machine-learning

Yapay zekayı oluşturan enstrümanlardan biri olan derin öğrenme ile alakalı Cumhurbaşkanlığı Dijital dönüşüm Ofisinin resmî Twitter hesabından oldukça verimli ve güzel bir video paylaşımı yapıldı.

Genç bir arkadaşımızın tüm samimiyetiyle anlatım yaptığı video açıkçası benim çok hoşuma gitti.

Yakın zaman önce 13. Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı ISC Turkey 2020  etkinliğinde konuşan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç’un konuşmasını dinleme fırsatım olmuştu.

Yine aynı etkinlikte Ahmet Hamdi Atalay’ın tecrübe dolu konuşmasını izlemiş ve feyiz almıştım. Veri güvenliği, siber güvenlik, kişisel verilerin korunması ve mahremiyetin önemi gibi başlıkların altını çizen Ahmet Hamdi Atalay’ın HAVELSAN’ Genel Müdür’ü olduğu dönemde “Bilişim sistemlerini geliştirmeden siber güvenlikten bahsedemezsiniz” cümlesi geçerliliği korumakla beraber, hepimizin malumu olduğu gibi halen daha bu cümle çok kıymetli.

Çevrimiçi gerçekleşen etkinlikte BTK Başkanı da konuştu. Önceki BTK başkanının Oxford mezunu olmasına rağmen Oxford’dan çok uzak İngilizcesine hayretle tanık olmuş biri olarak, mevcut başkanın bu etkinlikte yaptığı konuşmadan feyiz almayı beklemek kendi adıma tam bir hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Belki hazırlanmış bir metni kağıttan okumaz da bilgisini konuşturur diye ümit etsem de aslında çok fazla hayal kırıklığı yaşamadım diyebilirim. Özellikle “Reis Arkandayız” sloganını ön planda tutan eski BTK başkanının yerine gelen yeni başkanın arka fonda seçtiği görsellerle Cumhurbaşkanımıza şirin görünmeye çalıştığını düşünmemiz bizim suçumuz olmasa gerek. Kısacası BTK Başkanı’nın yaptığı konuşma bana göre oldukça klişe bilgiler barındırmakla beraber basit bir araştırmayla neredeyse herkesin ulaşabileceği bilgileri içerdiği için izlemeyi kendi adıma vakit kaybı olarak değerlendirdim diyebilirim.

 

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm ofisi başkanı için biraz da olsa ön yargım vardı ve Ali Taha Koç’un da açıkçası çok verimli bilgiler ya da hakikat dolu eleştirileri dile getireceğini pek sanmıyordum. Canlı olarak izlediğim Koç adına zanda bulunduğum için üzgün olmakla beraber, bu sefer yanıldım diyebiliyorum. Koç, çevrimiçi olarak gerçekleşen etkinlikte kullanılan yazılımın ismini vererek eleştirdi ve normalde bu yazılımı da biz üretmeliydik dedi.

Bu haklı eleştirisi ve dijital dönüşüm için eksik olan daha birçok detayın altını çizmiş olmasından dolayı çok memnun oldum diyebilirim.

CBDDO Başkanı Koç, özellikle eski BTK başkanının öncülüğünde yapılan birçok anlaşmada ön plana çıkıp büyük bir kazanımmış gibi ifade edilen Çin menşeili 5G teknolojisinin kurumlara entegre edilmesini savunmasının aksine  “5g Teknolojilerini üretenler, teknoloji, savunma ve aynı zamanda  istihbarat gibi alanlarda bu teknolojiyi sadece kullananlardan daha üstün olacaklardır. Ondan dolayı üretmemiz gerekiyor” diyerek yerli ve milli bir 5G teknolojisinin önemine vurgu yaptı ve bu hassas konuda Cumhurbaşkanlığı iradesini de açıkça yansıtmış oldu.

Bu arada 4G den 5G’ye geçiş için çok istekli olan eski BTK başkanı, Cumhurbaşkanımızın ne “5G’si? 4.5 G neyimize yetmiyor?” açıklaması sonrası dünyayı 4.5G teknolojisiyle tanıştırıp bu teknolojinin isim babası olan bir ülkenin kurumunda yöneticilik yaptığını da hatırlatmakta fayda görüyorum. Ayrıca acele bir şekilde 5G’ye geçelim diyenlerin aksine temkinli davranıp tersine mühendislik için vakit kazanılmasını sağlayan vatan evlatlarına da selam olsun diyorum.

