Bilişim teknolojilerinin doğası gereği, farklı dilleri konuşan insanları ortak paydada buluşturabiliyor. Örneğin akıllı telefonunuzu siz Türkçe kullanabilirken, İngilizce olarak aynı teknolojik özelliklere sahip başka bir kullanıcı da sizin telefonunuzu kolaylıkla kullanabilir. Çünkü arayüz aynı ancak tanımlanmış dil farklı olabilir. Göz aşinalığı ve kullanıcı dostu arayüzler sayesinde bilişim teknolojileri yediden yetmişe herkesin hayatında. Herkesin bilişim başlığı ile tanışma şekli farklılık gösterebilir. Örneğin ben Commodore 64
isimli oyun bilgisayarına kafa ayarı yaparak tanıştım bilişimle. Amiga 500, Amiga 1200 derken Windows 95 ile daha derli toplu ve kullanımı kolay olan işletim sistemi ile tanıştım. Komut satırında işlem yapmak ise çok daha keyifliydi. KRN gibi yerli olduğu söylenen markaların içinden çıkan parçalar ise elbette ki yabancı markalara aitti. Yani daha o zamanlardan yerli görünümlü yabancı bilişim ürünlerine karşı antipati duyuyor ve neden para kazanmak uğruna kimse geliştirme yapmıyor diye kendi kendime sorguluyordum.
Tabi, büyüdükçe acı gerçeklerle yüzleşiyor insan. Amerikayı bir daha keşfetmeye ne gerek var diyenlerin bir çoğu bilişim sektöründe “sözde” söz sahibi olanlar. Sözde dedim çünkü bizler o dönemlerde daha çocuktuk ve şimdi büyüdük. Sözde bilişimcilerin foyalarını bir bir ortaya döktük ve dökmeye de devam ediyoruz.
Çocuk, genç ve yaşlı fark etmeden kimle bir arada olsam hemen anlatıyorum. özellikle yeni nesillere, sadece para kazanmak uğruna ve Amerikayı bir daha keşfetmeye ne gerek var diyenlerin ülkemi dönüştürdüğü teknoloji çöplüğünün, olası bir dijital kaos durumunda nelere sebep olacağını anlatıyorum. Sizden önceki tüccar kafalı ve geliştirmekten yoksun, geliştiricileri sömürmeye çalışan patron kafasında olanların, sözde neferi oldukları bilişim sektörüne tek katkılarının, yabancı teknolojik terimlerin Türkçe’ye çevrilmesi olduğunu belirtmekte de fayda var. Yani teknolojinin yerlisini geliştiremiyorlar ama yabancı teknolojinin terimlerinin Türkçe’sini çıkartmak konusunda başarılılar. Diğer bir başarıları ise, kendisine danışanları distribütörleri oldukları yabancı markalara yönlendirmek. Ve buna da ticaret diyorlar.
Hani derler ya, “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” . Ben, üretmeden, üretiyor gözükerek iş yapan kim varsa eleştiriyor ve tavsiyelerde bulunuyorum. Neyse ki yukarıda bahsettiğim sözde bilişimcilerin yaşı gereği ve yeni nesillerin farkındalık seviyesindeki artış nedeni ile yok olmak üzereler. Örnek vermek gerekirse, bir geliştiriciyi çalıştırabilecekleri herhangi bir para birimi yok. Bunu da bildikleri için ağırlıklı olarak sivil toplum kuruluşları ile gönüllülük esası söylemleriyle genç beyinlerin fikirlerini çalanların sayısı pek de az değil.
Ancak asıl konumuz bu değil. Bilişim teknolojileri ile haşır neşir olan yeni bir nesilden bahsedeceğim. Anaokulu çağındaki çocukları oyalamak adına emzik niyetine verilen tabletler ve bu tabletlerin şuursuzca kullanımı çok ciddi bir sorun. Avantajlı durum ise, çocuklar daha henüz bebekken teknoloji geliştirmeyi seçebilir. Yani bu bir ihtimal. Ancak, aileler doğru yönlendirilirse “geliştirici bir nesil” hedeflenebilir. Öyle sağa sola kodlama dersleri veriyoruz, çocuklar için ücretsiz eğitimler veriyoruz demekle olmuyor bu işler.
Kamuda veya özel sektörde iş yapıyor görünmek adına yani görüntü olsun diye iş yapanları çok iyi biliyor bu gençlik. Yani, sen bana bir şey öğreteceksin ve bana iş vereceksin bende sana minnet borcumu bir ömür ödeyeceğim. Yok öyle bir şey. Özellikle etkinliklerde bir araya geldiğimiz ailelere, çocuklara ve gençlere hep şunu söylüyorum; aklınızı kiraya vermeyin. Belli başlı grupların platformlarına üye olmayın, bağımsız geliştirin. Bilgi evet bedava ama hangi bilginin doğru olduğunu ve kaynağının ne derece berrak olduğunu bilmeden öğrendim demeyin. Ücretsiz olarak bilgisini paylaşan yazı, video bloglarını takip edin. Siyasi ve politik söylemlerde bulunan eğitim kurumlarından eğitim almayın. Gibi tavsiyelerde bulunuyorum.
Çok sevdiğim bir sözdür” bilgisini gizleyen namerttir” tabi bilgiyi kiminle paylaştığınızda çok önemli. Bu yüzden, geliştirme kabiliyeti olmadan geliştiricilik adına söylemlerde bulunanların yanında fikirlerinizi asla dile getirmeyin.
