“Beni kim neden dinlesin ki…” diyenin de gözdeki retinaya kadar her şeyi yabancıların elinde!..
“İnsan Hakları” bir yana “Robot Hakları” da yakında gelir belki ama ondan önce sesimiz, parmak izimiz, yüzümüz hatta gözümüzdeki retinaya kadar her şey çeşitli “uygulamalar” sayesinde yabancıların eline geçti bile… “Beni kim neden dinlesin ya da takip etsin ki…” demeden önce şu gidişata ve ülkemizdeki duruma bir bakalım…
:
İngiltere’nin başını çektiği “Sanayi 1.0″, Almanya federal Hükümeti tarafından duyurulan “Endüstri 4.0″a evrilmiş durumdadır.
Birçok mesleğin yakın gelecekte olmayacağı bir dünyaya doğru evilmeye devam ediyoruz.
Önümüzdeki günlerde yapay zeka ile işlevselliğini arttırmış olan robotları sıklıkla göreceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
İnsan hakları ihlalleri ile dolup taşan dünyamız, pek yakın bir gelecekte robot hakları ihlallerini konuşur mu bilinmez ama Suudi Arabistan, robota vatandaşlık hakkı veren ilk ülke oldu.
Aslında Suudi Arabistan’ın bu hamlesi, algılayabilenler için oldukça anlamlı mesajları içinde barındırıyor.
Ya geliştirirsin ya da kullanırsın!
Suudi Arabistan, kullanıcı ülkeler arasında yerini alan ve geliştirmekten çok uzak kalan bir ülke.
Öte yandan İngiltere, Almanya, ABD ve İsrail gibi ülkeler teknoloji geliştiren ülkeler kategorisinde ilk 5 içerisinde.
“İlk 5″ demişken “Five-Eyes” olarak bilinen 5 ülke arasında yapılan anlaşma gereği, teknoloji üretirler, satarlar ve elde ettikleri verileri birbirleri ile paylaşır ve gerektiğinde teknoloji satışı yaptıkları ülkelerin kritik altyapılarını çökertmek üzere planlamalar yaparlar.
Bir taraftan da, entegratör ülkeler vardır.
Bu ülkelerin içinde Çin, Hindistan ve Türkiye başı çekmektedir.
Teknoloji liderleri tarafından geliştirilen donanım ve yazılımların geliştirilmesine iş ve düşünce gücü ile dahil olan bu ülkeler, mevcut teknolojiler üzerine harika işler yapabilir ama mevcut teknolojiler üzerine.
Kısacası, mevcutta bulunan teknolojilere “inovasyon” başlığında katkı sağlanır ve bahsi geçen teknolojilerin operatörlüğü yapılır diyebiliriz.
BTK BAŞKANI TARAFINDAN DİLE GETİRİLMEYEN ULUSAL ZAAFİYET…
Geçtiğimiz haftalarda BTK başkanının uluslararası standartların yöneticilerinin de olduğu bir konuşmasına tanıklık ettim.
Konuşmada, uluslarası standartların önemine vurgu yapılırken Türkiye’nin bu standartlara verdiği büyük öneme de dikkat çekildi.
Ben de, uluslararası standart belirleyemediğimiz, mevcut standartlara dahil olduğumuz ve dijitalleşme başlığında global teknolojileri hiçbir denetim yapmadan kabul ettiğimiz ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu zafiyetin BTK başkanı tarafından dile getirilmeyip, alkış tutulmasına eleştiri getirerek, ulusal güvenliğimizi tehdit eden konu başlıklarında biraz daha farkındalık oluşturmaya çalışacağım.
İNTERNETİN DENETLENEMEMESİ… ULUSAL STANDARTLARIN BELİRLENEMEMESİ… VATANDAŞLARIN GÖZ RETİNASINA KADAR YABANCILARIN EMRİNE VERİLMESİ…
Sosyal medya araçları arasında en popüler olan Facebook uygulamasının geleceğinizi tahmin etme iddiasında olduğu yeni uygulaması sayesinde, facebook kullanan herkesin ortam dinlemesi yapılabilecek.
Evet yanlış duymadınız…
Daha önce Apple tarafından kullanıma açılan “dikte” özelliği de ortam dinlemesi yapabiliyor ve kullanıcının izin vermesi ile aktif oluyor.
“GDPR” olarak bilinen AB Genel Veri Koruma Regülasyonu (GDPR), tüm Avrupa genelinde AB vatandaşlarını korumaya yönelik uyumlu bir dizi veri gizliliği yasası hazırlamak için geliştirildi.
AB’ye vize serbestisi ile dahil olamadık ama AB’nin tüm teknolojileri ve bu teknolojilere bağlı olan yasalarına son sürat dahil olduk.
