siber güvenlikSiber istihbaratYapay Zeka

Milli İstihbarat Akademisi’nin “12 Gün Savaşı” Raporu Üzerinden Türkiye’nin Gelecek Senaryosu

miaakdemisiberrapor3

12 Günlük Bir Savaş, 12 Yıllık Bir Ders

Bazen savaşlar sadece sınırda yaşanmaz. Bazen bir tuşa basılır, ekran kararır, radar susar ve halk neye uğradığını anlayamadan sonuç ilan edilir.
İşte İsrail ile İran arasında geçen ve tarihe “12 Gün Savaşı” olarak geçen o kısa ama sarsıcı dönem, bunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak karşımızda duruyor.

Ancak bu sefer fark neydi biliyor musunuz?

Milli İstihbarat Akademisi, bu savaşın ardından susmadı. Tam tersine, oturdu, analiz etti ve Türkiye’ye dönüp dedi ki:

Bak, bu yaşandı. Ve eğer ders çıkarmazsan, sıradaki hedef sen olabilirsin

Adı: 12 Gün Savaşı ve Türkiye İçin Dersler
Yayımlandığı yer: MİA
Tarihi: Ağustos 2025  

Bu sadece bir çatışma özeti değil. Bu, geleceğin savaş konseptini kodlayan, satır aralarında yapay zekâdan kamuoyu mühendisliğine, siber saldırılardan sinyal kesmeye kadar onlarca tehdidi tek dosyada toplayan bir “ulusal uyarı mektubu.”

Ben bu raporu okuduğumda zihnimde yankılanan tek cümle şuydu:

“Bu ülkede hâlâ vaktimiz var. Ama artık zaman değil, zihin yetiştirmeliyiz.”

Ve tam da bu yüzden, ben yıllardır gençlerle birlikteyim.
Atölyede, amfide, kafede, bazen bir okul bahçesinde…

Çünkü geleceğin ordusu sadece silah taşıyanlardan değil; kod yazanlardan, veri analiz edenlerden, zekâsını milletine adayanlardan oluşacak.

Bu yazıda o rapordan yola çıkıp şunları konuşacağız:

  • Bizim zihin ordumuz neler peşinde?
  • Artık sadece devletlerin değil, toplumların da meselesi haline gelmiş “Siber savaş”. Peki yol haritamız nasıl olmalı? Neler yapılabilir?
  • Türkiye nasıl bir erken uyarı sistemine, nasıl bir milli gençlik stratejisine sahip olmalı?
  • Ve neden bir “MİA Raporu”, sadece kurumsal değil; kişisel bir çağrı olmalı?

Çünkü bazı raporlar vardır, size dosya gibi görünür ama aslında bir uyanış manifestosudur.
Haydi birlikte satırların altını çizelim.

🧠 Birim 8200 & Türkiye’nin Uyanması Gereken Alarm

İsrail’in “Zihin Ordusu” Birim 8200 birimini duymamış olabilirsiniz. Ancak bu satırları okuduktan sonra artık duymuş oldunuz.

Bu birim, yalnızca bir “istihbarat ofisi” değil; genç yaşta keşfedilen zihinlerin kod yazarak füze durdurduğu, satır arası okuma becerisiyle savaş önlediği bir akıl fabrikası. Henüz lise çağındayken eğitime alınan gençler, sadece teknik uzman değil, aynı zamanda bir dijital cephe savaşçısı haline geliyor.

Düşünün, bir ülkenin en önemli siber saldırıları — Stuxnet gibi tarihe geçmiş operasyonlar — bu birimden çıkıyor. İran’ın nükleer programı çökerken ekranın diğer ucunda bir liseli vardı belki de.

Peki ya biz?

🚨 Gençlerle Çalışmak Neden Bir Milli Güvenlik Meselesidir?

Ben neden liselilerde, teknik lise laboratuvarlarında ve üniversite kulüplerinde, öğrenci kardeşlerimle zaman geçiriyorum?
Neden bir seminerde, bir öğrenci kulübünde, bir teknoloji, deneme (maker) atölyesinde görünce gözlerim parlar?

Çünkü biliyorum: Geleceğin “erken uyarı sistemleri”nin kodları tahtaya formül yazan, Python’la oyun kodlayan, bir ESP32 kartını LED ile senkronize etmeye çalışan o gençlerde saklı.

