Son zamanlarda herbokologlarla dolu TV kanallarını izlemediğimden hafif bir tebessüm takınmışken sosyal medya ve hatta hayatın içinde birebir görüştüğüm, yolculuk ettiğim veya kalabalık ortamlardaki ziyaret, yolculuk ve sohbetlerde gördüğüm yansımadan ötürü ve tebessümümüm gördüğü lüzum üzerine benden affını isteyerek uzaklaştı.
Sonra dedim ki; ya hu ota boka ne takılıyorsun? Sen işine bak
İşim de malumunuz kamu ve özel sektöre siber güvenlik penceresinden bakmak ve gerektiğinde metasploit gerektiğinde exploit ya da bug bounty kasmak yerine asıl mevzuya odaklı bir şekilde siber güvenilirlik üzerine ilgililerin arzına talep üretmek. Bu bazen bir teknoloji olabildiği gibi bazen de basit bir iş fikri olabiliyor. Ancak bu yazının mahiyeti kendinden menkul değil, bilakis şahsına münhasırdır.
İyi okumalar…
Efendim malumunuz NATO standartları gereği (CMMI) ülkemizde kullanılan askeri ve kamuya açık teknolojiler belli bir standart ve planlama çerçevesinde ilerliyor. Kamunun özellikle kamuya açık teknolojilerde fark yaratan yapay zekâ destekli yazılımlarla hem hal olduğu yadsınamaz bir gerçek. Yerli ve milli yazılımların ulusal güvenlik açısından kritik öneme haiz olduğu da zaten herkesin malumu. Burada özellikle yüz tanıma sistemleri için güvenlik birimlerinin çok ciddi bir veri tabanına hatta birçok veri tabanıyla eşleşme arzusu ihtiyaçtan da öte kaçınılmaz bir durumdur.
Ülkemizin güvenlik birimlerinin tamamı eksiksiz ve kusursuz çalışmalarla Türk milletinin egemenliği ve iç güvenliği bakımından dünyaya rol model olan başarılara imza atıyor. Her ne kadar kimi zaman sosyal medyada kimi zaman da hayatın içinde gördüğümüz bazen üzücü bazen de hüzünlü durumlara sebep olan personellerin istisna olduğunu ve istisnaların kaideleri bozmayacağı bilindik bir durum.
Eminim her kurumun gerek başındakiler gerek vücut ve ayaklara kadar giden organların büyük bir uyum ve ahengi için teknoloji kullanımının önemini herkes kavrıyordur. Kavramayanları nasıl ayırt ederiz diye baktığımızda ise ilkokul çağındaki yumurcakların bile fark edebileceği üzere bir takım siyasetçi, bürokrat ve devlet mi hükümet mi tartışmalarının arasında kalmayı tercih eden yaklaşımlarıyla İletişim ve Dijital dönüşüm başkanlığı siber güvenilirlik için deneysel bir alanda negatif yönde çalışmalara daha çok imza atıyorlar.
İletişim başkanlığınca yapılan usulsüz atama, görevlendirme gibi boşluktan kaynaklı yetki aşımının itibar kaybına neden olan çalışanları bir yana Dijital Dönüşümün başkanı da birçok teknoloji kurumunun da yönetim kurulunda olmasına rağmen İletişim Başkanına “görev alanımız gereği ve sizin de bulunduğunuz konum ve ilgili kurumlardaki yetkileriniz nedeniyle “acil siber güvenilirlik mevzuatı hazırlama gereği hasıl olmuştur. Bu nedenle görüşmelerinizde Amerika Birleşik Devletleri’ne ait PRISM projesinin birer parçası olan teknolojik ekipmanların sınırlı kullanımını ivedilikle sağlamalısınız. Aksi halde CIA üçlüsü olarak bilinen confidentiality (gizlilik), integrity (bütünlük) ve availability (erişilebilirlik) tam anlamıyla risk altındadır ve gerekli tedbirler aşağıda yer almaktadır” deme şansı ya da kapasitesi var mı bilemem ama bu ve benzer hayali senaryoların gerçekliğine “Hollywood yapımı filmleri çok izliyorsun” diyenlerin maksadı ne olabilir diye kafa yoramam ama NETFLIX’e daha cazip gelen konular olduğu da aşikâr.
