Ey ahali bizim tek derdimiz var o da “VATAN”
Hemen belirtelim yıllarca falanca kurumun filanca bölümünde çalıştık diye kuru gürültüyle basamakları hızlıca çıkanlara ne kimseyi basamak ederiz, ne de bizleri basamak olarak kullanmaya çalışanlara müsaade ederiz.
Biz, her mahallede muhakkak ortaya topuyla çıkan ve “top benim arkadaş! Takımı da ben kurarım” diyenlerle çocukken mücadele ettiğimiz gibi bugünde “elimde yetki var istediğimi atar istediğimi tutarım” diyenlere karşı, hakikatin yanında saf tutarak mücadele ederiz.
Varsın bize sokak çocuğu ya da asi desinler.
Onların her suça karıştığında kolladıkları kardeşlerinden olmadığımız gibi kıblesi şaşmış olanlarla da kıblemiz asla bir değildir.
Bizim kıblemiz hakikattir ve öyle kalacaktır.
Türk milleti ile harp etmeyi cihat sayan haysiyetsizlerin de tek tek kim oldukları da deşifre olduğuna göre vakit cenk vakti demektir.
Cenk deyince ateşli keskin harp olarak algılanmasın. Bu cenk kalem ya da kılıçla olan bir Cenk de değildir. Mürekkeple merminin yerine devre ve klavyenin kullanıldığı bir cenktir.
Kıblesi şaşmamış, devresi yanmamış ve en önemlisi ruhunu satmadan “hayatta en hakiki mürşitin İlim olduğunu bilerek yaşayanların siber cengine hoşgeldiniz…
İlk yayınlanacak bilginin nöbetçisi ateşten midir? Topraktan mıdır? Bilemeyiz ama cennette Arap’a süs bitkisi olmayı arzu edenlerin cennetinde önceden yandığı belli olan ruhlar tüm izleriyle varsın açığa çıksın ya da günahsız cennetlikler bir arada olsun.
Ruhlar aleminde tercihini yapıp görevini üstlenenler elbette ki tercih ve görevlerini asla unutmamış olanlar ile ne bu dünyada kardeş ne de eş kalamazlar.
Şimdi her kim olursan ol! Neye ve kime hizmet edersen et! Değil mi ki sizler topun sahibi olup takım kurmak için annelere ırgatlık babalara da günahkar rolü biçtiniz, o halde size bu dünyada kavrulmuş ruhlarınızla iyi günler dilerim.
Yok yok kimse korkmasın da yanlış da anlamasın. Çok net ifade edeyim de karışıklık olmasın. Efendim vatana ihanet eden ve bu ihaneti hangi kisveye bürünürse bürünsün gizleyemeyenler hem analog hem de dijital alemlerde rezil rüsva oldukları gibi “öz kardeşim dahi olsa vatana, ecdada ve geleceğimize ihanet ettikleri için hesap verecekler” bu hesabı da bizler soracağız diyen o meşhur topu olan piçlerin karşısına dikilen çocuklar da epey büyüdü ve yine sıra onlara geldi.
İlahi sevkiyat mı dersiniz ne dersiniz bilemem ama özel kuvvetlerin alanına çok girmeden bir iki somut bilgi vereyim de “güzel hikaye” yazmış dedirtmeyelim…
1- Kanuna aykırı olarak devlet memuru olan, erken emekli olan ve siyasilerin gizli kasaları olarak parayla oynayanlar.
2- İnşaattan kazanıldığı ve helal sanılan baba parasıyla alınan telefonlarla tüm biyometrik verileri ve dijital tüm imzaları alınıp siber kurtlara emanet edilen banka hesaplarından bihaber olanlar.
3- Yabancı sistemleri kullanıp kendi öz evlatlarının zihnine sızmaya çalışan ve ailem dedikleriyle yurt dışı planları yapanlar.
4- Bir takım cemaat ve tarikatlar ile işbirliği yaparak Kadim Türk devletiyle içten içe hesaplaşma derdinde olan milliyetsizler,
Bakın sizler için açık açık şunu söyleyeyim;
Öncelikle Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde belirtilen görevlerimiz için tam yetki almamıza vesile olduğunuz için elbette bir teşekkürü hak ettiniz. Ve sizler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde bulunmasaydınız bizler de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün güvenip görev verdiği gençler olduğumuzu belki de hiç bilemeyecektik.
Aklı hür, vicdanı hür ve hayattaki en hakiki mürşit ilimdir diyenlere selam olsun.
Para sayarken Atatürk resminin üstte olmasını bereket olarak niteleyip tavsiye verenlerin Benjamin Franklin resimlerini bile göremedikleri banka hesapları da, o çok güvendikleri ve suç ortağı oldukları çakma kullarla esaslı hainlerin inleri de sadece bir tık ötemizde duruyor. Ne diyelim, okyanus ötesine selam götürüp getirenlerin savcısıyla sizlerin nefesinin kesileceği, sizden sonra gelenlerin isim değiştirme başvurularıyla gündem olacağı günler yakın.
Şimdi çoluğunun çocuğunun yanında sözüm ona geçmişin sahte izleriyle hesap sorma gayretinde olanların defterinin dürülme, fiil de bulunanların da yaşattığının çok daha beterini yaşamadan ölmeyeceğinin hatırlatma vaktidir.
O “top benim takımı da ben kurarım” diyen şımarık çocukların haddini bildirmekle görevli asil çocuklar burada.