Bilinç Düzeyi Sıçraması…
Türklerin dünyaya hükmettiği dönemlere baktığımızda zamanın teknolojisini iyi kullandıklarını ve teknoloji geliştirdiklerini kolaylıkla görebiliriz. Mesela Türklerin icadı olan okçu yüzüğü olarakda bilinen “Zihgir” fazladan 200-300 metreye kadar ok atabilme kabileyitini kazandırmış. Kısacası tarihler boyunca Türkler dünyaya hüküm sürerek adalet ve huzurun garantörü olmuşlar. Peki ya şimdi bizler hangi teknolojileri üretebiliyoruz?
Öyle ya, dünyaya tekrardan barış ve adaletin hükmedebilmesi için neredeyse tüm zulüm gören toplumlar bizlerden medet umuyorlar. Sizlere bir iyi birde kötü haberim var.
Kötü haber; ürettiğimiz hiç bir teknoloji yok. (Lütfen hiç kimse şu şu kurumlar bu bu silahları üretti, falanca şu yazılımı geliştirdi gibi reklam kokan ve motive edeceğini düşündüğünüz cümleler ile beni eleştirmeyin çünkü gerçek bu!)
İyi haber; yeni nesil 5 yıl içinde dünyaya hüküm sürebilecek bir nesile dönüşebilir.
Ben asla siyaset yada politika yapmam ve yapmadım da. Yazımda tamamen mantık ve inanç bulabilirsiniz.
Düşünsenize? Dünyada neredeyse tüm müslüman toplumların yaşadığı alanlar yangın yeri. Dünyanın hamisi Amerika. Tamam savaşmayalım da kimse de ben islam aleminin hamisiyim de diyemez. Müslüman olan tüm toplumların bildiği ve nesilden nesile aktarılan Mehdi konusu belkide bizler için harika bir fırsat. Üstelik Matrix filmi ile de Mesih konusu bilinçlere işlenmişken bu fırsat asla kaçmaz.
Hatta ben bazen video çekip bu dünyayı yöneten ailelere ; yav tamam senin inandığın cennet değil de benim dünyamı da cehenneme çevirme. Zaten pişmanlık ve günahlarımız bizlere yetiyor. Senin dünyaya hükmettiğin teknolojiyi yıkarım sonra benimle kılıçla savaşmak zorunda kalırsın ki bunun finalde böyle olacağını sende bilip domuzdan ne kıl koparsam kardır diyorsun. Ama yok. Henüz değil şimdi bizim geliştiridiğimiz teknolojiler ile siber savaşı kazanıp, yangın yerine çevirdiğiniz her yeri söndürüp dünyaya huzur getirelim. Diyesim geliyor ama malesef donkişotluktan öteye geçebilen bir çaba olmazdı.
Yinede, sizlerinde alışık olduğu üzere hayal kurabiliriz. (Hayalleriniz varsa gerçekliği de vardır) Ben 2023 hayalimi sizlerle biraz paylaşmak isterim;
————————————————————————————————————————————–
Ayasofya’nın bilim akademisi olarak açılışını yapmak üzere tüm dünyadan gelen liderler Türkiye’nin elde ettiği teknolojik ve bilimsel kalkınmanın anlatıldığı hologram gösterisi öncesi Türk Birleşik Devletleri geliştiricisi ve onursal başkanı Balamir Ali Göktürk ile hologramik fotoğraf çekimi için adeta yarışıyorlar. Çekilen Hologramik fotoğraflar gökyüzünde gezen dronelar sayesinde adeta görsel bir şölene dönüştü. Gece ise Türk Yıldızlarının tamamen bize ait teknolojiler ile geliştirilen yeni nesil uçaklar ile de süpriz bir gösteri yapması bekleniyor. Sultanahmet meydanı yerli ve yabancı misafirlerle dolu ve bu açılışın dünya barışının teminatı olan Türk Birleşik Devletleri açısından ise büyük bir gövde gösterisi olduğu görülüyor.