Tüm bu eleştirilerin yanı sıra bu işin çözümü de aslında çok basit.
Ancak maalesef “Liyakat” başlığı, salt sadakat olarak kabul edildiği için olsa gerek, işin ehline verilmesi hususunda çok ciddi eksikliklere rastlıyoruz.
Evet, uluslararası standartlar çok önemli ama elimizden düşmeyen akıllı telefonlardan, veri alışverişi yapabilen evimizdeki kombiye kadar kullanılan nesnelerin ve bu nesnelere bağlı internetin denetlenememesi, ulusal standartların belirlenememesi ve sosyal medya ya da teknolojik ürünler ile vatandaşların, sesi, parmak izi, yüzü ve hatta göz retinasına kadar yabancı ülkeler tarafından alınmasına müsaade edilmesi kesinlikle kabul edebileceğimiz bir durum değil.
Bu açıdan baktığımızda, işin ehli olarak düşünülen kişi ve kurumların büyük güvenlik zafiyetlerine sessiz kalması ve popülist söylemleri, devlet başkanımız tarafından fark edilmeyebilir.
Ancak binlerce yıllık devlet geleneği olan Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok yeni nesil çalışmalara da destek veren organik mekanizmalara sahip olduğunu belirtmekte fayda var.
Evet, birileri ön planda kurumları temsil etmeye çalışırken, birileri de popülist söylemleri ayıklayıp, raporlar ve geliştirme yöntemlerini belirleyerek işin ehline yakışır işler yapabilmektedir.
FACEBOOK’UN ŞİRİN GÖRÜNÜMLÜ İSTİHBARAT FAALİYETİ…
Düşünsenize, “kişisel verilerin korunması yasası”na göre, kişisel verilerimiz yurt dışında barındırılamaz ama facebook bunu vergisini ödeyerek kolaylıkla yapabiliyor.
Facebook çıkıp “Türkiye’de falanca şehirde bir veri merkezi kuracağız” dese, “yaşasın istihdam sağlıyoruz” diye lanse edebilecek birçok kişi kutlama yapacaktır.
Üstelik “Kişisel veri gizliliğini ihlal”den ABD Kongresi’ne hesap veren Facebook’un, kişilerin geleceğini tahmin edebilecek ve telefonlarını dinleyerek televizyonda ne izlediğini tespit edebileceği algoritmalar için patent aldığı öğrenildi.
Aslında bu haber, hedef şaşırtmak ve şirin görünerek istihbarat faaliyetinden başka bir anlam taşımamaktadır.
GÜVENLİK RİSKİ TAŞIYAN NİCE DONANIMLARA KARŞI BİR AN ÖNCE TEDBİR…
Mevcut kurumlarımız içerisinde internet erişim engelleme yetkisi olan BTK’nın bir an evvel bu konularda çıkıp hakikatleri açıklaması ve stratejilerini devlet başkanlığına ivedilikle bildirmesi gerekmektedir.
Aksi halde, “ama biz uluslar arası standartlara uyduk, mecburduk yoksa internet bile kullanamazdık” gibi açıklamalar duymaya kimsenin tahammülü yok.
“Vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet, vatana ihanettir” sözünü bir an bile unutmayan ve “devlet ebed müddet” ilkesine bağlı tüm geliştiriciler, maddi bir çıkar hedefi olmaksızın uygun gördükleri her konuda hakikatleri dile getirebimektedirler.
Bu doğrultuda, NSA, CIA ve daha birçok haber alma teşkilatlarına bilgi akışı sağlayan şirin görünümlü mobil uygulamaların yanı sıra, işletim sistemleri ve daha nice süreç – yönetim – yazılım ile kamuda kullanılan donanımların güvenlik riski taşıdığını her fırsatta dile getiriyoruz.
Ayrıca, Ekvator konsolosluğunda hayatına devam eden Julian Assange son kitabı olan “Googleaks”da “Beni kim neden dinlesin ya da takip etsin ki…” diyenler için ayrıntılı olarak anlatıyor.
*
Bizler Türk Milleti olarak muasır medeniyetler seviyesinin üstünü, 100 yıl öncesinden çıta olarak belirlemiş ve kabına sığmayan aile mensuplarıyız.
2023 başta olmak üzere hedeflediğimiz tüm süreçlerde, muasır medeniyetlerin kalite çıtasını belirleyen ve eşsiz avantajları olan jeopolitik bir konuma sahibiz.
Salt sadakatin yanında işin ehline verilmesi, işin sorumlularının da bilgi sahiplerinden hakikat ile bilgi almaları gibi tavsiyelerde bulunarak, herkese siber güvenilir bir hayat diliyorum.
.
Burak Bozkurtlar, dikGAZETE.com