Hazır yeri gelmişken CBDDO koordinasyonunda tüm kurumlarda söylem birliği olması ise bilişim diplomasisi ve dijital mütekabiliyet gibi başlıkların güçlenmesi için harika bir durum. Örneğin önceden yapılan birçok açıklamanın ya da anlaşmanın yerine milli ve yerli teknoloji söylemlerinin, kuru söylemlerden daha çok sahada uygulanabilir bulunan iradesine tanıklık ediyoruz. Hatta siber güvenliğin patronu ya da bilişimin duayeni güzellemelerinin rafa kaldırıldığı ve sorumlular için  “boş konuşmasın ve işlerini hakkıyla yapsınlar. Sen sus da icraatın konuşsun” da görelim anlayışı artık çok daha ön planda diyebiliriz.

 

Kurumlar arası fikir ayrılıklarını, yapılan hataları ve iş yapıyor görünümünde olanların milletimiz nezdinde ve Cumhurbaşkanlığı tarafından farkında olunduğunu harika diplomatik bir dille ifade eden Ali Taha Koç’a bir Türk genci olarak teşekkür etmekle birlikte, kurumlarda yuvalanan iş bilmezlerden dolayı kendisine ön yargılı olduğum için ise özrümü de ifade etmek isterim.

Bilişim Diplomasisi başlığında gençlere örnek birini izlemekten de büyük keyif aldım. Uzun yıllardır tamamen kendi çıkarlarına çalışan bir tarafta etki yetki dahilinde bulunan insanlar ve devlet teşviklerinden faydalanan özel sektör temsilcileriyle, o etkinlik senin bu zirve benim diyerek ortalıkta gezinen STK temsilcileri, diğer tarafta ise siber güvenliğin ulusal güvenlik konusu olduğunun altını çizerek “dijital dönüşümü milli ve yerli enstrümanlarla oluşturmalıyız” vurgusuyla üzerlerindeki sorumluluğun hakkını vermek için çabalayan bir Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi. Hakikaten zor ve bilişim diplomasisinde çok ama çok uzmanlaşmayı gerektiren durumlar bunlar…

Hatırlamakta fayda var, T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi 10 Temmuz 2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi  ile kurulmuştu. Ofisle ilgili beklentilerimi seslendirdiğimde beni aceleci olmakla itham edenlerin aksine çok kısa sürede ciddi atılımların yapıldığını düşünüyorum.

Örneğin CDDO’nun mevcut başkanı, ISC Turkey 2020’de kullanılan ve çevrimiçi etkinliğin düzenlendiği uygulamanın yerli olmamasını eleştirmekten geri durmadığı gibi hem de halkı yapay zeka, makine öğrenmesi ve derin öğrenme gibi güncel teknolojiler hakkında bilgilendirme çabaları öyle beyhude bir çaba da değil. Kuruluş amaçları arasında yer alan ve dijital dönüşümü desteklemek için ihtiyaç duyulan yatırımları koordine etmek ve gerektiğinde raporlama yaparak adeta milli ve yerli teknoloji iddiasındakilere referans olmak öyle basit bir sorumluluk değil.

Özellikle son Twitter paylaşımlarının kurum içerisinde bulunan takım arkadaşlarınca üretilmiş olması, kaynakların verimli kullanımı noktasında çok ama çok kıymetli bir gösterge.

Ayrıca BTK eski Başkanı döneminde adeta alışkanlık haline gelen ve yapılan sosyal medya paylaşımlarına hemen gelen alakalı/alakasız yorumlarla “bakın şu kadar beğeni bu kadar paylaşım ve çok yüksek sayıda da yorum aldık” yaklaşımının günümüzde pek bir hükmü olmadığı gibi aslında trol hesapların desteği ile gerçekleştiğini ve bu tip sosyal medya yorumlarının aslında gerçek sonuçları yansıtmadığı ilgili kurumlarca bilinen bir gerçeklik. Bu yanlış ve hakikatten uzak yaklaşımı benimsemeyenlerin yolu hep açık olsun.

Bu nedenle Dijital Dönüşüm Ofisinin ürettiği özgün içerikli sosyal medya paylaşımlarındaki tüm yorum ve beğeniler organik. Şimdilik çok fazla etkileşimde bulunmuyor gibi görünüyor olabilir. Kimse merak etmesin, içerikler minimum maliyet maksimum fayda ilkesiyle hazırlandığı için tüm etkileşimi saf, trolsüz bir şekilde mis gibi organiktir ve “Niyet Hayır, Akıbet Hayır” parolasıyla bir çalışma disipline sahip olunduğu için çok daha verimli ve güzel içerikler de üretilecektir düşüncesindeyim.

