c130uçak

C-130 Tartışmaları, “Asker Kılıklı Hainler”, Cem Yılmaz Göndermesi ve Türkiye’nin OSINT Gerçeği

Son günlerde yaşanan C-130 olayı Türkiye’nin yalnızca havacılık gündemini değil, sosyal medya üzerinden kurulan açık kaynak istihbarat (OSINT) refleksinin nasıl çalıştığını da ortaya koydu. Sosyal medya, bir kez daha, gerçeği arayanların toplandığı büyük bir dijital laboratuvara dönüştü. Normalde yan yana gelmesi imkânsız olan görüntüler, ifadeler, eski videolar ve kurgu sahneler, Türkiye’de saniyeler içinde ortak bir anlatıya dönüşebiliyor.

Bir dizideki “asker kılıklı vatan haini” karakterinin mürettebatıyla birlikte uçak düşürdüğü sahne, yalnızca kurgusal bir bölümken, halkın yıllardır içinde biriktirdiği istikrarsız güven duygusuyla birleşince bambaşka bir anlam kazandı. Cem Yılmaz’ın 2007’de sahnede söylediği “C-130’lar uçuyor ama nasıl uçuyor?” minvalindeki esprisi bile bugün yeniden dolaşıma girip tek başına bir veri hâline geldi. Çünkü toplum, artık her yeni kaza haberinde “acaba?” refleksi veriyor.

Bu refleks, boşluktan doğmuyor. Çünkü Türkiye’de geçmiş yıllara yayılan üç kritik olay zaten halkın zihninde yan yana duruyor:
2012 F-4, 2018 Challenger 604, 2025 C-130.
Her üç olayda da ortak bir profil göze çarpıyor: ani sinyal kesilmesi, pilotların acil kod verememesi, aviyonik sistemlerin toplu çöküşü ve olay sonrası bilgi akışının sınırlı olması. Halk, bu nedenle olayları zincir gibi birbirine bağlıyor. Çünkü sinyal davranışı, teknik açıdan sıradan bir “arızaya” değil, dış müdahale ihtimaline daha yakın duruyor.

2012 F-4 Olayı: Gerçek Bir Gölge

F-4 Phantom kazası, bugün hâlâ Türkiye’nin dijital hafızasındaki en büyük karanlık noktalardan biri. Uçağın denizden tek parça çıkarılması, kaza profilinin fiziksel değil elektronik bir müdahaleye işaret ettiğini düşündürmüştü. O dönem birçok analist, radar ekranında F-4’ün tek görünse bile kanat altında bir İngiliz uçağı olabileceğini, F-4’ün bu uçağı gizlemek için “KEP görevi” yaptığını yazmıştı. Dahası, F-4 düştüğü anda İngiliz jetinin kısa süreliğine ortaya çıktığı, ardından alçak uçuşla Kıbrıs üssüne indiği iddiaları da uluslararası askeri forumlarda uzun süre tartışıldı.

Bu iddiaların tümü elbette kesinleştirilemedi; ancak şunu unutmamak gerekir: bir uçağın tek parça hâlinde çıkarılması, havacılık literatüründe genellikle ani aviyonik ölümü veya dış müdahale ihtimaliyle yan yana anılır. Patlama, parçalanma, kontrol kaybı gibi doğal kazalarda bu profil pek rastlanan bir şey değildir.

Bu noktada siyasi arka plan da devreye giriyor. Suriye hava sahasında Rusya’nın etkisi, Kafkaslarda Türkiye’nin yükselişi, İsrail’in bu süreçte Azerbaycan ile kurduğu koordinasyon, Suriye dosyasında Rusya’nın çekilme pazarlıkları… F-4 olayının dönemsel dinamikleri bir araya getirildiğinde, bazı analizlerin “Rusya ve İsrail ortak operasyon ihtimali” üzerinden şekillenmesi şaşırtıcı değil. Türkiye’nin bölgesel etkisini sınırlamak isteyen aktörlerin çıkar kesişimi, o dönemin bütün haritasını zaten oldukça kırılgan hâle getiriyordu.

