Lafı, sözü çok uzatmaya gerek yok. Dünyada birçok devlet Covid-19 önlemleri kapsamında birçok tedbiri hayata geçiriyor. Bu virüse karşı Türkiye’nin enfes ve dünyaya örnek olan yaklaşımı ise takdire şayan.
Fransa ve İtalya’da sokağa çıkma yasağı olmakla beraber Almanya, Amerika ve İngiltere seyahat yasakları getirdi. Hatta İngiltere başbakanının yaptığı açıklamadan sonra “survivor” yarışmasına atıfta bulunurken, yaşlıların bu virüsün ilk hedefi gibi algı yönetilmesi ise medeniyetin kalan tek dişini de adeta gaddarlıkla anmamıza neden oluyor. Umreden gelenlerin karantinaya alınması sonrası, öğrencilerin kaldığı yurtların kendilerine tahsis edilmesine rağmen, “burası ahır gibi” denildiğini de firar etmeye çalışanları da şaşkınlıkla izledik. Dünya liderleri, dijital olarak bir araya geldi ve Covid-19’a karşı alınan ve alınması gereken tedbirler ile birlikte durum değerlendirmesi yapıldı.
Özel şirket çalışanları “home office” kavramıyla daha çok haşır neşir olmaya başladı. Kaynakların verimli kullanımı için evde ofis mantığı iş verenler tarafından daha çok benimsendi ve tüm dünyada finansal değerlerde tümden büyük bir resesyon riskinin olduğu dillendiriliyor. Her ne kadar, klavye delikanlıları “Netflix bile bu süreçte batacaktır” diye algı oluşturmaya çalışsalar bile, “bir virüs ile dijital dünyaya hoş mu yoksa boş mu geldik” diye sormaktan kendini alı koyamayanların sayısı da giderek artmaktadır. İnsanların, bu virüs ile gerekli, gereksiz, faydalı, faydasız, yaşlı ve genç gibi daha nice parametrelerle sınıflandırıldığını görüyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü’nün başta testleri önermesi ve Covid-19 kapsamında finansal destek paketlerini açıklamaya başlamasının ardından, yıllardır “Ebola” ve “AIDS” gibi salgınlarla boğuşan Afrika ülkeleri bile sınırlarını kapatmak, uçuşları iptal etmek ve karantina gibi bir dizi önlemi hemen aldı. Virüsün bulaştığı kişiler ve ölüm oranları tüm ekranlarda, seçim dönemlerini hatırlatan görsel sunumlarla sergileniyor ve birbirinden ünlü isimlerin karantina evresindeki fotoğrafları sosyal medya hesaplarından paylaşılıyor. Ülkemizde sokağa çıkma yasağı olması beklenmiyor! Okullarda eğitime ara verildi; ayrıca eğitime, dijital ortamlardan devam edebilmek için planlanan dijital tedbirler yavaş yavaş açıklanıyor.
Covid-19 mu dijital rüzgarla geliyor yoksa dijital fırtına ile Covid-19 mu bilinçlerde yer ediyor bilinmez elbet; ancak, ibadethanelerde toplu ibadetlerin yasaklanması, Ukrayna’da kilise görevlilerinin kutsal su ile caddelerde insanları kutsaması ve İran’da cezaevlerinin virüs nedeniyle boşaltılması gibi daha nice durum günümüzün artık bir gerçeği. Ulusal ve uluslararası futbol müsabakaları sayesinde elde edilen gelirlerin bir anda ertelenmesi sonrası futbol kulüplerine de Dünya Sağlık Örgütü destek verir mi bilinmez ama “e-spor” maçlarının devam ettiği de ayrı bir gerçek. Neticede dünyada Covid-19 kapsamında önlem alan tüm ülkeler “evden mümkün olduğunca çıkmayın” demiyorlar mı!..
Dijital dönüşüme ayak uydurmayı bilenler, evlerinden çalışabildiği gibi oyunlar oynayıp dizi izlemekle yetinmeyip bir de sevdikleri ile tele konferans yapabiliyorlar. Teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanmakta ve dijital olarak uzun süredir dönüşmekteyiz. Covid-19, kimileri için sihirli bir değneğe kimileri içinse büyük bir kabusa dönüşebilir. Yaşlıları hedef alan Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19’un yayılmasında evdeki kedilerin risk olduğunu açıklarsa; yaşlısına ağlamayan toplum, kedileri için ağıt yakar mı bilemeyiz tabii ama yapay zekanın bireylerle “elim sende” oyunu oynamaya başladığını da kimse inkar edemez herhalde…
İster adına doğal seleksiyon deyin, isterseniz devletlere hem masraflı hem de geri dönüşümü olmayan yaşlıların gözden çıkarılması deyin; kaçınılmaz gerçek şu ki, dijital dünyada geliştirici olmazsanız karantinada kalabilirsiniz. Sosyal devletin ön planda olduğu ve yapay zekanın koştuğu bu dönem, belki de insanların aydınlanması için bir fırsata dönüşecek! Bu sürecin, robotların ve dijital platformların reklamları olduğunu ve fakat yapay zeka süslü suikastlerin olacağı bir döneme evrileceğini kimler görebiliyor bilemem ama büyük bir tatbikat içinde tüm ulusların teste tabii tutulduğu oldukça net bir durum.
Birileri piyasaya, evde sağlık hizmeti sunan robotları sürse emin olun çok rağbet görür. İnsanın, insana edemediğini robotları aracı ederek etmek isteyenlere gün doğma riski iyi anlatılmazsa rağbet de giderek artar. Son olarak ülkemizde kronik hastalıkları bulunan ve 65 yaş üzeri için verilen sokağa çıkma yasağının siyasileri kapsayıp kapsamadığı sosyal medyanın yeni konusu olmuşa benziyor. “Evden çıkamayacak olan siyasiler olur mu” diye bir yorum yapmak için henüz erken; ancak video konferans gibi dijital tekniklerin yaşlılar için kullanımını arttıracak siyasilerin ön planda olacağı kesin gibi. Bir de kulaklarını, haber alma elemanlarını deşifre etmek için kullananlar, gizli görevlerde bulunan yiğitleri harcamak için teknolojinin nimetlerinden faydalananların unuttuğu tek şey belki de koronavirüs olduklarını gösteren test sonuçlarında saklıdır…
Ne diyelim, dijital dönüşenler sağ, analog kalanlar selamet.
Not; bu yazıda, sanal giydirme teknikleri kullanılmamıştır. .