Bugün liselerde kurduğumuz bir siber güvenlik kulübü, yarın bir Ogero saldırısını önleyecek kabiliyeti doğurabilir. Bugün birlikte yazdığımız bir SQL sorgusu, yarın devlete sızmaya çalışan bir tehdit grubunu tespit edecek algoritmaya dönüşebilir.

Tarih boyunca ordu millet olduğumuz gibi Siber cephe artık sadece devlet kurumlarının değil, halkın, öğrencilerin ve öğretmenlerin de cephesi.

🇹🇷 Türkiye Ne Yapmalı?

12 Gün Savaşı raporunda açıkça görülüyor: Algı yönetiminden elektronik harbe, siber saldırılardan radar körleştirmeye kadar her şey bir bütün olarak çalışıyor.
Bu bütünün içinde biz hâlâ parçaları tanımaya çalışıyoruz.

Türkiye’nin Zihin Ordusunu oluşturacak, yerli ve erken yaşta eğitim temelli bir siber istihbarat akademisine ihtiyacı var. Ama bu sadece devletin ilgili kurumlarına hizmet edecek bir yapılanma olarak kalmamalı. Okullara, gençlik kamplarına, sivil projelere, eğitim müfredatlarına kadar yayılmalı.

Bu yüzden ben:

  • Anadolu’da düzenlediğimiz her atölyeyi bir “siber keşif laboratuvarı” olarak görüyorum.
  • Geliştirdiğimiz LMS yazılımlarını sadece eğitim değil, “güvenlik farkındalığı aracı” olarak tasarlıyorum.
  • Üniversite kulüplerinde sadece “bilgi değil, bir duruş” inşa etmeye çalışıyorum.

Çünkü siber güvenlik bir yazılım değil; bir karakterdir”

“Erken Uyarı Sistemi” sadece füze için değil, genç beyinler için de gereklidir!

Bugün füze için radar kuruyoruz, sınır için gözetleme kuleleri dikiyoruz…
Peki zihinler için hangi erken uyarı sistemini kurduk?

Kod yazmayı öğrenen bir genç, sadece bir meslek sahibi olmaz;
geleceğin bağımsızlık manifestosuna ilk satırı yazar.

İsrail bunu yıllar önce fark etti. Daha çocuk yaştaki bireyleri “siber tehditlere karşı fırsat zekası olarak eğitti.

Sonuç?
Birim 8200…
Bugün siber savaş alanının beyin takımı, aynı zamanda görünmez ordusu.

Bizde ise hâlâ “bir yazılımcı çıkacak, bir yerlerde bir şey yapacak” beklentisi var.
Hayır. Gençleri tek tek beklemeyeceğiz.
Onlarla birlikte hareket edeceğiz.

 Kodlamayı Öğrenen Çocuk, Bağımsızlık Manifestosunu Yazmaya Başlamıştır

Bugün bir Arduino setiyle ilgilenen çocuk, yarın radar körleştiren kodu yazabilir.
Bir Python döngüsünü çözen lise öğrencisi, dijital sabotajı önleyecek savunma zekâsını geliştirebilir.

İşte tam da bu yüzden mahalle mahalle, okul okul, kulüp kulüp dolaşıyoruz.
Yaptığımız iş yalnızca “siber güvenlik” anlatmak değil;
bir özgüven sistematiği inşa etmek.

Ve evet, bu ses artık sadece yazı tahtalarında, YouTube seminerlerinde ya da küçük bir Telegram grubunda yankılanmıyor.
Bu ses artık:

📺 Gülgûn Feyman’ın “Dijital olarak çıplak mıyız” sorusunda, ulusal kanallarımızda, yerel radyo kanallarında, mahalle bültenlerinde, ajanslarda, yüksek sesle yankılanıyor.

İlk söyleyen biz olmasak da,
ilk harekete geçiren, halkla birlikte şekillendiren biz olduk.

🌍 Türkiye’nin NATO’dan Bağımsız Siber Komutanlığı Neden Şart?

Bugünün savaşı, sadece toprağın değil verinin savaşıdır.
Ve veri, kendi göğünde uçmayanın, kendi radarına güvenmeyenin elinde oyuncak olur.

Milli bir Siber Komutanlık, bize başka bir şemsiye vaat etmiyor.
Kendi göğümüzü koruyacak bir çatı kuruyor.

