İnanın aklıma ismi gelmiyor ama (bu filmi hatırlayanınız varsa lütfen bir şekilde bana da haber etsin) harika bir film vardı. Filmde anlatılan hikâyenin geçtiği zamandan anlaşılacağı üzere ilk sanayi devrimi İngiltere tarafından gerçekleştirilirken, insan gücü ve makine gücünün kıyasıya yarışa girdiği anlaşılıyordu.
Zamanın ve günün birinde yeni yeni kullanılmaya başlanan tünel açma makineleri, tünel kazarak geçimini sağlayan işçiler arasında paniğe neden olur. Çünkü çok daha fazla işçi ile kat edilemeyen mesafeye bu makineler erişebiliyor. Elbette bu durum da işçiler arasında makine operatörü olursan belki ama kazıcıysan işsiz kaldığının resmidir misali çok tedirginliğe neden oluyor. Gün geliyor ve işçiler kovuluyor. Ancak içlerinden biri “ulen zaten kölelikten yeni çıkıp işçi olduk diye sevinemeden köle gibi çalışıyorduk, çoluğun çocuğun rızkı çıkıyorduk. Şimdi bu makine kaç günde tünelin diğer ucunu görüyorsa ben tek başıma ondan daha önce göreceğim” diyerek patronların belki de dünyanın ilk makine ve insan mücadelesini izleme fırsatı yakalamak için müsaade ettiği yarışla işçilerin bir müddet daha işlerine devam etmesini sağlamayı vaat ediyordu.
Ve yarış başladı…
Haftalarca süren bu yarışta tıpkı insan gibi makinenin de dinlenmesi gerekiyordu. Her ikisinin de enerjiye ihtiyacı vardı ve aşırı çalışmadan kaynaklı teknik arızalar yaşanmaması için ara vermek de ayrı bir zorunluluktu. Artık kim ne kadar ara verdiyse ya da kim kesintisiz çalıştıysa ve artık ne olduysa kazanan insan oldu. Evet, haftalar süren çalışmanın galibi de tünelin ucunu ilk gören de işçi olmuştu. Makine mi kaybetti yoksa, insanlık akıllı makineler öncesi biraz süre mi kazandı? Artık gerisini siz düşünün.
Evet, gün geldi çattı ve Yapay Zekâ Destekli Hükümet ve Kamu Yönetim Modellerine şöyle bir göz atmanın ötesinde, gözün içerisinde nasıl göründüğümüzü görmeye. He bu arada, görmek istemesek bile görmekten bahsediyorum. İsteyene artistlik görüntü isteyene “üç kuruş ver oynat” tadında.
Dikkat ettiniz mi bilemiyorum ama 13. Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan bir programda “Yargının bir kısmını yapay zekâ üzerinden çekmek istiyoruz. Yargının yükünü hafifletmek için hâkimin vicdani kararını gerektirmeyen basit davaları (trafik cezaları vs.) tamamen yapay zekaya vereceğiz” dedi ve “diğer adaylar arasında blockchain teknolojisini en iyi bilen de benim” diye ekledi. Neticede fikirler Türk gençliğinden olduğu için harika fikirler tabi ama makineler biraz akıllandı ve insanı saf dışı eden alanlarla alakalı da istihdam mevzusu önem arz edecek. Tıpkı yazının başında ismini bir türlü hatırlayamadığım o filmdeki gibi. O dönemin makine operatörü bugün oldu geliştiricisi. Evet süre bitti, makineler akıllandı. Operatörleri olan insanlardan öğrendiler. Öğrenmeye devam ediyorlar.
