Dijital Çekirgeler: Sivil Filolara Sürü Drone Saldırıları ve Siber Savaşın Karanlık Yüzü

Denizde insani yardım taşıyan bir filonun gökyüzünde onlarca kamikaze drone tarafından hedef alındığını düşünün. Tek bir insansız aracın değil, sürü halinde gelen, aynı anda yön değiştiren, adeta böcek sürüsü gibi organize olmuş onlarcasının. Bu artık hayal değil, çağımızın gerçeği.

Son haftalarda Sumud Filosu’nun iki kez drone saldırısına uğraması, insani bir yolculuğun bile bu tehdide açık olduğunu gösterdi. Ama mesele yalnızca fiziki değil; arkasında siber gölgeler de var. Çünkü artık hiçbir saldırı yalnızca saldırı değil; her saldırı, dijital ağlarla beslenen hibrit bir operasyon.

Sürü Drone Mantığı: Doğadan Teknolojiye

Sürü drone saldırılarının mantığı doğadan geliyor. Kuşların göç ederken aynı anda yön değiştirmesi, balıkların sürü halinde hareket etmesi ya da karıncaların koloni zekâsı… Şimdi bu kolektif refleks algoritmalara taşınıyor. Tek bir dronun önüne geçmek belki mümkün; ama onlarcası aynı anda saldırdığında mesele “kaç tanesini durdurabilirim?” sorusuna dönüşüyor.

Eğer Sumud filosunda olsaydım, gökyüzünde beliren o küçük noktaları bilgisayar destekli olarak herkesten önce fark ettiğim an kalbim hızla atar, beynimse şunu fısıldardı: “Panik değil, refleks. Yapay Zeka destekli Kaç saniye hayat kurtarır? hangi donanımlar sürü halindeki dronlearı tespit etmeye yarar? hangi frekans boyutuyla komuta merkezi kör ya da sağır edilir veya hangi yöntemle silahlı dronelar etkisiz hale getirilirdi?”  gibi soruları çoktan sormuş olarak yanıtlarıyla beraber filoya katılırdım.

Elbette buradan teknik bilgiler vermeyeceğim ancak droneları fark edebilen ve herkesin yapabileceği alıcı, verici, tarayıcı gibi elektronik sistemlerin nasıl yapılabildiğini artık youtube yayını yapan birçok kanalda görmek hiç de zor değil. Askeri standartlarla donanmış İspanya’ya ait bir savaş gemisinin Sumud filosuna katılması belki de bu tip sürü drone saldırılarını bundan sonra önleyecektir.

Ukrayna – Rusya Örneği: Konteynerden Çıkan Ölüm

Ukrayna’nın Rusya içinde konteynerlerden yüzlerce kamikaze drone fırlatması, bu savaşın nasıl evrildiğini açıkça gösterdi. Gizlenmiş araçlardan çıkan sürüler, aynı anda farklı hedeflere yöneldi. Bu, klasik savaş mantığını yerle bir eden bir taktikti.

Mesaj açıktı: “Hiçbir yer güvenli değil.” Ve bu mantık, insani yardım filolarını da kapsayan daha geniş bir sahaya yayıldı. Çünkü saldırgan için siviller bazen daha cazip hedeftir; psikolojik üstünlük kurmak, uluslararası dikkat çekmek için.

İran – İsrail Çatışması: Siber Gölgeler

Bu tablonun yalnızca gökyüzü yok, bir de görünmeyen cephesi var: siber alan. İran kaynaklı gruplar, İsrail’e ait stratejik tesislere dair belgeleri, güvenlik protokollerini ve hatta güvenlik görevlilerinin kişisel bilgilerini ifşa etti. Böyle bir sızıntı yalnızca “bilgi hırsızlığı” değil; ilerideki saldırıların ön hazırlığıdır.

Buradan şu soruya geliyoruz: Eğer bir ülkenin güvenlik çalışanları ve tesis detayları sızabiliyorsa, liderlerin hareketleri de hedef olabilir mi?

Netanyahu’nun Uçuş Rotası Üzerine

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında çıkardığı tutuklama kararları nedeniyle Netanyahu’nun uçuş rotaları zaten dünya gündeminde. Peki ya bu rotalar siber savaşçılarca ele geçirilirse?

Teorik olarak, bir liderin uçağı dijital saldırıların hedefi olabilir. Modern uçaklar tamamen dijital sistemlere bağlı: navigasyon, haberleşme, radar ve hatta bakım protokolleri. Eğer bu kanallar siber saldırıyla manipüle edilirse, uçağın güvenliği zafiyete uğrayabilir. Elbette devletler bu uçuşları çok katmanlı kalkanlarla koruyor; ama tartışmanın kendisi bile gerçeği ortaya koyuyor: artık bir uçağı korumak sadece füze kalkanlarıyla değil, siber kalkanlarla da mümkün.

Sivil Filonun Zaafı

Sivil filolar için durum daha da hassas. Çünkü onların ne radarları, ne jammer sistemleri ne de devlet düzeyinde korumaları var. Onların yapabilecekleri daha basit ama hayati şeyler:

• Erken fark etmek,
• Saldırganın dikkatini dağıtmak,
• Hasarı azaltmak,
• Kendin yap atölyelerinden çıkmış yazılım ve ekipmanlarla droneları kör ve sağır bırakmak,
• Ve en önemlisi, paniği disiplinle değiştirmek.

Ama asıl mesele şu: Sivil bir filo neden hedef alınır? Çünkü saldırgan, insani yardım taşıyanları hedef alarak dünyaya “yardımı bile vurabilirim” mesajı verir. Bu, fiziksel olduğu kadar psikolojik de bir operasyondur.

Sonuç: Dijital Çekirgeler ve İnsanlığın Vicdanı

Drone sürüleri modern çağın dijital çekirgeleri gibidir. Geldikleri yerde panik ve hasar bırakırlar. Ama çekirgeler sürüyle gelir, insanlık ise dayanışmayla karşı koyar.

Bugün Ukrayna’daki konteynerlerden çıkan kamikazeler, İran’ın ifşaları, Netanyahu’nun uçuş rotası tartışmaları… Hepsi bize aynı mesajı veriyor: savaş artık gökyüzünde, denizde ve siber ağlarda aynı anda yaşanıyor.

Eğer  o güvertede ben olsaydım, tek sorum olurdu:
“Hazır mıyız?”

Hazır olmak teknolojiyle değil, bilinçle başlar. Çünkü insanın hazırlığı, makinenin gücünden daha uzun ömürlüdür.

Siber çağda dahi kulağımıza küpe etmemizi gerektiren o meşhur atasözlerimizden birini hatırlayalım mı?

Görenedir görene, köre nedir köre ne?

https://www.haaretz.com/israel-news/security-aviation/2025-07-09/ty-article-magazine/.premium/this-is-scary-iranian-hack-leaks-data-on-thousands-of-israelis-with-military-ties/00000197-ef00-d508-a997-ef65e7580000

https://www.haaretz.com/israel-news/security-aviation/2025-07-09/ty-article-magazine/.premium/this-is-scary-iranian-hack-leaks-data-on-thousands-of-israelis-with-military-ties/00000197-ef00-d508-a997-ef65e7580000