Genel

Çarpık Dijitalleşme

çarpık-dijitalleşme

Çarpık yapılaşma terimi ağırlıklı olarak şehirlerimizde yaşanan su baskınları, kanalizasyon sorunları ve itfaiyenin bile giremediği dar sokaklar üzerine kullanılmaktadır. Bende sizlere Çarpık Dijitalleşme başlığı ile hızla gelişen dünyada, gelişimi üremeyle eş değer tutan büyüklerimizin, başta bilişim teknolojileri kullanılarak inşa ettikleri, hastane, okul, e-devlet gibi övünülen projeler ile bir şeyler anlatacağım. Hiç bir siyasi parti taraftarı olmaksızın, objektif bir göz ile okuyabilenlere de selam olsun…

 

İlk olarak şu anda herkesin dilinde olan Endüstri 4.0 a değineceğim.

Endüstriyel devrim süreci geçmişten günümüze 4’e ayrılıyor. Osmanlı Devleti’nin son evresi ile cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda başını İngiltere’nin çektiği endüstri 1.0 akımına bizde dahil olduk.  Bu akımın  birinci sürecinde, su ve buhar gücü kullanımı ile çalışan mekanik sistemler vardı. ( 1750 – 1830 yılları arasında İngiltere’de çıkmıştır.)

Endüstri 2.0 olarak isimlendirilen ikinci süreçte  ise elektrik enerjisinin kullanılmaya başlaması ile seri üretime geçiş oldu. (1870 İlk hareketli band sistemi kullanımı)

  • (19. Yüzyıl) 1840 Telgraf ve 1880 Telefon İcatları
  • 1920 Taylorizm (Bilimsel yönetim)

Üçüncü ve şu an genel olarak yaşanan endüstri 3.0 süreci ise,  elektronik ve bilişim teknolojilerinin entegre kullanılması ile başladı. (1969 İlk programlanabilir yönetim sistemi SPS).

  • 1971 İlk mikro bilgisayar (Altair 8800)
  • 1976 Apple I (S. Jobs ve S. Wozniak) (1)

Yeni başlayan dördüncü süreçte ise sanal ve fiziksel sistemler entegre olarak kullanılacak. İnternete bağlı her nesnenin üretim alanında daha fazla kullanımını içeren bu trend ile birlikte endüstriyel alanda köklü değişimler olacak ve “Dördüncü Endüstri Devrimi – Endüstri  4.0” olarak nitelendirilen yeni bir dönem başlayacak. İnternetin üretimde kullanılması, iş geliştirmeden mühendisliğe birçok yeniliği de beraberinde getirecek.

  • 1988 AutoIDLab. (MIT)
  • 2000 Nesnelerin İnterneti
  • 2010 Hücresel Taşıma Sistemi
  • 2020 Otonom Etkileşim ve Sanallaştırma

 

Kısaca özetleyecek olursak,

  1. Sanayi devrimi yani Endüstri 1.0’ı üretimin makineleşmesi,
  2. Sanayi Devrimi yani Endüstri 2.0’ı üretimin serileşmesi,

3.Sanayi Devrimi yani Endüstri 3.0’ı üretimin otomasyonu  ve sayısallaşması olarak tanımlayabiliriz.

4.Sanayi Devrimi olan günümüz trendi Endüstri 4.0 genel olarak 3 yapıdan oluşmaktadır. Bunlar;

  • Nesnelerin İnterneti
  • Hizmetlerin İnterneti
  • Siber – Fiziksel Sistemler

 