Kötü bir alışkanlık olan ve reis arkandayız diyenlerin sahte destekçilerinden arınmış bir kurum ve o kurumun başkanı eminim çok daha organik bir etkileşim seviyesine ulaşacaktır.

Bu arada Cumhurbaşkanlığını yakından takip edenlerin de bildiği gibi kısa bir zaman önce Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Kurulu danışmanlarından birinin yaptığı bir açıklamada  “devletin teknoloji üretme gibi zorunluluğu yok ancak özel sektörü bu anlamda, mevzuat, yasa ve teşviklerle desteklemek kamunun görevidir” benzeri bir açıklamanın sanırım artık pek bir geçerliliği olmasa gerek. Yani, mevzuat, yasa ve teşviklerle desteklemek salt olarak yeterli olmadığı gibi Savunma Sanayi başta olmak üzere yerli uydu ve 5G gibi teknolojilerin millileştirilmesinin özel sektöre bırakılmadan kamu tarafından geliştirilmesi gerektiği de son zamanlarda devletin her kademesinden sıklıkla vurgulanıyor diyebiliriz.

En azından eski CB YİK üyesinin yaptığı açıklamalar nasıl kendisini bağlıyorsa bu açıklamayı yapan Ekonomi Politikaları Kurulu üyesinin açıklaması da kendisini bağlıyor olsa gerek.

Şayet öyle olmasaydı s400 ile Rus teknolojisini kanıksayan NATO müttefiki olan bir Türkiye, Rusya’nın milli işlemcisi olan elbruz8S’i, Rusların bağımsız  uydu teknolojisi olan Yamal 601’i, World Wide Web ile haberleşebilen ama daha gömülü bir mimariyle geliştirilen Rus internet teknolojileri ve elbette ki Microsoft Office 360’a rakip olan Rusların yeni duyurmaya hazırlandığı ofis programları gibi daha nice Rus teknolojisini, olası bir Amerikan yaptırımı karşısında “dijital mütekabiliyet hakkı” olarak görüp, devreye almayı asla gündemine almazdı herhalde.

Benim de sık sık dile getirdiğim “teknolojik yaptırım ve dijital ambargo” gibi olası riskler karşısında kadim Türk devletinin de elbet alternatif arayışı günlük planlardan oluşmuyor olsa gerek.

Özellikle kendi öz kaynaklarıyla başta farkındalık olmak üzere ilgili diğer kurumlara adeta bir standart getirmeye çalışan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı ve tüm ekibi birçok kuruma örnek oluyor diyebiliriz.

Hatta umarım bu çizgilerinden hiç şaşmadan, dijital dönüşümü politize etmeden ve yaptıkları çalışmaları 3.parti paydaşlardan destek almadan kendileri geliştirip üretmeye devam ederlerse çok kısa süre içerisinde WhatsApp, Twitter gibi şu anda yasaya aykırı olarak faaliyet gösteren sosyal medya ağ sağlayıcılarına alternatif ve zoom benzeri konferans uygulamaları gibi daha birçok dijital dönüşüm enstrümanın da milli çözümlerin tek tek ortaya çıkacağını öngörmek siber kahinlik olarak algılanmaz umarım.

Sıklıkla ifade ettiğim gibi yasaya aykırı olan bu platformlar üzerinden yayın yapılması belki eleştiri konusu ama her savaşta hile mübah olduğuna göre siber savaşta da hile mübah olsa gerek. Pek yakın zamanda temsilcilik açmazsa bant genişliği kısıtlaması ve reklam yasağı ile adeta kullanım dışı kalacak sosyal mecraların bir anda alternatifi olan yerli ve milli çözümlerin adeta peşi sıra adından söz ettirmesi kuvvetle muhtemel olsa gerek.

Öte yandan WhatsApp bizden vazgeçmez, Twitter onca verimizi alırken hemen bizi kaybetmeyi göze alır mı ki? Hatta Amerikan PRISM  programı gereği kullanıcıların verileriyle AVATAR oluşturup Netflix’de belgesel yayınlamaktan çekinmeyenler, dijital pazarlama stratejilerinden de vaz geçmezler diyenler olabilir…

Siber savaşta hileyi kullanmayı düşünen bir tek biz değilizdir herhalde…

Ülkemizde ve birçok ülkedeki hastaneler aracılığı ile elde edilen avuç içi damar verisinden, sosyal mecralar aracılığıyla hediye ettiğimiz kişisel verilerle, makine öğrenmesiyle desteklenen yapay zeka ile hangi tür siber savaş senaryoları geliştirmek için Sun (Tzu) Usta’yı derin öğrenmenin adeta şarjörü ya da maması niyetine veri seti gibi kullandı bilemeyiz ama? Dijital Dönüşümü Milli ve Yerli imkanlarla, dışa bağımlı olmadan yapalım da nasıl yapalım diye sormak dahilik ile delilik arasındaki ince bir çizgi olarak algılanmasa gerek!

