Muhtemelen salt güvenilir başkan arayışına çıkmış olsaydık partilerin taraftarları gibi başkanlarını savunan birçok kişi tarafından ağır eleştirilerle karşılaşırdık. Ancak Siber Güvenilir dediğimizde, siber güvenliğin öneminden bihaber olanların konuyu anlayana kadar geçen süre içerisinde zaten derdimizi anlatmış oluruz diyerek “Siber Güvenilir Başkan Aranıyor” başlıklı ilan görünümlü yazımıza başlayalım.
Savaş sanatına meraklı olanların başucu kitapları arasında yer alan Sun Tzu’nun bile şapka çıkaracağı siber savaş teknikleri ABD ve Çin tarafından deyim yerindeyse ölümüne kullanılmakta. Üstelik roket ya da parça tesirli bir bomba ile tehdit edilmeyen kitleler adeta uzaktan kumandalı birer robot haline dönüşmüş durumda. Sıradan vatandaşlar bu tip konulara “bana ne, benim işim mi? CIA’in işi gücü yok da beni mi dinleyecek? Beni dinlese ne olur?” gibi söylemlerle soysal medyada vakit geçirirken veya önüne çıkan reklamlar ya da pazarlama amaçlı gelen aramalar karşısında “aaa daha az önce konuştuğumuz konuda bana reklam geldi” diye şaşırmaya devam ederken siber istihbaratın birer aparatı olduğunu halen tam olarak kavrayabilmiş değil.

Ben de vatandaşların benimsediği siyasi parti liderlerinin siber güvenilirliği üzerine bir farkındalık oluşturmak istedim. Bu nedenle aşağıdaki soru listesinin tüm parti liderleri tarafından yanıtlanmasını umuyorum.
Siber Güvenilir Lider Olmak: 21. Yüzyılın Liderlik Testi
“Bu sorulara yanıt veremeyen lider, siber çağın lideri olamaz!”
1️ Kişisel Dijital Farkındalık
- Kendi sosyal medya hesaplarınızda siber güvenlik önlemleri alıyor musunuz?
- Kişisel verilerin korunması konusunda özel danışman desteği alıyor musunuz?
- Bilinçli bir dijital vatandaş olduğunuzu kanıtlayan somut örnekleriniz var mı?
2️ Parti İçi Siber Güvenlik Altyapısı
- Parti içi yazışmalarınızda uçtan uca şifreleme kullanıyor musunuz?
- Siber güvenlik alanında partinizin uzman bir teknik danışma kurulu var mı?
- Parti üyeleri için düzenli olarak siber farkındalık eğitimleri yapılıyor mu?
3️ Yerli ve Milli Teknoloji Vizyonu
- Kritik altyapılarda yerli yazılıma öncelik verme taahhüdünüz var mı?
- Parti olarak blockchain, yapay zeka ve kuantum bilişim yatırımlarını destekliyor musunuz?
- Yabancı platformlara veri akışını azaltacak projeleriniz neler?
4️ Seçim ve Demokrasi Güvenliği
- Dijital seçim güvenliği için özel bir protokol hazırladınız mı?
- Deepfake, manipülasyon ve bilgi kirliliğine karşı mücadele stratejiniz ne?
- Dijital kampanya yürütürken seçmen verilerini nasıl koruyorsunuz?
5️ Dijital Toplum ve Farkındalık
- Dijital okuryazarlık eğitimlerinin ülke geneline yayılması için adımlar atacak mısınız?
- Çocuk ve gençleri dijital risklerden korumak için devlet destekli platformlar öneriniz var mı?
- Türkiye’nin siber kültürünü güçlendirecek projeleriniz neler?
6️ Uluslararası Siber Diplomaside Liderlik
- Türkiye’yi bağımsız ve güçlü bir siber aktör yapmak için vizyonunuz ne?
- Dijital ambargolara karşı yerli çözümler üretmek için çalışıyor musunuz?
- Uluslararası platformlarda ülkemizin siber egemenlik haklarını savunacak cesarete sahip misiniz?
🎯 Eğer bu sorulara net, şeffaf ve somut cevaplar veremeyen bir lider varsa; o kişi dijital çağda ülkenin geleceğini temsil edemez.
Artık yeni neslin aradığı lider; vizyoner, dijital bilinçli ve siber güvenilir olandır!
Siber güvenilir lider arayışımızda artık sona yaklaşırken, toplumumuzu sarsacak ve dikkat uyandıracak örneklerle yazımızın final bölümüne geldik.
Öncelikle şunun altını çizmeliyiz: Yerli ve milli yazılım sahibi olmak elbette önemlidir, ancak bu, mutlak bir güven anlamına gelmez. Çünkü insan faktörü, teknoloji ne kadar güçlü olursa olsun, her zaman en zayıf halka olarak kalır. Mevcut teknolojik altyapılarda görev yapan birinin, üst düzey yöneticilere ait ses ve görüntü verilerini, yapay zeka destekli derin sahte (deepfake) teknolojileriyle manipüle etme ihtimali, korkutucu senaryoları gerçeğe dönüştürebilir.
