Yeni bir Gençlik harikalar diyarında yazısı yazmak isterdim ancak bu sefer gençlik olmasa bu hususlara dikkat çekecek “Kimse yok mu?” Başlıklı bir yazı dizisine dönüşmemesini umarak “bakın bakın ne anlatacağım sizlere”
Kadim şehrimiz olan İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Twitter hesabından;
İstanbul’a hayırlı olsun.
ABD Ankara Büyükelçisi David Satterfield ile bugün; ABD Ticaret ve Kalkınma Ajansı, yazılım şirketi SAS Türkiye ve İBB arasında 1İstanbul Ulaşım ve Trafik Mükemmeliyet Merkezi Projesi”ne 5 milyon dolarlık hibe anlaşması imzaladık.
bu şekilde bir paylaşım yapıldı.
Sadece İstanbulluların değil neredeyse tüm Türkiye’nin de bildiği gibi Ekrem İmamoğlu eski belediye yönetiminin başta adam kayırma olmak üzere adeta saadet zincirine benzeyen farklı tarikat ve cemaatlerin belediyede yapılanmasından ve yandaş vakıf veya kişilere haksız kazanca vesile olunmasından dolayı adeta bir tepki olarak Ekrem İmamoğlu İstanbulluların oylarıyla yönetici olarak seçildi.
Şeffaf olacağız tüm çalışmaları İstanbullular ile birlikte yapacağız ve önceden yapılan tüm yolsuzluklarla ilgili de suç duyurusunda bulunacağız hatta “Türk gençliği burada” deniliyordu ancak gerçek Türk gençliğinden destek alınamamış ki henüz şeffaflık namına bir şey göremiyoruz diyorduk ki, yazılım şirketi olan SAS ile anlaşma yapıldığını öğrendik. Yani Amerikan rüyasından Türk gençliğini teknik anlamda yetiştirmek için gerçek bir yatırımdan söz ediyoruz.
Neticede Pennsylvania Üniversitesi GRASP laboratuvarına yaptığı staj başvurusu kabul edilen ve staj yaparken kendisine burs verilmesi teklifi sonrası 2002-2004 yılları arasında Pennsylvania Üniversitesi’nde insansız uçaklar üzerine yüksek lisans yapan ve yüksek lisans sonrası Massachusetts Teknoloji Enstitüsü‘nde insansız hava araçlarının agresif manevra kontrolü üzerine burslu olarak ikinci yüksek lisansını tamamlayıp ülkemizde milli ve yerli iddiasıyla yola çıkan Selçuk Bayraktar’ın aldığı burslu eğitimlere benzer kalitedeki eğitimler şimdi de SAS ile tüm İstanbulluların emrine verilmiş görünüyor. Üstelik eğitimler ücretsiz ve bol miktarda iş imkanı da sunuyor diyebiliriz.
SAS nedir? Ne işler yapar? Türk gençliği SAS ile çalışılmasında bir sakınca görüyor mu?
Bir Türk genci olarak görüşlerimi İstanbullular başta olmak üzere tüm vatan evlatlarına arz ederim;
Öncelikle 1966 yılında North Carolina Eyalet üniversitesinden bu günlere gelen ekibi taktir etmekte fayda var. Çünkü SAS yazılım paketinin 200’den fazla bileşeni var. SAS bileşenleri şunları içerir:
- Temel SAS – Temel prosedürler ve veri yönetimi
- SAS / STAT – İstatistiksel analiz
- SAS / GRAPH – Grafikler ve sunum
- SAS / OR – Yöneylem araştırması
- SAS / ETS – Ekonometri ve Zaman Serisi Analizi
- SAS / IML – Etkileşimli matris dili
- SAS / AF – Uygulama tesisi
- SAS / QC – Kalite kontrol
- SAS / INSIGHT – Veri madenciliği
- SAS / PH – Klinik deneme analizi
- Enterprise Miner – veri madenciliği
- Kurumsal Kılavuz – GUI tabanlı kod düzenleyici ve proje yöneticisi
- SAS EBI – İş Zekası Uygulamaları Paketi
- SAS Grid Manager – SAS grid hesaplama ortamı yöneticisi
Son zamanlarda liyakatsızlık, rüşvet ve daha nice Türk’ün töresinde olmayan adetin hayatımızın içinde yer aldığını sıklıkla görüyoruz. Maalesef şiddet içerikli ve sinkaflı konuşmalara da tanık oluyoruz. Tam da bu noktada teknolojiden yardım alıyoruz. Hatta dört elle teknolojiye sarılıyoruz.
Şayet bir rektör veya üst düzey yönetici bir suç işlemiş ve bu suç görüntülü bir şekilde yayınlanmışsa derhal istifa ediyor veya kovulabiliyor. Hatta bazen ses kaydı bile yeterli olabiliyor. Yapay zekanın geldiği durumu ve yapay zekayı geliştirecek ekiplerin bilgi seviyesinin analog zekalarla başarılamayacağını bilenler, gençliğin taze beyninden faydalanarak yapay zekayı geliştirme niyetinde. Yapay zeka deyip geçmeyin, insana ait tüm verileri analiz ederek daha güvenli, daha kaliteli, daha şeffaf bir yaşam vaad ediyor insanlığa. Üstelik geliştiricisi de yine insan.
