66BED619-C24E-4F3F-9EA7-AEFB07DC4F38

“Kör Dövüşü” deyimi;

Sonuç alınamayacak ve birbirini engelleyecek biçimde, bir birinden habersiz düzensiz ve uyumsuz çabalama. 
“Bu kör dövüşü daha ne kadar devam edecek arkadaşlar?”
“Bir şeyler kazanalım diye çalışıp çabalıyoruz, ama kör dövüşünden öte gidemedik.”

(https://www.dersimiz.com/deyimler-sozlugu/kor-dovusu-deyimi-3104)

Özellikle son zamanlarda klavye delikanlılığı, sosyal medya kabadayılığı ve trollük gibi yeni kavramlarla iç içe olmaya başladık.

Siber uzay ve din isimli bir çalışmada, tanrı kavramının siber uzayda varlığını gösteremediğini ve tanrıcılığa soyunanların olduğundan bahsediliyordu. Özellikle birçok kişi, kurum, marka ve ulus devletlerin siber alemde itibarları anında yerle bir olabiliyor ya da anında yükselebiliyor.

Kötü ve zararlı içerik algısı sosyal medyada biraz farklılaştı.

Örneğin, kötü içerik ya da zararlı içerik ibaresi ile yine kullanıcıların tercihine bırakılan bir sosyal medya ister istemez, özgür iradesiyle seçim yapma hakkı olan insanların doğasına çok uygun hale geliyor.

Bir tarafta sosyal mecralardaki hassas ve zararlı olabilecek içeriklere erişip bu erişim izlerini telefonundan silmek var diğer tarafta ise sosyal mecradaki yazışmaları silip de oh be ne yazdıysak silindi gitti diye sevinme hissine kapılmak var. Sanki hiç bir yerde izi kalmayacakmış gibi sevinmek ise oldukça safça. 

En büyük haz ise sosyal mecraların geliştirici ekibinde bulunup birçok kişinin kimle ne yazışdığına ya da kimle görüntülü ne konuştuğuna erişebilme yeteneğine sahip olanlarda olsa gerek. Özellikle ulus devletlerin ilgili kurumlarının bu yazışmaları ya da görüntülü görüşmeleri izleyebilmek için ciddi bütçe ayırdığını da belirmekte fayda var.

Sosyal mecralarda ve internet ortamında ciddi bir anarşi ortamı olduğu artık 5 yaşındaki bir çocuğun bile malumu.

Hatta son dönemde özel olarak üretilmiş kadın ya da erkek görünümlü botlar ile kamera açarak fantazilerini şuursuzca paylaşanların vay haline…

Öte yandan aldığı maaşla sözüm ona aktivistlik yapan da vatan savunması yapan da hep aynı sanal ortamda.

Devletlerin siber güvenlik algısı şu an için ellerindeki imkan ve kabiliyeti başkaları hakkında bilgi edinip bu bilgileri karşı tarafa kullanıp ürkütmek, korkutmak,sindirmek  veya yönlendirmek şeklinde ilerliyor diyebiliriz.

Ancak teknoloji ve bilişim kavramlarını fütursuz ve kontrolsüz bir şekilde ülkeye entegre edenlerin bile bilgisayarlarında ya da disklerinde belli bir ölçüde +18 içerik bulunuyorsa, ardlarından gelen yeni nesillere de bu anlayışın miras kalması çok da yadırganmamalı. Yani iyi miktarda bir film arşivi olmayanlara adam denilmez gibi yaklaşımların sokak diline çok öncelerde yerleşmiş olması aslında bu durumun net özeti.

Sosyal medya insanları birbirine kırdırmak İçin bir araç olarak mı kullanılıyor?

Şimdi bir sokak düşünün. İki yönlü olarak trafiğe açık. Yol park yasağına rağmen belediyenin araçları ve yol çalışması nedeniyle iyice daralmış. Her iki yönde de uyarı tabelası yok. Yönlendirme yapan ne bir belediye çalışanı var ne de bir trafik polisi. Tüm sokak kameralarla da izleniyor.

Bir yönden giriş yaptınız ve karşıdan gelenler ve ardınızda biriken araçlar nedeniyle her iki tarafta yolu tıkadı. Araçlarından inenler birbirlerini ters yönden gelmekle suçluyor. Kavga çıktı. Kafa, göz demeden herkes birbirine zarar verdi. Olay yerine gelen polis kavga edenlere cezai işlem uyguladı  ve sağlık çalışanları da yaralıları tedavi etti diyelim.

Bu durumdan ders almayan, önlemeyen otorite aynı ortamı defalarca Farklı sokaklarda yapıp toplumun huzurunu mu bozuyor acaba? 

Bu durumun azmettiricisi kim?

Aynı durum sosyal mecralarda var. Maalesef halen daha sosyal mecralarda kamu kurumu gibi görünen reklamların önlememesi gibi bir durum var. Yani isteyen banka ya da resmî bir kurumun reklamı ile dolandırıcılık İçin ava çıkabiliyor.