Bu sırada “Peace at home, peace in the WORLD 2023” Müzesinde neler var bir göz atalım. Tüm dünyanın hayranlıkla izlediği ve Türkiye’nin bilişim seferberliği, geliştirici nesil gibi kavramların fikir babası başkanı izliyoruz…
Türk Bilişim Grubunu ilk kurduğumuzda beraber olduğum tüm arkadaşlarım bana delisin sen dediler. Bu söylediklerini gerçekleştirmek için ömrümüz yetmez sen kafayı mı yedin diyenler oldu. Hayır Ağabey ben senin yağverin olurum ben seninleyim diyenler ise ilk rüzgarda savrulup gittiler. Devlet büyüklerimiz içlerinde bulundukları siyasal krizler yüzünden çokça tavizler verdiler ve tüm teknolojileri yabancı ülkelerden temin ettiler. Yerli geliştiriceleri devletin desteklemesi ise tamamen bir rant oyununa dönmüştü. Şimdi ise bizler Tek Devlet inancımızı tüm dünyaya kabul ettirdik ve dünyada barışı egemen kıldık. Türkiye Cumhuriyeti artık Türk Birleşik Devletleri olarak kabul edilen ve gördüğünüz gibi tüm devlet başkanlarının da Yüce Türk milletinin, dünya barışının teminatı olduğunu görerek ve emin olarak yanımda durduklarını görüyorsunuz. Emin sıfatını aldığımız atalarımızdan Muasır medeniyetler seviyesini çıta olarak belirleyen atamıza ve 2023 hedefleri ile çıta yükselten herkese teşekkürü bir borç biliyoruz. Kuru ve boş söylemler ile teşekkür etmiyoruz! Geliştirdiğimiz teknolojiler ile dünyaya gelen barışa vesile olarak teşekkür ediyoruz. Değerli dostlar şimdi tüm dünya milletleri ile birlikte lütfen beni takip edin. Takip edin ki sizlere, doğruya inanan ve adanan gençler olarak kısa sürede neler yaptığımızı anlatayım.
Şu an üzerinde bulunduğumuz sanal gerçeklik platformu sayesinde 2016 dan 2023 nasıl dünyanın kaderini değiştirdiğimizi izleyeceğiz. Hologram teknolojisinin tarafımızdan geliştirilen son hali yüzünden gerçekliğinizi şaşırmayın lütfen… (izleyenler ve devlet başkanları kahkahalar atıyor)
Evet evet, önceleri başarısızlıklarımızdan dolayı kahkahalar atıyordunuz. Şimdi ise başarımızdan dolayı ne garip değil mi?
Şimdi hep birlikte 2016 ya gidiyoruz….
2016
Balamir sen delisin oğlum. Kafayı mı yedin? Para kazanmaya baksana sen. Ulan ne evin kaldı ne barkın bırak artık şu devletçilik safsatasını. Sen kim teknoloji geliştirmek kim? Hadi geliştirdin kaç kişi gelecek peşinden. Hadi peşinden gelenler oldu para mı var? Devlet destek veriyormuş da sana mı verecek. Ulan görmüyormusun siyaset ve politika devleti ele geçirmiş. O cu bu cu olmadan iş alamıyorsun. Sonrada ocusun bucusun diye kurban diye kesecekler seni. Bırak artık gir bir işe de çalış. Yada sat israil, amerikan programlarını bak yoluna yeter be yeter sen hakikaten kafayı yemişsin. Diyen iç sesimi hep duydum ama hiç dinlemedim.
Tübitak yada Bilim Sanayi bakanlığının hibeleri vardı elbet ama benim devlet destekli proje geliştirmem intihardan öteye birşey değildi. Bu işe deşifre olmadan, şirin görünerek ve en önemlisi gençlerle başlamalıydık. Bu yüzden halkın desteğini almamız gerekiyordu. Çünkü karşımızdaki güç devletin tüm kurumlarını teknolojik olarak ele geçirmişti. Biz şirin ve ciddiye alınmayacak basit görünümlü çalışmalar ile herşeyi gördüğünü iddia eden tek devleti ele geçirmeliydik. Bu sayede dünyaya barış gelebilirdi. Bunu şöyle düşünün; Nükleer gücü olan ülkelerin dünyayı yöneten 5 ülkenin yaptığı gibi barış adı altında savaş çıkarmalarına benzer. Bu gücün çok daha fazlası bizde olursa dünya artık kendisinin 5 ten büyük olduğunu fark edebilirdi.
Önce okul aile birliklerine Geliştirici nesil projemizi anlattık. Sosyal mecralarda çocuklara neler yapabileceklerini göstererek geliştirici nesilin tohumlarını attık. Okullarda kurduğumuz atölyelerde ve çocuk üniversitelerinde ki çalışmalar ile 9-10 yaşlarında ki çocukların eğitmen olmalarını sağladık. Bu sayede iş yükümüz çok hafifledi. Ana okulunda kodlama yapabilen çocuklarımız 2 yıl içinde kodlama, tasarım ve megatronik konularında inanılmaz yol kat ettiler. Bir çok çocuk robot geliştirirken bir çok gençte Biyo Fabrikasyon üzerine geliştirmeler yapmaya başladılar. Kısacası gördüğünüz gibi herşey bir kıvılcımla başladı ve tüm dünyanın temel sorunları arasında yer alan, açlık, savaş gibi başlıkların azalmasına neden oldu. 2023 yılında kendi işlemcisi ve yazılımları ile gelişmiş bir Türkiye hedefledik.
