Son zamanlarda baba yadigarı olan gerek lise çağından beri gelen şiir ve günlükleri gerekse ailemize ait notları okumaktan kendimi alı koyamıyorum. Bu okumaların bende oluşturduğu özlem, kaos, sevgi, aşk ve nefret gibi kavramların günümüzde sosyal mecralarda hat safhada ve çoklu işlemler şeklinde devam ederek veri tabanlarında saklı tutulan yazışmaların veya tutulmuyor iddiasındaki verilerin bir toplumu imha edebilecek kadar etkili olabileceğini tahayyül bile edemiyorum.
Tahayyülün ötesinde de aşikar bir gerçek ise siber saldırganların, parasını kasada saklayanları soyduğunda “ bize ne dolaşıma katsaydı parasını da çalma eylemimiz haklı olmasaydı “ demesi gibi haklı bir yanları var mı? sorusunun yanıtını kim bilir?
Kişisel verilerle dolu veri tabanlarının erişebilir olması ise ayrı bir gerçeklik gibi adeta kabak gibi önümde durunca ve haliyle “hey gardaş sen iş yaparsın? Çok mu görevimiz tehlike izledin de filmlerdeki gibi ajancılık mı oynarsın? Yoksa Karabekir Paşa’nın torunusun da ondan mı böyle verilerle kavga edersin” diye sorabilirsiniz?
Hayır efendim asla… Bizimkisi “Vazifelerin yerine getirilmesi kahramanlık değildir. Kahramanlık vazifenin bittiği yerde başlar ve vatan hayrına en aziz varlıkların fedasının sona erdiği yerde tamamlanır!” sözünün mimarı Kazım Karabekir’e hayranlıktan öte bir çaba değil.
Lakin, coğrafyamızın etrafında dönen dolaplar, konvansiyonel savaş enstrümanlarının, konvansiyonel olmayan siber güvenlik gibi savaş enstrümanlarıyla eşleştiğini gördükçe, Türk milletini en çok ayar eden dedikodu, riya gibi duyguların yanı sıra batıcı, Amerikancı, Avrupalı ve Arapçıların mevzu bahis Türk olunca bakış açılarını da bildiğim için, vay halimize köprüsünden önceki “Son Çıkış” tabelasını da ışıklandırmak istemiyor değilim.
Dikkat çekmek istediğim husus şu ki; yasa ile garanti altında denilen internet platformları ve bu platformlara bağlı olan sosyal mecralar, mesajlaşma uygulamaları gibi enstrümanlar üzerinden HAVELSAN’a siber saldırı yaptık diyen “şirin görünümlü!” hacker grupları özellikle politikacıların yazışma, özel paylaşım ve daha birçok verilerini ele geçirdik derlerse ve yayınlarlarsa ilk ne olur?
Eminin birçok okur haklı olarak hiçbir şey olmaz diyebilir. Peki okurlarımızın eş, dost, akraba yazışmaları, mesaj uygulamalarına ait mesajlaşmaları, görüntülü görüşme verileri veya sosyal mecralara ait özel görüşmeleri yayınlansa ne olur?
Zamanında wikileaks belgeleri gibi sunuculardan yayınlanır veya farklı mecralardan paylaşılırsa aile içi şiddette olağanüstü bir artış olur mu?
Yoksa bu durum hiç olmayacak şekilde ancak film veya dizilere senaryo içeriği midir?
En azından, böyle bir senaryo İçin önlem olarak erişim engeli getirildiği halde VPN’ler ile bu verilerin paylaşıldığı sunuculara erişirlerse ne yapılır? Neler Olur? Diye irdeleyen risk analiz raporu ve stratejisi var mıdır? Diye sorsak Süber güvenliğin patronlarından ses gelir mi? Diye de merak etmiyor değilim… peki ya siz?
Ara ara yapılan Amerikan elçiliğinden açıklama haberleri siber soykırım için dijital tetikçilere bir işaret fişeği mi bilinmez ama Siber Vatan için uzaydan karaya siber kalkan sadece güvenlik duvarı ile sınırlandırılmış teknolojiler olarak da görülmesin diyenlerin de kişisel verileri manipüle edilmiş olabilir.
Asıl merak ettiğim ise Kazım Karabekir günümüzde yaşasaydı böyle bir malumat kendisine getirilmiş kurmay zeka bugün ne yapardı? Sorusunun yanıtı olsa gerek…
Ne diyelim; tüm bunlar siber kahinlik mi yoksa siber savaşın analog tetik düşürüp caka satanlarınca sürdürülen savaşın yeni nesil tetiği mi?
Nasılsa Tetik’in Tüfeği, Tetik’in Barutu değil mi?
https://www.veryansintv.com/carpici-iddia-havelsanin-hassas-bilgileri-sizdi