Biz ülke olarak bu süreçlerin tamamında yer aldık diyebiliriz. Özellikle, Almanya’ya giden gurbetçilerimizin filmlere konu olan iş güçleri ile Almanya gibi daha bir çok ülkenin endüstri yolculuğunda büyük rol oynadığını biliyoruz. Son yıllarda ise ülkemizde yaşanan traji komik olaylar yüzünden gençlere ülkelerinden gelmeyen desteğin, yurt dışından gelmesi nedeni ile büyük bir beyin göçü yaşandı. Benimde bizzat gördüğüm ve kamu kurumlarında yuvalanan paralel devlet yapılanması sevdalıları yüzünden elle tutulur bir proje çıkmadığını malesef dile getiriyorum. Örneğin yine sürekli dile getirdiğim bir husus var. Fatih projesinde dağıtılan tabletler, Çanakkale’den sonra kaybettiğimiz en büyük genç nüfusu kaybettirdi. Bu savımı, tabletlerin ve tablete bağlı üretilen içerikler için harcanan paraların yanlış ve sistemsiz kullanıldığına dikkat çekerek savunuyorum. Öncelikle çocuklar kullanıcı mı yoksa geliştirici mi olmalı? Çünkü, devlet okulunda tabletlerin dağıtımı için harcanan bütçe ile okullarda nitelikli eğitim verilebilirdi. Özel okullarda verilen kaliteli eğitimlerde hiçbir öğrenci evine ödev götürmez. Etüt sınıflarında ödevler yapılır ve teknolojinin nimetlerinden yine faydalanılır. Tablet yerine açık devre ve programlanabilir ARM işlemcili donanımlar verilip, çocukların İngiltere ve daha bir çok ülkede olduğu gibi geliştirici nesil olarak, ar-ge yapabilecekleri  donanımlar verilseydi, eleştiri getirmek pek mümkün olmazdı. Akıllı tahtalar ve bilgisayar laboratuvarlarında MEB tarafından yapılan uç başı internet anlaşması yüzünden yapılan mantıksız ödemeler ise okullarda uygulanan yanlış ve ranta dönüşen uygulamaları gözler önüne seriyor.(2) Öte yandan milli olarak geliştirilip, global anlamda kullanılan herhangi bir işlemci malesef bulunmamaktadır. Genellikle interneti Türkiye’ye biz getirdik diyerek aslında babası olmadığı halde sadece teknoloji transferi yaptıkları için baba ilan ettikleri kişileri anarak kutlama yapanları bir Türk genci olarak yine eleştiriyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi ODTÜ’den bahsediyorum. Web geliştiricilerinin çok iyi bildiği çerez (cookie) kodlarının bile lisansını M.I.T. den alan hiçbir üniversite, ben Türkiye’nin en iyi okuluyum diyemez. Önce, Harvard ya da M.I.T. nin aldığı patent sayısına erişirsiniz sonra da ben buyum dersiniz. Milli nasıl olunur global nasıl olunur diye bana göre en iyi açıklamayı yapan Jr. Robotics kurucusu olan Burhan Şengün oldu. (3) Kısacası teknoloji transferinde ve bilinen teknolojilerin operatörlüğünde üzerimize yok ancak, internetin babası da Tim Berners Lee’dir.

İşte çarpık dijitalleşme ile hem bize ait olmayan ve Amerikayı bir daha keşfetmeye ne gerek var diyerek tüm teknolojilere entegre olduk hem de, kendi programlama dilimiz olmadan %100 yerli yazılım ya da teknoloji diyerek kandırıldık. Aslında ben kanmadım ama, etrafımda bu masallara kananların sayısı oldukça fazla olunca, çan eğrisinden dolayı çoğul olarak ifade ettim.

“HAVELSAN Genel Müdürü Atalay, siber güvenlikte yerli ve milli çözümlerin önemli olduğunu belirterek, “Eğer siber güvenlikte teknoloji size ait değilse güvenlikten bahsedemezsiniz.” dedi”

Hastanelerde kullanılan teknolojik donanımların yazılımsal entegrasyonu için çalışan bilgisayar mühendislerine 15.000 TL maaş yazılır ama mühendis 1.800 TL’sini kendisine alıp geri kalanını şirkete elden veriyordu. TUBİTAK destekleri ve bakanlık hibeleri hiç var olmayan projelere aktarıldı, KOSGEB destekleri de aynı şekilde. Üstelik tüm buna benzer teşviklere rağmen ortaya çıkan gözle görünen bir marka henüz göremedik.