Sosyal mecralar kendini beğendirmek, pazarlamak ve ilgi toplamak isteyenlerin uğrak yeri olduğu gibi sadece bilim, sanat ve eğitim için bulunup fayda sağlamaya çalışanlar için de aslında iyi bir araç diyebiliriz.

Sosyal mecralarda yaşanan sorunlar yani Türk milletinin sorunu yine Türk milletinin arasına sanal platformlardan sızan ne olduğu belirsiz kişilerce oluşturulan stratejilerde saklı.

Bu nedenledir ki bırakın devlet otoritesini hissetmeyi tüm kötülüklerden beslenen bir ortamda tanrı kavramının yok sayıldığı ve tanrı var ya da yok diyenlerin bu ortamı beslediği ayan beyan ortada duruyorken dijital bir bağımsızlığı elde etmeden dijital milli müdafadan söz etmek pek mümkün değildir.

Bu işleri çözmek ve planlamak üzere bir sürü odası bulunan, kapılardan geçerken birbirinden havalı teknoloji kullanan kurumların maaşlı elemanları varken bize çözüm budur demek düşmez. 

Aslında Türk kılığına bürünmeye çalışan vatan hainleri, kadim Türk devletinin hakiki koridorlarında koşan ve Hızır’ın ordularına bağlı komutanı pek iyi biliyorlar. Meleklerden sandıkları şeytanın gerçekte ne olduğunu öğrenmek zorlarına gitmiş olacak ki, hayasızların yanlış bilmişiz diyerek halen daha kötülükte ısrar eden acizlikleri, kendi ruhlarının ve akıllarının kiralık olduğu hakikat ehillerinin malumu olsa gerek. 

Zaten kimlerin dijital kliselerde günah çıkarma ayinleri ile arınmaya çalıştıkları  da herkesin malumu. Yazık…

Her yerden kaydımı kuydumu silerim diye hava atan global teknoloji devleri ve çocuklarının çiplenip çiplenmemesi önemli olmayabilir ama emin olun kendilerine kadim Türk devletinin taktığı çiplerden habersiz olan vatan hainlerinin, hainlik yapabilecekleri bir vatan kalmaması için çabalayanlar da çoktan deşifre oldular.

Mesele, hakikatin tecellisine vesile olma çabasındakiler ile kötülüğe vesile olma gayretinde görünenlerin mücadelesinde hakikat safından şaşmama meselesidir.

Klavye delikanlıları, sosyal medya fenomenleri ve dedikodu programları ile Reyting peşinde koşanlara ceza kesmek bizim vazifemiz değil diyen yetkililerin açıklamaları ile beyinleri yakılmak istenen yeni nesilleri daha da zor günler bekliyor diyebiliriz.

Bu durum ister istemez sanal dünyada önlenemeyen anarşi düzeninin de haliyle dijital anarşinin önünü açan bir yaklaşım değilse nedir? Diye sorulmasına neden oluyor…

Daha basit bir örnekleme yapmak gerekirse, mahallemizde salyangoz sattırmayız derken salyangoz satışı yasal olarak tereyağlı ve dondurulmuş halde dükkanlarda satılmıyor mu?

Aslında yanlış anlaşılma felan yok. Simetrik ve asimetrik olan tüm yöntemlerin eğitimini aldıkları hocalarının zihinlerine ektikleri tohumları yeşertmekte ısrar eden ayrık otu yetiştiricilerinin, faydalı ne kadar bitki varsa yok etmeye çalışmaları gibi bir durum söz konusu.

Vatan savunması da inanç muhafazası da hiç kimsenin tek elinde olmadığı gibi havanda su döven, bozgunculuğu pompalayan, kimlik kartları ile üstünsüz geçiş hakkını bedava ulaşım ya da zevki sefa uğruna kepaze edenler ile gerçek isimlerini ve görevlerini her ne pahasına olursa olsun ön plana çıkarmayıp makamı temsil etme gayretinde olan ve bu vatan için çabalayan yiğitleri aynı kefeye koymadan aklı selim olarak milletin faydasına iş yapmaya odaklanmak gerek.

Kör dövüşünün çocuksu bir oyun olan körebe oyunu gibi lanse edilmesi ise çok acı.

Kısacası bu memleketin sorunu Türk görünümlü ve Türk töresinin markalarını kullanan arabın dikenli gonca gülüne hayran olanların mahallemizde muhtarlık iddialarında bulunmalarıdır.

Başka bir şey değil…

NOT: aşağıda klozette oturan bir insan göremediyseniz emin olun bu devletin ekmeğinden yerken ve suyundan içerken caka satanları da devletime hainler tarafından kazınmaya çalışılan imzayı yaşatma mücadelesini de fark etmeyebilirsiniz. 

 

                        -4° 

 

 

 

Tags : Kör dövüşüsanal dünyasosyal medya
Burak Bozkurtlar

The author Burak Bozkurtlar

Siber Güvenilir Türkiye

Leave a Response