Çünkü onlar sizin fikirlerinizi bir yerlere pazarlama niyetindeler. Bu yüzden ortada geliştirme olmadan milyonlarca lira devlet teşviki, işlemeyen ar-ge merkezlerine ve işlemeyen süreçlere gitti. Gerçekten geliştirme yapanlar ise çoktan yurdumu terk etti. Belki inanmazsınız ama bana “zehir gibi çocuklar var biliyor musun? Bu çocuklar google’ın kaynak kodunu elde etmişler. Google’ı hacklemişler” gibi daha bir çok saçmalığı dile getiren saçma sapan yöneticiler var ve neredeyse hepsiyle tanıştım. İşgal ettikleri makamları da terk etmek zorunda kaldılar.
Şimdi, bizler son genç bükücüler olarak, sözde bilişimcilerden uzak kalmanızı tavsiye ediyoruz. Çocuklarınıza tablet verirken, bu tabletlerin izlenebilir olduğunu, bastığın her bir tuşun kayıt altında olduğunu ve eğer yeni nesillerde dedeleri gibi geliştirmezse, yapay zekaya bilinç aktarımını yapan iyi birer birey olmazlarsa, insanlığın bile yok olabileceğini anlatmalısınız.
Ben algılayabilen herkese anlatıyorum. Siber tehditlerden bahsettiğimde bana deli diyenlerin bir çoğu hiç anlamadıkları halde siber güvenlik şirketleri ile para kazanıyor. Örneğin benim sürekli eleştirdiğim BTK yönetimi. Bir defasında daire başkanı olan vatandaşta bana biraz broşür gönderin okullara dağıtayım dedim, bırakın broşür göndermeyi broşürlerinde ihbarweb olarak geçen internet sitesine talepte bulunduğunuzda, bu ihbarınızın haklı olduğu görülmüş ve bu yüzden adalet bakanlığına bildirmek sizin takdirinizdedir diye cevap dönüyorlar. Yani, ihbar et ama ben bir şey yapamam. İyi de kardeşim o zaman ihbar etmenin mantığı ne? Neden ihbar et diyorsun? BTK’ya ait bir tır var. Sözde çocuklar için gezici teknoloji tırı. Ankara’da bir meydanda görüntü olsun diye duruyor. Verin bana tüm şehirleri gezelim, gönüllüyüm dedim. Yok bizim otobüsümüz var, biz çalışma yapıyoruz dediler ya:)
Ama bu güvenli internet tırına denk gelirseniz muhakkak ziyaret edin. Neticede millete ait bir tır…
Hakikaten bir çok kurumda gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde bulunanların sayısı inanılmaz artmış durumda. Gaflet, dalalet tamam da hıyanet nedir kardeşim? çok abartıyorsun diyenler olabilir. Bakınız, vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet vatana ihanettir. Şimdi, googleplay ve appstore üzerinden yayınlanacak olan PTT Messenger uygulaması ne kadar güvenli bir iletişim sağlayacak. İhanet içerisinde bulunan kişiler bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu ülkeye ihanet etmektedirler.
Fark ettiyseniz sürekli eleştiri getirdim ve hakikatleri gözler önüne serdim. Çözümler nerede diye merak ediyor olabilirsiniz. Slogan olarak algılanabilir ama çözüm Yapay Zeka ile Hükumet Yönetim Sisteminde. Çok detay vermeyeceğim elbette ama siber güvenlik tehdit raporu bile yayınlamaktan aciz olanlar, ulusal siber güvenlik stratejileri 2019-2023 çalışmamıza bakarak feyiz alabilirler. Hatta, faydalı bilgiler verdiğim ve ücretsiz olarak yaptığım faaliyetlerde oluşan etkinin yanından bile geçemezler. Adam olsalar, pardon, iyi niyetli insan olsalar destek verelim de bunlar da art niyet var. Bu yüzden özellikle yeni nesiller, üç kuruş para kazanacağım diye akıllarını kiraya vermesinler. Yapay Zeka ile Hükumet yönetim sistemi geldiğinde, sistem iş yapıyor görünümündeki ve aslında iş yapmayan kişi ve kurumları puanlayacak ve iş yapanlar sistemde kalacak. Bu başlığın sadece yapay zeka kısmını konuşanlar, yapay zekanın sonlarını getirdiklerinin farkında bile değiller.
Bu kurumlar kimsenin babasının tarlası değil. Okullarda iyi niyetler ile çabalayan öğretmenlerimizin çabalarına yazık etmeyin. Sürekli sırıtarak poz veren kurum başkanlarına artık katlanamıyoruz. Yapay zeka ile hükumet yönetim sistemi geldiğinde mal varlıklarında gerçekleşecek en ufak bir hareket şüpheli işlem olarak görülüp derhal işlem yapılacak. Şimdi bu bostanlar babanızın tarlası gibi görünüyor olabilir lakin, burası Türkiye Cumhuriyeti ve kurumlarda Türkiye Cumhuriyeti devletine ve halkına aittir. Öyle on dönüm bostan yan gel yat Osman tadında çalışan kimseyi istemiyoruz. Teknoloji üret teknoloji! Bana Amerikan, İngiliz, Alman ya da Rus teknolojisi ile gelme.
Uzun lafı kısası, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Siz adam gibi iş yaparsanız Türk gençliği destek olur. Yoksa, kuruyup gidişinizi büyük bir zevkle izlemeye devam ederek, kurumuş odunlar olarak üşüyen ruhları ısıtacak ve tarihte “işe yarayan odunlar” olarak yer alacaksınız.