İşte SAS İstanbul’a yaptığı 5.000.000$ ile hem bu teknolojiler kullanıldıktan sonra vatandaşların nasıl pozitif yönde etkileneceğini hem de İstanbul’da kullanılan başta yapay zeka destekli sistemler olmak üzere insana dayalı hatalardan kaynaklı zararları en aza indirgeyen sistemlerin lokal olarak bir şehirde denenmesi ne demek diye sorduğumuzda bence yanıt şu;
İstanbul gibi bir şehrin yapay zeka destekli bir sistemle eksiksiz kurgulanması demek, ülke yönetiminin de benzer sistemlerle kurgulanarak, şeffaf ve denetlenebilir (vatandaşlar tarafından) olacağının garantisi de olur anlamını çıkarmaktadır.
İnsanlığın kendisine has bitmek tükenmek bilmeyen arzularından dolayı yaşanan sorunlardan kurtulmak için Medet Ya Pay Zeka diyenler var mıdır bilemem ama kimse de çıkıp İBB yönetimi kişisel verilerimizi Amerikalılara peşkeş çekti dememeli. Kişisel veriyle mi maaş alıyorsunuz? Kişisel veriyle mi borcunuz var? Eeee.. bakın ben olayı şöyle izah edeyim;
Kamu kurumlarında ve üst düzey kamu çalışanlarına kadar herkes Amerika başta olmak üzere birçok yabancı ülkenin teknolojisi ile vatandaşına hizmet veriyor mu?( işletim sistemi, veritabanı, güvenlik duvarı vb.) Evet veriyor. Bu teknik altyapı ile kişisel verilerimiz işleniyor mu? evet işleniyor. Örneklemek gerekirse particisinden sucusuna, eskortundan, korsan taksicisine ve hatta bahisçisine kadar SMS ile bildirim almıyor musunuz? ( Türk gençliğinin olmadığı alanlarda daha böyle çok sorun olur ve çözüm merci olanlar Reis arkandayız diyerek mutlak sonları için küfelerini doldurma gayretine düşerler)
Yanıt zaten evet…
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin SAS ile yaptığı anlaşma ile EBA’dan çok daha güçlü bir teknik altyapı ve yüksek içerik kalitesi ile verilen dersler ile gençler yapay zeka destekli belediye yönetim sisteminin mimarları olacaklar.
Üstelik tüm eğitimler ücretsiz ve sertifikalı. Sertifikalar uluslararası geçerliliğe sahip. İş imkanları da yine tüm dünyadan elektronik postanıza düşüyor.
SAS Analytics Cafe’de ücretsiz çay ve kek yok ama bol bilgi birikimi aktarımı yapılabilen sohbetler var…
Belki bu son cümle cazip gelebilir ama beyin göçünü ön plana atıp bu projeyi kötülemeye kalkacak halim de yok. Beyin göçünün mimarları zaten ahkam kesemez de ben sadece beyinleri Amerikalı’ya, İngiliz’e, Arap’a, Yunan’a (hangi millete hayranlık besliyorlarsa artık) göçen ve posası çıkmış bedenleriyle Türk genci avına boşu boşuna çıkmamaları gerektiğini hatırlatmaya çalışıyorum.
Yalnız gençliğin zihninden faydalanıp bir kaç cümle devşirenlerin yaptığı gibi faydalanıp kaçıp gitmekten bahsetmiyorum. Bilakis, SAS platformundaki enfes eğitimlerden faydalanmalı, sertifika ile başarıyı taçlandırmalı ve ülkemizin içinde bulunduğu sorunları gerektiğinde deşifre edip hakikati açığa çıkarmak gerektiğinde ise kaynakların verimli kullanımını en üst seviyeye çıkarmak için işe yarayan ne kadar bilgi varsa işleyecek yetkin ve yeterliliğe sahip olmalıyız.
Siber Güvenlik penceresinden baktığımızda neyin ne olduğunu defalarca zaten yazdık, çizdik ve anlattık. Belki bir Şevket hoca gibi huniyle ve peluş ayıyla anlatmadık ama çok kez ifade ettik.
Birileri gelişirsin birileri de güvenlik açıklarını tespit ederek daha da mükemmel sistemleri geliştirmek için çabalasın. Ancak hiç kimse hem teknolojiyi hem de 5.000.000 dolarlık bir bütçeyi babasının hayrına verdiğini düşünmesin.
Türk gençliğinin burada olduğunu iddia edenlere iyi bir fırsat var aslında. Yukarıda öve öve bitiremediğimiz SAS teknolojileri için yapılan 5.000.000 dolarlık bağışın tüm halka açık bir şekilde SAS teknolojileri ile oluşturulmuş ekranlarda ne zaman, nasıl, ne için, ne miktarda, kimlere, hangi zaman aralıklarında gibi daha birçok kategoride anlamlandırılmış olarak görürüz o zaman isteyene şapka çıkarır isteyene de ayakta alkış hediye ederiz.
Uzun lafın kısası Türk gençliği orada veya burada denilerek siyasete malzeme edilecek bir kavram değil, pozitif eylemlerin mutlak sonucudur.
Ne diyelim; varlığını Türk varlığına armağan edenlere selam olsun…
İ