Yine 13. Cumhurbaşkanı adayı olan Sinan Oğan başka bir konuşmasında “önceden Telekom sektörümüz Avrupa’da 2. Sıradayken bugün listede olmadığı gibi kendi altyapısında aşırı Huawei kullanımı nedeniyle siber güvenliği adeta yerle bir olmuş durumda” minvalinde önemli değerlendirme bulundu. Yetmez ama “EVET” demek bir yana dursun, yargıda hâkimin vicdani karar vermesine gerek duyulmayan işlerde teknik karar işini yapay zekâ üstleniyor. Bu arada, bu durum zaten kaçınılmaz bir durum. Çünkü pandemi sürecindeki mobil uygulamalar sayesinde ve aşı pasaportları ile akıllı makineler çoktan kimin kim, hangi alışkanlıkları ve hatta yatkınlıkları var çok iyi öğrendiler. Gelen komuta göre hedefe varmak onlar için sadece I ve 0’dan ibaret. Doğaları bu yani kızacak bir şey yok. Metin yazarken imla hatanı düzeltirken iyi de “bunu mu demek istediniz” diye sorulduğunda neden “ukalaya bak” dediğimizi dahi bilen teknolojilere kızacak hiçbir şey yok. Olur da “yapay zekâ şuraya saldırdı” diye haber görürseniz bilin ki yapay zekanın hiçbir suçu yok. Tüm suç saldırı komutunu verenlerin, yani operatörlerin.
Yargıda epeydir UYAP-BİMER-CİMER iş birliği ile veri girişi yapılan platformlar ile yapay zekâ öncesi hazırlık çalışmaları zaten vardı bilenlerin malumu. Ayrıca hakimlerin başarıları birçok başlıkta bakılan dava dosya sayısı, sonuçlandırma süresi ve karardaki doğruluk payı (false possitive) gibi daha birçok parametreyle ölçülür. Ve performans değerlendirmeye tabi tutularak, terfilerini ya da kademelerini bu tip durumlara göre belirlenir. Yapay zekanın insana dayalı hata ve kusurları önlemek adına yapılan günümüzün teknolojilerinde hâkim, savcı ve avukatların yapay zekanın en yakın çalışma arkadaşı olduklarını söyleyebiliriz.
Ülkedeki herkesin, vicdan gerektirmeyen kararlara katılımı ile vicdan gerektiren kararlara katılımı arasında ne fark var bilemiyorum ama vicdan gerektirmeyen kararlara koşulsuz güvendiğimiz bir yapay zekaya Allah vermeye de vicdanımızı da yapay zekâ devralsın demeyelim. Sakın yanlış anlaşılmasın, yapay zekayı övmüyorum. Ama ruhu yok diye eleştirilen yapay zekanın telefonundan aldığı verilerle öğrenmesine yardımcı olan da bizleriz. Yani çerezler kullanıcıların ruhunu yansıtır dersek yeridir.
Bakalım Telekom başlığıyla siber güvenliğe önem verdiğini dile getiren 13. Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, Milli Güvenlik Kuruluna akıllı saat ile katılmaktan çekinmeyenlerin ulusal güvenliğimize nasıl tehdit olduğuyla alakalı bir açıklama yapacak mı? Bu açıklamalar olur ve suçüstü yakalananları da yapay zekâ mı yargılar bilemem ama yapay zekanın taklitçi mi yoksa sanatçı mı olduğunu tartışan dünyanın gerisinde kalmamakta fayda var.
Evet I. Sanayi devriminden IV. Sanayi devrimine gelmiş bulunmaktayız. Bir günde karar verilmesi mümkün olmayan sayıda vicdan gerektirmeyen hususlara yapay zekâ bakarsa hakimler işsiz mi kalır? Yoksa bir günde vicdan gerektirmeyen kararları veren bir hâkim yapay zekadan daha fazla karar vererek yargıda yapay zekâ kullanımını hikâyede olduğu gibi bir süreliğine ertelenmesine mi vesile olur? Hep birlikte göreceğiz.
Bence hâkim ve avukatların programla yeteneklerine kavuşup siber hakimlik, siber savcılık ve siber avukatlık gibi kavramlarda operatör olmak için vites yükseltmelerinin tam zamanı.
Unutmak da fayda var… Kodlamayı bilmeyen toplumlar, kodlanmaya mahkumdur.
Bu arada, Filmin adını bilen var mı?