Örneğin son dönemde bazı siyasetçilerin ve ünlü isimlerin, “Devlet Bahçeli ile görüştüm” şeklindeki açıklamaları, bu tür manipülasyonların yaşanıyor olabileceğine dair güçlü şüpheler uyandırmaktadır.
Bu tip manipülasyonlar, siyasi krizler, ekonomik çalkantılar ve toplumsal kaosun kapısını aralayabilir. Özellikle seçim süreçlerinde, bir liderin kamuoyuna yansıyan sahte bir beyanı ya da kritik bir anda yayınlanan uydurma bir telefon görüşmesi, ülkenin kaderini değiştirecek etkiler yaratabilir.
Sonuç olarak; bizler, siber güvenilirliği sadece şifre kırmak ya da virüs saldırılarına karşı koymak olarak görmemeli, derin sahtecilik ve psikolojik manipülasyonlarla şekillendirilen dijital savaşların tam ortasında olduğumuzu artık kabul etmeliyiz.
Sevgili okur, bu yazıyı okuduktan sonra belki de en önemli soruyu kendinize sormalısınız: Sizin lideriniz gerçekten siber güvenilir mi?
Klonlanma teknolojisi, yapay zeka destekli manipülasyonlar ve bireylerin dijital izleri artık sadece birer teorik tartışma konusu değil, günlük yaşamımızın ayrılmaz birer parçası haline gelmiş durumda. İnsanlara implant yerleştirerek veya onların sürekli yanlarında taşıdıkları akıllı telefonlar ve saatler üzerinden veri toplayarak, onları yönlendirmek ve hatta kontrol etmek mümkün hâle geliyor. Özellikle kamu görevlileri için bu cihazların kullanımı konusunda sınırlamalar getirilmesi gerekliliği, artık bir güvenlik önlemi olmaktan çıkıp, ulusal güvenlik stratejisinin olmazsa olmazı haline gelmelidir.
Son dönemde gündeme gelen ve dikkatleri üzerine çeken bir başka örnek; CHP kurultayında delegelere dağıtıldığı iddia edilen ve içerisinde soğuk cüzdan barındırdığı söylenen akıllı telefonlar. Bu tür iddiaların doğruluğunu denetleyecek ve gerektiğinde müdahale edecek bağımsız ve güçlü bir kamu kurumunun yokluğu, siber güvenlik açısından büyük bir açık yaratmaktadır.
Bugün internet trafiği Türk Telekom altyapısı üzerinden izlenebiliyor; ancak Starlink gibi uydu internet sağlayıcıları, bu denetimden tamamen muaf kalabiliyor. Peki, böyle bir durumda Siber Vatan nerede başlıyor ve nerede bitiyor? Devletin ulaşamadığı bir veri akışının olduğu her alan, aslında potansiyel bir siber işgal alanıdır.
Siber Güvenlik Başkanlığı’nın kurulmuş olması büyük bir umut ve heyecan kaynağıdır. Fakat mevcutta siber güvenliği sağlayacağını iddia eden kurumların dahi güvenlik duvarları, veri kaybı önleme platformları ve hatta kurum başkanlarının kullandığı akıllı telefon ve saatlerin, Amerikan hükümeti tarafından desteklenen siber istihbarat ürünleri olduğu artık sağır sultanın bile malumu. Bu durumda, Siber Güvenlik Başkanlığı bünyesinde tüm bu hassasiyetlerin dikkate alınacağının, her seviyede yerli ve milli teknolojilere yönelmenin garanti altına alınacağının bir güvencesi var mıdır?
Şayet Siber Güvenlik Başkanlığı yöneticilerinin ASELSAN’ın ürettiği 1919’un yeni versiyonları ve benzeri tamamen milli cihazları kullanması sağlanırsa, işte o zaman tüm çekincelerin yerini güçlü bir destek alacaktır. Bu adım; yalnızca teknolojik bağımsızlık değil, aynı zamanda milletin devletine duyduğu güvenin pekişmesi anlamına gelir.

Artık mesele; yalnızca siber saldırılara karşı önlem almak değil, her bir vatandaşın dijital anlamda nasıl korunacağına dair topyekûn bir seferberlik başlatmaktır. Bu seferberlik için atılacak ilk adım ise, kurum yöneticilerinin bizzat örnek olmasıdır. Kullandıkları her cihaz, aldıkları her dijital karar; ya halkı uyandırır ya da kuşku tohumlarını daha da derinleştirir.
Unutulmamalıdır ki; siber vatan savunması, ancak içinde tutarlılık ve samimiyet olan bir strateji ile mümkün olur. Yoksa kullanılan her yabancı teknoloji, yazılım ve altyapı; siber vatanın sessiz işgaline kapı aralayacaktır.
https://www.istanbulhaber.com.tr/tgrt-iddia-etti-murat-ongun-yalanladi-haber-2317245.htm
https://haber.mynet.com/devlet-bahceli-den-surpriz-telefon-chp-li-ismi-aradi-desteginiz-onemli-110107198668
https://www.cnet.com/tech/tech-industry/new-slides-reveal-greater-detail-about-prism-data-collection/