Daha öncede İlmin Kapısında “Nöbet Tutan Bilge Nesil” başlığı ile bir makale kaleme almıştım ve bir çok kişi tarafından teknolojik yazmakla eleştirilmiştim. Dün Murat Ezgü Tarafından kaleme alınan “Hikmetin İzinde Yalın Kılıç Bir Yolcu makalesi bana yazımı yeniden yapılandırmam gerektiğini anımsattı”ise http://www.dunyabizim.com/portre/24625/hikmetin-izinde-yalinkilic-bir-yolcu-omur-celikdonmez
Ömür abi ile ilk tanıştığımda beni hiç dinlemediğini sandım. Yaklaşık 10 dakika aralıksız konuştum ve kendisi sürekli başka işlerle uğraştı. Bende haliyle biraz sinirlendim ve “abi ben bi sigara içip geliyorum dedim” ve odasından çıktım. Sigaramı içerken de hüzünlendim, acaba bu söylediklerimi anlayacak bir devlet adamı yok mu diye. Derken odaya geri geldim ve ayıp olmasın, birazdan kalkarım diye düşünürken, Ömür abiye anlattığım tüm konu başlıklarında bana sorular sormaya başladı. Cevap veriyordum ama bir yandan da şaşkındım. Bir defa kendisinin teknik anlamda beni anlamasını hiç beklemiyordum ama sorduğu sorular ve benim anlattıklarımın bana anlatım ve görüş bildirecek kadar geri dönmesi ise beni inanılmaz heyecanlandırıyordu. Sohbet devam ederken, seni dinlemediğimi sandın değil mi diye sorduğunda, evet abi hakikaten beni dinlemediğini sandım demiştim. Kalplerin konuştuğu kadim bir dostluk başlangıcıydı belli ki. Daha sonra ki görüşmelerimizde kendisine raporlar hazırlayıp hem beni daha iyi tanımasını hemde anlattıklarımın gerçekliği ile alakalı teknik bilgi ve stratejilerimi okumasını istedim. Sağolsun ilk iki raporum olan 4-5 sayfalık dosyaya şöyle bir kaç saniye bakıp olmamış dediğinde benimle alay ettiğini düşünmedim desem yalan olur.
Süreç içerisinde Ömür Çelikdönmez’e bay pipo diyerek takılmaya başladım. Onunla sohbet etmek, piposundan tüten dumanlar arasında düşünmesini izlemek sanıyorum pek kimseye nasip olmaz.
Kendisi yalın kılıç bir yolcu ve bizlerde ilmin kapısında nöbet tutan bilge nesil olmaya çalışıyoruz. Ömür abi gibi kaç kişi var ki zaten? özellikle bizlerin Ömür Çelikdönmez gibi aklı selim ve kalp gözü açık insanlarla haşır neşir olarak yoğurulmamız gerekiyor ki gelecek nesiller güvence altında olabilsin.
Neden biz ilmin kapısında ki nöbete talip olduk? biz kimiz? gibi sorular elbette ki sorulabilir. Bizler Devlet Ebed Müddet ilkesine bağlı gençleriz. Bizim için bilgi, bilginin doğruluğu ve kesinliği netleşmeden bilgi olarak kabul görmez. İnce eleyip sık dokuyup yanlış bilinenleri düzeltmeye çalışırız. Uzmanlıklarımız genellikle bilişim teknolojileri üzerinedir. Ancak bu uzmanlık Nasa’nın web sitesini hackledik, yok efendim israilin sitesini hackledik gibi basite indirgenecek bir konu değildir. Hazır yeri gelmişken NASA’nın sitesi hacklenmedi sadece dos attack denilen yöntem uygulandı. Yani binlerce hatta milyonlarca kez NASA nın alan adına ping atıldı ve NASA da o portlardan gelen iletişimi kesti. Ancak bunu hackledik diye savunanların en iyi tarafı gençlerimizi gaza getirmeleri oluyor. Farkındaysanız ilmin kapısında nöbet tutan bilge nesil olmak ise Allah vergisi bir durum.
Şu anda her kademeden Amerika’ya atar gider yapılıyor. BAzen aklım almıyor bu konuları neden biliyor musunuz? Evinizin temeli dahil tüm obje ve teknolojilerini ben yapmışım. Sizde eve para verip almışsınız. Üstelik tüm arıza ve sorunlarınızı da yine beni arayıp gidermek zorundasınız. Anlaşmamız da böyle. Başka bir firmadan destek alsan benim gizli kapılarımı dahi aşamazsın. Her neyse, şimdi bana kafa tuttun, küfür ettin, bağırdın, çağırdın… Sana tek kelime ile Fuck Off desem ne yaparsın? evden çıkamazsın, benimle iletişimini kesemezsin ve yerli ürettim dediğin ne varsa seni kandırmış olan benimle irtibatlı firmalardasın yine! Senin havan kime güzelim? Ölen senin halkın banane desem? ne yaparsın?
Hiç bir şey yapamazsın. Çal oyna Cevdet çal oyna…Sonra da parçala beni Behçet parçala…
Şimdi bizler ilmin kapısında nöbet tutarken hiç bir koruma kalkanımızın olmadığını düşünüp bizlere edepsizce saldıranlar oluyor ve bir anda bizlerin sahipsiz olmadığını çok acı tecrübeler ile anlıyorlar. Bilgeliğimiz için ise Ömür abi gibi devlet ebed müddet ilkesine bağlı değerleri kalbimiz arıyor ve zihnimizle örtüşünce de bilgeliğimiz artıyor. Allah başımızdan eksik etmesin böylesine gerçek, olduğu gibi görünüp, göründüğü gibi olabilenleri…
Son olarak bu sıralar Rüyalarımda İncirliği çok görür oldum. Kimin ne hesabı var orada bilinmez ama Amerikan üssü olarak bilinen İncirlik için sürpriz düşünen birileri mi var acep?
Kalemin dönemi bitti ve klavyelerin dönemi de geçmek üzere. Ya verin elimize silahı, topu, tüfeği yada bizleri idam edin. Esaret altında yaşamak bizlere göre değil. Allah’ın aslanı olarak devam edersek, nefsimize mi geldi de savaştık yoksa hak için mi savaştık tereddüt edebiliriz. Lakin, İlmin kapısında bizden daha iyi nöbet tutacak başka bir nesilde göremedik.
İlmin Kapısı olarak bilinen Hz. Ali’ye selam olsun.