Son olarak Amerikalıların “Truva Atı” olarak isimlendirdiği çok gizli siber savaş stratejisinin bana göre tıpkı Five-Eyes ülkeleri gibi, geliştirilen teknolojileri ülkelere satmak, eğitim ve danışmanlıkla yakınlık kurmak ve kurumların yapısını detaylı bir şekilde çözümlerken satın alınabilecek kişiler üzerinden de devletleri içerden çürütmek ve gerektiğinde devletlerin kullandığı teknolojilerin fişini çekmeyi kolaylıkla göze aldıklarını söylemek hakikaten bir siber zeka göstergesi olmamakla beraber, bu tip senaryoları dillendirip risk analiz çalışmasıyla risk yönetimi dökümanı hazırlaması gerekenlerin, bu tip çalışmalarına günümüzde çok daha fazla önem vermeleri gerektiğini belirtmekte fayda görüyorum.

Cumhurbaşkanlığı Dijital Ofisi’nin sorumluluk alanlarına bakınca, kurulduğu günden bu güne vatandaşların beklentisinin yüksek olması da hiç yadırganası bir durum da değil sanki. Üstelik, kamudaki hiyerarşik yapıya göre millete ait olan makamın dijital kimliğini yansıtma görevi ayrı, kurumlara dijital standart, nizam, ekosistem, siber güvenliği arttırmak, kamuda veriler başta olmak üzere tüm kaynakları verimli kullanmak için projeler üretmek, yapay zeka uygulamalarına öncülük etmek (örneğin yapay zeka ile hükümet yönetim sistemi, yapay zeka destekli kamu denetçisi, çevrimiçi izleme, denetim vb.) gibi başlıklar üzerine kafa yormak ayrı açılardan bakılıp değerlendirmeye tabi tutulması gereken hususlar olsa gerek.

Bakınız; Dijital Dönüşüm Ofisinin görevleri

b) Kamu dijital dönüşüm yol haritasını hazırlamak.

c) Dijital dönüşüm ekosistemini oluşturmak amacıyla kamu, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirerek bunların dijital kamu hizmetlerinin tasarım ve sunum sürecine katılımını teşvik etmek.

ç) Görev alanına giren hususlarda kamu kurum ve kuruluşlarınca hazırlanan yatırım projesi tekliflerine ilişkin Strateji ve Bütçe Başkanlığına görüş vermek ve uygulamaya konan projelerle ilgili gelişmeleri takip edip gerektiğinde yönlendirmek.

d) Bilgi güvenliğini ve siber güvenliği artırıcı projeler geliştirmek.

e) Kamuda büyük veri ve gelişmiş analiz çözümlerinin etkin kullanımına yönelik stratejiler geliştirmek, uygulamalara öncülük etmek ve koordinasyonu sağlamak.

f) Kamuda öncelikli proje alanlarında yapay zekâ uygulamalarına öncülük etmek ve koordinasyonu sağlamak.

g) Yerli ve milli dijital teknolojilerin kamuda kullanımının artırılması yoluyla geliştirilmesi ve bu kapsamda farkındalık oluşturulması amacıyla projeler geliştirmek.

ğ) Kamu kurum ve kuruluşlarının dijital teknoloji ürün ve hizmetlerini maliyet etkin şekilde tedarik etmesine yönelik strateji belirlemek.

h) Görev alanına ilişkin proje ve uygulamalara gerektiğinde destek sağlamak.

ı) Devlet teşkilatı içerisinde yer alan kurum ve kuruluşların merkez, taşra ve yurtdışı teşkilat birimlerinin elektronik ortamda tanımlanmasına ve paylaşılmasına yönelik çalışmaları koordine etmek.

i) Görev alanına giren konularda politika ve strateji önerilerinde bulunmak.

j) Cumhurbaşkanınca verilen diğer görevleri yapmak.