Ben bu çağrıyı bir televizyon stüdyosunda değil,
bir kod kampında da dillendiriyorum.
Çünkü biliyorum ki bu ülkeyi savunacak olanlar, sadece askerler değil, “teknoloji geliştiriciler”dir.

📡 Türkiye İçin Ulusal Siber Seferberlik Modeli

Bu bir teknoloji çağrısı değil.
Bu, “bir bilinç seferberliği”dir.

Her okulda bir “siber farkındalık” programı,
Her belediyede bir “yapay zekâ destekli afet sistemi”,
Her evde bir “dijital okuryazarlık panosu” olmalı.

Bunu birlikte inşa edebiliriz.
Çünkü bu ülkenin evlatları sadece asker olmaz; gerektiğinde veri mühendisi, strateji analisti, siber kahraman da olurlar.

 

🔐 Bu Daha Başlangıç: Akıllı Devlet, Dijital Direniş ve Yeni Nesil Savunma

Bugün 12 Gün Savaşı üzerinden bir rapor okuyoruz,
Ama aslında yarının savaşlarına dair bir stratejik pusula inşa ediyoruz.

Yapay zekâ destekli kamu yönetim modellerini ilk kez tartışmaya açtığımız günlerde,
birçoğu bu fikri “ütopya” olarak görüyordu.

Ama artık görüyoruz ki;
🌐 Dijital seferberlik bir tercih değil, bir milli beka refleksidir.
🛰️ Ulusal uyarı sistemleri yalnızca füze radarlarıyla değil, veri radarlarıyla da desteklenmelidir.
🎯 Siber Komutanlık artık masa başı birim değil; “çelik kubbe”yi yönetebilecek bir vatan savunma hattı olmalıdır.
📡 Otonom imha sistemlerinden savunma teknolojilerine kadar, yerli zekânın kodları yazılmalıdır.
🕊️ Bilişim diplomatları ise yeni dönemin mimarları olacaksa, onları bugünden yetiştirmeliyiz.

 

Ve elbette artık şu gerçekle yüzleşmeliyiz:
“Siber saldırı, endüstriyel casusluk ve etki ajanlığı”  gibi kavramlar, filmlere konu olmaktan çıkıp gerçek bir iç tehdit haline gelmiştir.

Bu nedenle her Türk vatandaşının mutlaka göz atması gereken bir kaynak daha var:
📖 Milli İstihbarat Teşkilatı’nın yayınladığı Resmî Güvenlik ve İstihbarat Terimleri Sözlüğü
Bu sözlük, sadece güvenlik uzmanlarının değil;
halkın, öğretmenin, öğrencinin, girişimcinin, gazetecinin — kısacası her bireyin dijital çağda kendini koruması için bir pusuladır.

Ben bu yazıyla yalnızca bir raporu değerlendirmiyorum.
Aslında hep birlikte sormamız gereken o soruyu tekrar gündeme getiriyorum:

“Türkiye, geleceğin asimetrik savaşlarına bugünden hazır mı?”

Ve bu sorunun cevabı bakanlıklarda değil, bazen bir okul kulübünde,
bazen bir kod kampında, bazen de bir blog yazısının satır aralarında şekilleniyor.

Ben de bu satırlarda kalmaya,
güçlü Türkiye için aklı kodlayan, geleceği okuyan gençlerle yürümeye devam edeceğim.

Yeter ki bu topraklarda bir kıvılcım olsun.
Biz yine yolları arşınlarız.

 

🛡️ Teknolojik Güç Yeter mi? Türkiye İçin Derinleşen Uyarılar ve Etik Sınav

12 Gün Savaşı, yalnızca iki ülkenin karşı karşıya gelişi değil; teknolojinin savaş doktrininde nasıl belirleyici bir aktöre dönüştüğünün çırılçıplak ispatıdır.

Savaş boyunca İsrail, sivil uygulamaları da savaşın bir parçası haline getirdi.
📱 WhatsApp ve benzeri uygulamalar üzerinden dijital takip, manipülasyon ve bilgi sızdırma operasyonları o kadar yoğundu ki, İran halkına bu uygulamaları telefonlarından silme çağrısı yapma noktasına geldi.
Kimi bölgelerde internetin tamamen kesilmesi bile, bir savaş stratejisi olarak devreye alındı.

Bu noktada sormak gerekiyor:
Bugün Türkiye’deki hangi uygulama altyapısı, kriz anında yerli bir alternatif ile değiştirilmeye hazır?