Son günlerde paralel bilişimciler pek bir sessiz olsa da kimin hangi portlarla kimlere ne geçiş izni verdikleri siber vatanın derinliklerindeki veri tabanlarında kayıtlı olduğu için panik ataklarında artış gözlenebilir. Çünkü eskiden yerli ve milli yazılımlar varken yabancı haber alma servislerine çalışıp çalışmadığı bilinse bile kazanç için yabancı menşeili ürünler kısa muhabbetin ardından yine geçerli olurdu. Şimdilerde durum paralel bilişimciler için biraz daha farklı. Şimdi yerli ve milli yazılımları en çok onlar savunuyor ve eğer alternatifi varsa bile yerli ürün tercih etmeye çalışıyor. Yoksa, zaten yapıştırıp geçiyorlar. Hatta yabancı ülkedeki güvenlik ürünü ve hizmetleri olan firmaların sahipleri yerli kimliklere sahip oluyorlar, daha doğrusu olsun istiyorlar… Birilerinin eş, dost, akraba gibi yakınları o firmaların içerisinde kurumla iş yapma karşılığı ortaklık ya da yönetici olarak yer alıyor. Zamanın paralel bilişimcileri de böyle…
Şimdi gelelim asıl konumuz olan Yapay Zekanın Türkiye Cumhuriyeti’ne ait kurumlara hangi başlıklarda hizmet vermeye çalıştığına.
Elbette firma isimlerini zikretmeyeceğim ama birçok teknoloji firması doğal dil işlemeden, veri setlerine. Görüntü işlemeden tarama başına fiyatlamalarla güvenlik, sağlık gibi daha birçok alanda yeni nesil kimliklerdeki biyometrik fotoğrafları dünya genelinde bütünleşik olarak işleyip pazarlıyor. Yani dijital pazarlama yapılıyor.
Şimdi kimse kusura bakmasın ama çağımızın gereksinimlerinin karşılanması ihtiyaç değil, zorunluluktur. Halen daha yeni kimlik kullanmayan varsa yüz tarama yazılımlarının verit tabanlarında bulunmuyor olabilir. Tabi sosyal medya veya mesajlaşma uygulaması kullanmadıysa…
Hatırlarsanız Android telefonundaki bir uygulamayla yayın esnasında yerli yüz tanıma sisteminin tanıtımını yapan bir bakanımız vardı. İçişleri bakanlığınızın emektar ve kıymetli geliştirici personelleri, geliştirici emniyet müdürlerinin yüksek gayretleriyle ortaya çıkan çok yönlü ve güçlü teknolojisi POLNET elbette gerektiğinde INTERPOL, CISA gibi daha birçok teknolojik altyapı ile entegre olur. Kırmızı bülten mesela, bu ortak çalışmanın en yaygın kullanıldığı örnek denilebilir.
Günümüzde siber dolandırıcılık vakalarının ulusal ve global anlamda artış göstermesi nedeniyle ulus devletler de bir takım siber güvenlik iş birliği yapmak durumunda kalıyor. Teknolojik tek devlet mantığını NETFLIX ve HOLLYWOOD zaten uzun süredir pompalıyor. Asıl meseleyi herkesin anlayacağı bir örneklemeyle anlatmaya çalışayım; TRT yapımlarının NETFLIX kalitesinde ve algı yönetiminde daha etkin olduğunu görseydik, sosyal medyada töresine uygun yaşayıp geliştirenlerde artış olduğunu da izleyenlerin ilgisinden gözlemlerdik. Umarım anlaşılabilen bir örnekleme olmuştur.