Bu hatırlatmanın bugüne etkisi ne?
C-130 ve Challenger tartışmaları bugün sosyal medyada sertleşiyorsa, bunun sebebi geçmişteki üç dosyanın hâlâ açık olmasıdır. Halk, “yıllardır hiçbir şey şeffaf açıklanmıyor” diyerek şüphe refleksini otomatik hâle getirdi.

2018 Challenger 604 ve 2025 C-130: Aynı Profil, Aynı Karanlık

2018’de İran Şehrekürd’de düşen Challenger 604, tıpkı F-4 olayında olduğu gibi ani sinyal kesintisiyle gündeme geldi. Pilotlar hiçbir acil kod veremeden kayboldu. Bu profile 2025’teki C-130 da eklendiğinde, halkın “elektronik saldırı mı?” sorusunu sorması artık şaşırtıcı değil. Çünkü üç olayda da “ani aviyonik ölümü” var ve bu, kaza profilinden çok müdahale profili olarak bilinir.

Bir pilotun sinyal verememesi için uçak gerçekten “öldürülmüş” olmalıdır. Motor gitse sinyal verir, yangın çıksa verir, kabin basıncı azalsa yine verir. Veremediği tek durum, elektronik kalbin eşzamanlı olarak susturulduğu durumlardır. Sosyal medya bu yüzden dizi sahnesine bile “veri” gibi davranıyor. Çünkü halk teknik rapora ulaşamadığında OSINT kültürünü kendisi üretir.

Sosyal Medya OSINT Değil, OSINT’in Mecburi Tamamlayıcısı Oldu

Bugün sosyal medya Türkiye’de bir “erken algı barometresi” gibi çalışıyor. Dizilerden, komedi gösterilerinden, eski haber kırıntılarından, radar izlerinden, X zincirlerinden oluşan dev bir havuz var. Ve insanlar bu havuzdan anlam çıkarmaya çalışıyor. Bu manipülasyon riskini artırıyor ama aynı zamanda bazı gerçek sinyalleri de ortaya çıkarıyor.

Sorun, sosyal medyada değil; boşluk bırakan bürokraside.
Şeffaf açıklama gelmediğinde topluluk kendi analizini üretir.
Bugünkü tablo tam olarak bunu gösteriyor.

Asıl Gerçek: Türkiye’nin Siber Güvenlik Bürokrasisi Bu Çağın Tehditlerine Uygun Değil

C-130 kazası bize şunu çok net gösterdi: Modern çağda uçak kazaları sadece havacılık meselesi değildir. Elektronik harp, siber saldırı, DEW (Directed Energy Weapons) ve aviyonik manipülasyon riskleri göz ardı edilemez. Eğer bir uçak havada aniden “kör, sağır ve dilsiz” kalıyorsa, bu yalnızca teknik bir arıza değildir; siber/elektronik bir müdahale ihtimalidir.

Ve bu risklere karşı koyacak olan pilot değil, teknik ekip değil, tek bir kurum da değil…
Devletin bütünleşik siber güvenlik komutanlığıdır.

Bugün Türkiye’de siber yapı dağınık: TSK’nın birimi ayrı, MİT’in ayrı, BTK’nın ayrı, SSB’nin ayrı, Sivil Havacılık’ın ayrı. Yeni kurulan SGB umut veriyor ancak yetkinin tek merkezde birleştirilmesi hâlâ şart.

Bu çağın gerçek savunması gökyüzünde değil, ekranda başlar.

Pilotun yeteneği değil, ülkenin siber egemenliği belirleyicidir.

C-130 kazasının ardından yaşanan tartışmalar, aslında Türkiye’nin dijital egemenliğini yeniden tanımlaması gerektiğini ortaya koyuyor.
Gökyüzü artık sadece fiziksel değil, elektronik bir savaş alanı.
Ve bu savaş alanında üstünlük sağlayacak olan şey; pilotun cesareti değil, devletin kurumsal zekâsıdır.

Türkiye, 2012 F-4’ten 2018 Challenger’a, oradan 2025 C-130’a uzanan bu gölge koridoru temizlemek istiyorsa; siber güvenlik bürokrasisini modern çağın gerektirdiği gibi yeniden inşa etmek zorundadır.

EVVELCE GİDENLERİN ASİL RUHLARI ŞAD OLSUN

 

Tags : c130şehitlerimiz
grey

The author grey

Leave a Response