Ne diyelim; Allah dijital dönüşümde dış güçlerin etkisinden kurtulup tam bağımsız ve milli teknolojilerle dijital dönüşmemize vesile olmak için hakikatle çabalayanlardan razı olsun. Reis arkandayız, peşindeyiz diyerek makamları işgal ederken tüyü bitmemiş yetimin hakkından beslenip maaş, prim, ödül ya da burs aldım diye sevinenleri de bildiği gibi yapsın diyelim…

 

Süslü cümleler içerisinde kullanılan yapay zeka, makine öğrenmesi, derin öğrenme, endüstri 4.0 ve nesnelerin interneti gibi kelimelerin hakkını vermek için çıtanın ne olduğunu çok iyi belirlemekte fayda var. Yoksa 2023 hedefleri doğrultusunda ifade edilen birçok konu yine süslü cümleler kurmak için kullanılan kelimelerden farklı bir şekilde somut işlerle ortaya çıkmazsa tabiri caizse hakikaten işimiz yaş!

Sosyal medya paylaşımdaki videoda geçen ve adeta bayıldığım “arkadaş ortamlarında havalı cümlelerle  bahsedilen” cümlesini bende şu şekilde alıntılamak istiyorum; kamusal etkinliklerde havalı cümlelerle  bahsedilen siber güvenlik başta olmak üzere, dijital dönüşüm, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi kavramların içini tam olarak ne zaman ve nasıl dolduracağız?

Hangi sürelerde, hangi hedeflere ulaşacağız?

Belirlenen hedeflere ulaşılmadığı durumlarda, hedeflere yol alırken kaptanlık yapanların başarısızlıkları karşısında ne gibi yaptırımlar uygulanacak?

Örneğin, sorumlu olduğu kurumdan aldığı maaşlar geri ödenecek mi? Emekli olduysa çalıştığı sürelerde başaramadığı ya da yanlış yaptığı işlerin bir yaptırımı olarak emekli maaşları hazineye bırakılacak mı?

Buraya not olarak düşelim de, yarın bir gün helal süt emmiş bir yapay zeka geliştirmek için araştırma yapan bir makinenin öğrenmesine denk gelen yazılarım olursa, bu yazılardan bir etik inşa edebilecek derinlikte bir öğrenmeye belki vesile oluruz kim bilir?

 

 

İfadeler ve irade yansımasına baktığımızda Türkiye’de Dijital Dönüşüm ve Milli Bilişim Seferberliği şimdilik emin ellerde görünüyor…

 

kaynaklar:

 

https://cbddo.gov.tr/mevzuat/1-nolu-cbk/#:~:text=(1)%20Dijital%20D%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm%20Ofisinin%20g%C3%B6revleri,ve%20bu%20alanlarda%20koordinasyonu%20sa%C4%9Flamak.

https://cbddo.gov.tr/hakkimizda/#:~:text=Cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20Dijital%20D%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm%20Ofisi%20kurulmu%C5%9Ftur,Cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20Karar%C4%B1%20kapsam%C4%B1nda%2C%20Say%C4%B1n%20Dr.

Diriliş Rusya: Uyanış Elbruz-8S

https://www.yeniakit.com.tr/haber/5g-icin-iki-devden-buyuk-anlasma-285594.html

 

https://www.theguardian.com/commentisfree/2014/mar/29/surveillance-reform-whats-not-in-new-nsa-laws

 

 

Tags : 3D secureBilişim DiplomasisiCumhurbaşkanlığı dijital dönüşüm ofisiderin öğrenmedijital dönüşümdijital mütekabiliyetgüvenli eticaretgüvenli internetinternetten güvenli alışveriş nasıl olmalı?kobiler için dijital dönüşümmakine öğrenmesimilli bilişimSanal kartsiber devriyeSiber devriye nedir? Siber devriye ne yapar?Siber vatanTürkiyede dijital dönüşümyapay zeka
Burak Bozkurtlar

The author Burak Bozkurtlar

Siber Güvenilir Türkiye

4 yorum

  1. Kişisel çıkarlardan öte ülke menfaatlerini göz önünde bulundurmanın önemine vurgu yapan, ve Bilişim Teknolojileriyle Siber güvenliğin birbirlerinin ayrılmaz parçası olduğunu gösteren güzel bir yazı.

  2. Nefed almadan okudum. Şu konualara bu kadar açık yüreklilikle değinen bir kaç kişi daha olsa ülkemizde eminim ki farklı bir noktada olabilirdik. Emegine sağlık

  3. Yapay zeka jenerasyonunda tanımış olduğum ahlâk ve edep timsali karaktere sahip Burak beyin varlığına sevgilerimle daha müreffeh sergilerde görüşebilmek temennilerimle kardeşim… Ülkemizin bu tür seçme beyinlerin ahlaki değerlerimize gösterdikleri hassasiyete ihtiyacı var. Emeğinize sağlık

Leave a Response