🇹🇷 Türkiye İçin Çıkarılacak Beş Stratejik Ders

📌 1. İnsanlı-insansız entegrasyon kritik önemdedir. Türk Hava Kuvvetleri’nin bu alandaki çalışmaları hız kesmeden devam etmelidir. Aynı zamanda siber (siber uzay) komutanlığı ivedilikle devreye alınmalıdır.
📌 2. Çok katmanlı hava savunma sistemleri artık bir lüks değil, bir zorunluluktur.
📌 3. “Hipersonik füzeler”e karşı savunma mekanizmaları geliştirilmezse, “güçlü ittifaklar” bile caydırıcı olamamaktadır.
📌 4. Teknolojik üstünlük ancak siber güvenilirlik ve dijital bağımsızlıkla sağlanabilir. Yoksa strateji kâğıt üstünde kalır.
📌 5. Yapay zeka destekli sivil teknolojilerin millileştirilmesi ve askeri amaçlı siber saldırılara karşı korunabilir hale getirilmesi, artık bir “güvenlik istisnası” değil, bir “devlet politikası” olmalıdır. Dijital mütekabiliyet mevzuatının (regülasyonlar) bir an önce oluşturulması ve üzerine çalışılması önem arz etmektedir.

Ve elbette:

🚨 Topyekûn bir erken uyarı sistemi kurulmalıdır.
Sığınaklar, alarm sistemleri, kritik altyapılı sistemler, şehirlere göre farklılaştırılmış kriz protokolleri artık kitaplarda değil, yer altında ve tüm iletişim ekranlarında (TV, telefon, bilgisayar, tablet vb.) hazır olmalıdır.

Ve belki de en kritik sorulardan biri;

🤖 Otonom Robotlara “İmha Et” Komutu: Savaşın Suçu Kimin?

Gelin şimdi bir bakalım; “distopya” nasıl gerçek oldu?


Bir askeri robot, bir hedefin fotoğrafını tanıyor.
Yüksek komutadan “imha et” emrini alıyor.
Ve saniyeler içinde bir insanı yok ediyor.

📍Peki ya sonra?
O kişi gerçekten düşman mıydı?
Ya bir hata varsa?

BM nezdinde şu anda şu soru masada:

“Bir otonom robotun gerçekleştirdiği ‘ölümcül eylem’ bir savaş suçuysa, suçlu kimdir?”

  • Teknoloji geliştiricisi mi?
  • Yapay zekâya emri veren askeri operatör mü?
  • Yapay zeka destekli hükümet yönetim sistemini kullanan mı?

Bu, sadece hukukçuların değil; biz teknoloji geliştiricilerinin de omzunda taşıdığı bir sorumluluktur.

Ben yıllardır söylüyorum:
🧠 Kod yazmak, sadece teknik bir beceri değil; etik bir sorumluluktur.
Ve her satır, ya barışı inşa eder ya da felaketleri çağırır.

📘 Öneri: Her Türk Vatandaşı Bu Sözlüğe Göz Atmalı

Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından yayımlanan Güvenlik ve İstihbarat Terimleri Sözlüğü, sadece istihbaratçılar için değil; dijital çağda yaşadığını bilen herkes için bir başvuru kaynağıdır.

Endüstriyel casusluktan, etki ajanlığı, hibrit savaşlara, dijital terör kavramından aldatma operasyonlarına kadar yüzlerce kavram…
Kimin hangi tuşa neden bastığını anlamak için önce kelimeleri anlamalıyız.

🗣️ Son Bir Cümleyle

“İlk söyleyen ben olmayabilirim” demek bir tevazudur,
Ama “yönü birlikte çizdik” demek bir ulusal duruştur.

Ben de bu duruşun parçası olmaktan değil;
yüzbinlerce gencin gözündeki kıvılcımı görmekten gurur duyuyorum.

Çünkü artık herkes biliyor k,;

“İsteyince hep birlikte yapılamayacak hiçbir şey yok”

 

kaynakça;

https://tr.wikipedia.org/wiki/Birim_8200

https://mia.edu.tr/uploads/f/12-gn-savasi-ve-trkiye-iin-dersler_1.pdf?v=1754026418

https://www.hrw.org/report/2025/04/28/hazard-human-rights/autonomous-weapons-systems-and-digital-decision-making

 

Tags : mia 12 gün savaşlarımia akademimia sibermit siber
grey

The author grey

Leave a Response