Ülkemizde yaşanan terör olaylarının tek nedeni elbetteki cehalettir. Önce Cehaletin tanımını yapmalıydık. Akademisyen olmak bilgelik anlamına gelmediği gibi köylü olmakda cehalet göstergesi olarak kabul edilemezdi. Televizyon programları ile hipnotize edilen beyinlerin bir an evvel tedavi edilmesi gerekiyordu. Bu yüzden 2017 yılının başında genç nesilden oluşan Nöron Programlama Timleri kuruldu. Teknolojik olan tüm platformlarda savaşan bu gençler sayesinde artık nöron programlamada öncü duruma geldik. Güneydoğudaki çocukların kendi robotlarını programlamalarını sağlayıp bireysel ve bağımsız düşünmelerini hedefledik. 2018 yılına koyduğumuz ilk başarısı çıtasının da öncesinde güney doğu ve karadeniz halkları inanılmaz bir başarıya imza atarak 2017 yılında ulaştılar. Yeni nesil başkanlık sistemini geliştiren bir ülkeye dönüştük. Artık IQ testini geçemeyen ne bir millet vekili var nede sadece başkanlarını dinleyen koyun sürüleri. Evet 2017 yılında ülkemizde tek bir insan dahi teröre kurban verilmiyordu. Kahve köşelerinde yada teröristlerin elinde yok olmaya mahküm olan yeni nesil bir anda kenetlendi ve kendilerine biçilen köle –kullanıcı nesil olmak yerine Geliştirici nesil olmayı tercih etti. Doğulu gençler tarafından geliştirilen tarayıcı sayesinde şehirlere giren tüm silahlı unsurlar kolaylıkla algılanabilir oldu. 2019 yılına kadar ülkemiz ve coğrafyamızda kullanılan hiç bir yabancı yazılım ve donanım kalmayacaktı. Engelli geliştiriciler tarafından geliştirilen sosyal mecralar ile insanlarımıza yakışan pozitif sosyal mühendislik kavramını geliştirdik ve güvenli iletişimin önünü açtık. Eğitim sistemindeki vakit kayıplarının önüne geçmek için kredili sisteme geçildi ve kısa sürede akademik kariyerlerini tamamlayan gençler ailelerini kurarak toplumu şekillendirmeye başladı.
Öncelikle sistemli bir şekilde ülkemize teknolojik olarak ne tür planlamalar yapıldı hep birlikte hatırlayalım…
Bilgisayar ve üzerindeki işletim sistemleri ile çağı yakalamamız gerektiği ap açık ortadaydı ve bizlerde çağı yakalamak adına hemen tüm devlet kurumlarında bilgisayar sistemlerine geçtik. Elbette ki bir an evvel çağa ayak uydurmak için bilgisayara geçiş yapmamız gerekiyordu. Ama bizim üretmemiz gerekiyordu. Bilgisayarlar üzerindeki işletim sistemleri ve ofis programlarını iyi bilenler çok daha iyi maaşlar aldığı için hemen bir çok eğitim kurumu türedi ve nitelikli elemanlar yetiştirmeye başladı. Çağın gerisinde kalmamak adına, çağın yeni köleleri olarak sahnede yerimizi almaya başladık. Teknolojik marketlerde en iyi işlemci en hızlı bilgisayar bu şeklindeki satış hedeflerini tutturmaya çalışan gençlerimizin hiç bir suçu yok. Emin olun gerçekten yerli üretim teknolojilerimiz olsaydı satış danışmanlarımızın bir çoğu şimdilerde dünyaca tanınan CEO’lar olacaklardı. Yerli üretim denilen bilgisayar ve telefon gibi ürünler ise malesef fason üretimden ibaretti. Öte yandan telivizyon programları ve diziler ile Türk aile yapısını bozmayı hedefleyen yayınlar ile saçma sapan bir aile yapısına dönüştürüldük. Siyaset ve politik saçmalıklarla insanlarımız ayrıştırıldı.
Kimsenin aklına çocukların ülkenin kaderine etki edecek bir teknoloji seferberliğinin mimarları olacakları gelmemesi bizler için büyük bir fırsata dönüştü. Mikail’in geliştirdiği ilk yerli robot olan “Efe” sayesinde yaşlılar ve engelliler hayatlarını çok daha rahat yaşamaya başladı. Efe’nin en büyük özelliği farklı algılama metotları ile insanların sorunlarını çözmek ve hayatlarını kolaylıştırmaktı. Efe daha ilk yılında tüm dünyaya 1.000.000.000 adet satılarak bir dünya rekoruna imza atmakla kalmadı ve ülkemizin tüm dünyada yankılanan sesi oldu.