Çarpık dijitalleşmenin son örneğini vereceğim. Vatandaş vergisini ödeyerek en akıllı ve en gelişmiş telefonu alıyor.( BTK’nın erişim engelleme yetkisi var. Bunu lütfen bir kenara yazın)  telefon I Phone ise App Store platformundan, facebook, twitter gibi sosyal mecra uygulamalarından, sağlık, siyaset, din, bilim ve eğitim gibi daha birçok uygulamayı telefonumuza indirebiliyoruz. Ücretli ise vergisini de ödüyoruz. Ancak, bir anda casusluk suçlaması ile itham edileceğimiz bir uygulama veya oyundan dolayı ceza alabiliyoruz. Yani bize ait olmayan teknolojilerin erişim engelleme yetkisi olunmasına rağmen tek bir uygulamayı apsstore veya googleplay platformlarından kaldıramayanlar, hiçbir teknik ehliyeti olmayan vatandaşını mahkum edebiliyor.  Son dönemde yaşanan UBER ve taksiciler üzerine yapılan haberlerde, dijital kaos nasıl yapılır ve yaşanır görebilirsiniz (8)

Şimdi bizler mevcut teknolojileri sistemli ve hakikat ile geliştirmeyi bilmeden kısa yoldan para kazanma hayaliyle, çiftlik bank mağdurları olarak gazetelere manşet oluyoruz. Işıklı ekmek dolabı ile proje birinciliği verilenler yüzünden (4) ülkesine küsüp yurt dışında projesine yatırım bulanları görmezden gelemeyiz. Hangi siyasi partiye mensup olursanız olun, haksızlık karşısında sessiz kalarak şerefinizi yitirmemelisiniz. Unutmayın, HGS için devletin ilk anlaşma yaptığı banka, Asya Banktı. (5) Yediden yetmişe benim milletim çarpık dijitalleşme ile mağdur edilirken, büyük projelere imza atanlar paraya doymuyor. Para, biz geliştiriciler için mesele değil de, bu kullanıcı olup ahkam kesenlerin para için vampirleşmeleri de neyin nesidir? (6) Fuarlarda, etkinliklerde Çin’den getirdikleri ürünleri, Türk markası diye satmakta neyin nesidir?  Elon Musk’ını getirip verilen poz ile övünmekte neyin nesidir? İşte tüm bunlar çarpık dijitalleşmenin bizleri getirdiği durumdur.

 

Özel ya da kamu sektöründe geliştirici bir nesil özlemi ile yanarken etrafına fayda sağlamaya çalışan ve bilgi paylaşımlarında bulunan çok kıymetli insanlar da olmasa, bu hayat çekilmezdi herhalde. ASELSAN başta olmak üzere, tüm siyasi parametrelerden bağımsız olarak ülkem ve yeni nesiller için geliştiren, geliştirmekten zevk alan herkese selam olsun. Geliştirmeden geliştirme iddiasında olup, yabancı teknolojileri şuursuzca milletin kullanımına açarak denetimi de yabancı teknolojiler ile gerçekleştirme iddiasında bulunan kişilere de, kayıp nesillere(7) sebep oldukları için de yazıklar olsun diyorum.

 

 

 

 

 

 

 

(1)http://blog.geleceginitasarla.net/endustri-1-0dan-4-0a-dogru/1955

(2)https://www.donanimhaber.com/operatorler–kurumsal-haberler/haberleri/Google-ingilterede-okullara-15000-adet-Raspberry-Pi-urunu-hibe-ediyor.htm

(3)http://burakbozkurtlar.com/21-yuzyilin-cocuklari-kavramsal-mi-gercek-mi/

(4) https://eksisozluk.com/ledli-ekmek-dolabi–5142512

(5)https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/feto-hgs-ve-edsye-de-sizmis-2335360/

(6)https://gelecegiyazanlar.turkcell.com.tr/soru/mobil-oyun-cirolari

(7)http://burakbozkurtlar.com/kayip-nesiller/

(8) http://kafkassam.com/uberin-dijital-kaos-ve-siber-guvenlik-farkindaligina-etkisi.html

Tags : çarpık dijitalleşmekayıpğ nesiller
Burak Bozkurtlar

The author Burak Bozkurtlar

Siber Güvenilir Türkiye

Leave a Response