarımızın içinde bulunduğu eğitim ve gelişim sistemi tamamen bir proje ve bunu değiştirmek için elimizden geleni yapacagiz. İlerleyen yıllarda çocuklarımız bizi kurban ettiler demesinler diye bakanların yapması gerekeni bızler dile getirmek zorundayız. Ey Türk gençliği diye baslayan hitabeyi iyi anlamalı Atatürk’ün ne demek istediğini yalın bir şekilde tüm çocuklarımıza anlatmalıyız. Selam ve saygılarımla