Sosyal medya araçları ile bizlere yapılmak istenen istihbarat faaliyetlerinin önüne geçen ve bağımısız denetimli işletim sistemimiz “Afalina” sayesinde önce milletimiz daha sonra da dünya halkları bilgi güvenliği konusunda Türk yapımı bir bilişim alt yapısına geçtiler. Türk milletinin kapı arkasında dinleme yapmaya gerek duymadan dünyaya gerçek adalet ve huzurun gelebileceğini tüm dünyaya göstererek güven tazeledi. Neden tüm milletler Türk Birleşik Devletlerine bağlılığını peşi sıra bildirdi dersiniz? Zalimlerin şantajlarını önleyemeseydik emin olun bizim de bağlı kalınacak bir yanımız olmayacaktı…
Dünyada bir Türk varsa o devlettir sözünden yola çıkan gençler aynı zamanda saçma sapan ve işlevsiz olan parlementer sistemin rantını bıçak gibi keserek, akıl ve bilimin egemen olduğu bir gençlik meclisi ile ülkenin yönetimini devralarak tüm dünyanın bu güne dek mahküm olduğu tüm ideolojileri bertaraf etmiştir. Artık parası olan değil, fikri ve zekası olanların devlet yönetimine seçildiği bir dönemde yaşıyoruz. Bu birliktelik sayesinde artık dünyada silah kullanımı yasaklandı. Hava toz ve partikülleri ile geliştirdiğimiz akıllı partikül teknolojisi sayesinde, nerede bir silah kullanılmaya çalışılsa anında etkisiz hale getirdiğimiz yüksek teknoloji dünya barışının güvencesi olmuştur. Kuantum fiziğinde çığır açan gençlerimiz sayesinde hiç bir negatif düşünce uygulanamaz hale getirildi. Yol yaptık yada köprüler inşaa ettik demiyoruz ve bunu söylemenin mantık dışı olduğunu göstererek yeni nesil teknolojileri bilimle harmanlayıp ışınlanabilen insan sayımızı arttırdık.
Tüm dünyaya barış egemen olduğuna göre artık tek yapmamız gereken gerçek ve tek kudret sahibi olan yaradana şükrederek bu altın çağın sona ermemesi için geliştirmeye devam etmeliyiz…
————————————————————————————————————————————–Mehdi konusunu Türk İslam coğrafyasının hemen her bölgesinde yaşayan herkesten duydum inanın. İnanın önce Mehdi’nin kelime anlamı olan kurtarıcı’nın kızı için baba, oğul için anne, kardeş için ağabey olduğunu farkedebilir ve bu konularda öncülük edebilirsek dünyanın hak ettiği adaleti ve huzuru getirebilecek olan Türkiyenin kurtarıcı olduğunu düşünen toplumları bir araya getirebiliriz.
Yazımın başında belirttiğim kötü haber mevcutta bulunduğumuz durum. İyi haber için ise henüz hiç bir çalışma bulunmamaktadır. Varsa bu konuda devlet kademesinde iddiası ve ispatı olan çıkalım ekranlarda, halkın önünde konuşalım derim. Elbette ki bunu kimse kabul etmez çünkü “bilişimi bilişimcilere bırakacaksın yoksa kafayı yersin” diyen büyüklerimizin iyi niyetlerinin kurbanı olduklarını göstermek zorunda kalırım ki bu hiç hoş olmaz.
Bakın kuzey kore daha yeni uzaya uydu göndererek, uzaydan tepenize 10.000 km mesafeli nükleer yollarım manasına gelen yayınlar yapıyor değil mi? Allah nurunu tamamlayacak zaten biz ibadetlerimize devam edelim derseniz sözüm yok. Allah elbetteki nurunu tamamlayacak ama bizim kitapçığımızı da Kainatın efendisi aracılığı ile gönderdi. Kitapçığımızda bizleri bekeleyen teknolojileri yine bizlerin çıkararak nur öncesi hazırlıklarımızı yaparak, sebeplenmeyi beklemek bence daha mantıklı.
Son olarak Türkmen komutanının sözleri ile yazımı sonlandırmak isterim; Yaptığınız yardımlar için Allah hepinizden razı olsun. Ancak, bizler burada aç kalabiliriz dert değil. Bizim gıdaya yada giyinmeye ihtiyacımız yok. Bize gece görüşlü kameralar gibi TEKNOLOJİK CİHAZLAR LAZIM!!!