Kısacası yapay zekâ destekli hükümet ve kamu yönetim sistemleri gümbür gümbür geliyor. Eline kurum kimliğini alan yetki aşımı, görevi ihmal ya da siyasi konjonktüre göre ahkam kesmeye devam ederse, gelecekte günlük nabız verisine kadar torunlarına yayınlandığında kim arkadaşlarıyla patlamış mısırla galaya gitmek için yarışır kim kaçar bilemiyorum ama özellikle akıllı telefon, tablet, bilgisayar gibi donanımlarla hangi site veya uygulamaları kullandığı bilinen kullanıcılar sizsiniz, biziz, hepimiziz. Ölümden sonra ahiret inancı birçok kültür de bilinen bir gerçeklik. Asıl somut gerçeklikte ne biliyor musunuz?
Torununuz yakın gelecekte sizinle bir tuşla hiç ölmemişsiniz gibi dijital avatarınız veya birebir dijital kopyanızla hasbihal edebilecek.
Suç işleyen biri sadece bir fotoğrafla saniyeler içinde tespit edilebilecek, nabzı düşen birine anında müdahale edilebilecek. Tabi bu üstün yetenekli olduğu savunulan iyi niyetli bir yapay zekanın kontrolünde gerçekleşecek. Halen dünyada hayatta kaldıysanız ve dijital kölelikle dijital özgürlük arasında sıkışıp kaldıysanız bir şey diyemem ama örnekler daha çok çoğaltılabilir. Bunun yerine teknoloji çağında yaşayıp sadece sosyal medyada veya mesajlaşma uygulamalarında bıraktığınız dijital ayak izlerinizi takip edebilirseniz, heh torunlarıma çok güzel bir veri seti bırakmışım ya da insanlığa, çok faydalı olacak. Gündüz kuşağı mı? Olsun, bilim serileri mi? Buna sizin, bizim yani hepimizin dijital ayak izleri dahil.
Bu arada özellikle tek devlet, tek millet meraklıları Türk devletinin hükümetlerden bağımsız yürüttüğü siber güvenlik düsturuyla yaptığı çalışmaların peşinde oldukları ancak konuyu bir türlü kavrayacak zekaya ulaşamadıkları için Pensilvanya Üniversitesinden çıkan yapay zekanın peşinden gitmeyi daha kârlı buluyor olabilirler. Ancak, dünyanın en gelişmiş yapay zekâsı olarak bilinen IBM gibi daha birçok rakibini altüst eden ve TÜBİTAK’ın da çok iyi bildiği teknolojinin mimarları Türk devletinin koruyucuları olduğu için tek millet sevdalıları da avuçlarını yalamaya devam edecekler. Bunu söyleyen benim kadar sınırlı veri setine sahip bir zekâ da değil üstelik. Bildiğiniz yapay zekanın yaptığı tüm simülasyonlarda tek devlet sevdalıları kaybediyor.
Şimdilik kamuya pazarlanan yapay zeka ürünleri ağırlıklı olarak kurum başkanın veya kuruma ait soyal medya içeriklerinin kalitesini arttırmaya yönelik olsa da yapay zekaya kamunun ilgisi ve heyecanı oldukça yüksek. Chat GPT’nin birçok ülkede kamu kurumlarında kullanımı zaten yasak. Umalım da burs karşılığı veya himmete mahsus kazanım karşılığı ruhunu satmış olanların yapay zeka çanına ot tıkamasın. Ne diyelim badem bıyıklı yapay zeka hayalleri kuranların vay haline
Buradan Türk devletinin yardan ve serden geçmiş sırat köprüsünün müdavimlerine selam ediyorum. Dijital tanrıcılığa savunanların tam tepesinde ve Atamızın izindeyiz. Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin.
https://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_184303.htm
https://www.ibm.com/artificial-intelligence
Atomic Hearth robotları bende bir travma yarattı her herde badem bıyıklı kel robotlar var. Oyunu sildim…
byu/parzivalperzo inveYakinEvren