Kanalları gezerken gördüğüm bir haber dikkatimi çekti. Bir olay olmuş ve bu olayda can kaybı varmış.
Mobese kayıtları silinmiş deniyor. Bilindiği gibi ISO 27000 ve ISO 27001 ve hatta sürdürülebilirliği adına ISO27701 gibi bilişim güvenliği ile alakalı belgeler var. Bu belgelerin tüm kurumlar tarafından temin edilmesi gerekiyor.
Benzer bir tezatlık memur alımı yapılırken de görünüyor.
Örneğin milletvekili olmak için KPSS gerekmezken, devlet memuru olabilmek için KPSS şartı var. Aynı tezatlık devletin neredeyse tüm kurumlarında var. Hangi kurum da veri kaybı önleme platfor mu mevcut? bildiğim kadarı ile bir tek Havelsan’da var ve Havelsan’daki ekip zaten efsane bir ekip.
Sağlık bakanlığında daire başkanı ve “yağ-verleri” ile yaptığım toplantıda gördüğüm manzara zaten içler acısıydı. Soruyorum diyorum ki, (kendisini bize tanıtmadığı ve kartvizitini dahi vermediği için ismiyle hitap edemedik) sayın başkan, kurumunuzda veri kaybı önleme platformunuz var mı? yaverlerine soruyor var mı? onlarda büyük ihtimalle vardır sayın başkanım, bir sürü program aldık illaki içlerinden çıkar!!! Bakın muhabbete bakın!! Bu içler acısı durumun olası mağduru ise genel müdür ve müsteşar olacaktır. Onların güvendiği insanlar başkan olmanın verdiği kibir ile etraflarına ancak gereksiz ego saçarlar malesef.
Tüm kurumlarda olması gereken DLP (Data loss prevention) olursa ne silinen bir veri iddiası olur, ne de vatandaş mağdur olur. Bu işin siyaset ve politika ile bir alakası yok. Bizzat kendim gördüm, devletçi olan yetkili ile siyasetçi olan yetkili ap açık görünüyor. SGK’nın yeni daire başkan yardımcısına konunun önemini anlatıyorum lafımı bölerek eee neticede ticaret diyor… O taraftan çok mu ticari görünüyorum acaba? Yahu bu milli güvenliğimiz ile alakalı bir konu. MİT’in başvuru sayfasını inceledim ve çok güzel güncellemişler ama vesayet orada da olur mu? CIA benzeri güzel bir site yapmışlar eyvallah. Eminim çok başarılı bir ekip zaten vardır da, bu KPSS olayı da nereden çıktı. Bakın bu yazım milat olsun ve diyorum ki, devletin tüm kurumlarında yaşanan sorunlar nedeni ile çözüm kapasitesine sahip sayılı insana koşacaklar ve ne KPSS arayacaklar ne de başka bir şey. Tek aradıkları bilgi olacak bakalım biz o zaman nasıl bir belge isteyeceğiz onlardan. İşin kara mizahı bir yana durum hakikaten içler acısı.
Ben devlet şöyle devlet böyle, devlet şunu eksik yapıyor diyenlere hep sinir olurdum ve derdim ki tamam “kardeşim bu eksikse tam nasıl olur söyle yapsınlar”. BİMER gibi harika bir sistem var yazın! Bakın nasıl geri dönecekler diyordum. BİMER’de yetkisi gereği gelen öneri, şikayet ya da olayı ilgili kuruma aktarıyor veya sizin konunuz ile şu kurum ilgileniyor diyerek link paylaşıyor.
Eskiden hiç olmayan bu ilgi artık belli ki yenilenme istiyor. Bir defa hiç kimse TÜBİTAK’a artık pek güvenmiyor sanki… Onun dışında ki yönlendirmelere atılan mesajlara bakan hiç olmuyor. İnanın ben yenilenebilir enerji üzerine ASPİLSAN gibi bir devlet kurumundan alınmış inanılmaz pozitif bir rapor olmasına rağmen hiç edilmiş bir projeyi bizzat gördüm. Bu tip projeleri görmek barnabas incilini görmek gibidir. Adam ilk okul mezunu olabilir ama yaptığı prototip ile Prof. olan adamdan hatta kuruldan “bu inanılmaz bir şey, devrim niteliğinde” raporu alıyor. Açık pozisyona Bilgisayar Mühendisi aranıyor ama bilgisayar üretmiş olsun denmiyor. Kısacası emperyalist ya da saçmalayan bu sisteme kafa tutup iktidar olanlar bu sistemlerin tüm metotlarını acaba kalkan olarak mı kullanıyorlar? Yoksa hakikaten bilinçsizce mi yapıyorlar anlayamıyorum.
En basiti okullardaki çan eğrisi gelir dağılımında kullanılsa, Ferrari’ye binen de olur serçeye binen de olur.
Yazdık Milli Bilişim Seferberliği yapalım dedik, Güneydoğu Bilişim Projesi dedik…. dedik dedik daha neler dedik, yazdık yazdık daha neler yazdık ama nafile bir türlü hayata geçirilmiyor.
Amerikan başkanı Barack Obama çıktı ulusa sesleniş konuşmasında çocuklara “bilgisayar ve mobil oyunlar oynayın ama bir tane de siz yapın dedi. Üstelik bunun için okula gitmeye gerek yok sadece internette araştırma ve azıcık çalışmak yeter” dedi bizimkiler halen daha ne diyor? Fatih projesi kapsamında herkese tabletler dağıtıldı Başbakanımız da hüzünlü bir şekilde kitap okumayı asla bırakmayın dedi çocuklara… Teknolojik çaresizlik karşısında hüzün var ama kimse çıkıp da haydi geliştirici nesil yetiştirelim legolardan raspberry pi ile robot yapsın bebeler demedi. 3 çocuk yapın yeni nesil için dediler ama “kullanıcı olmasın bu yeni nesil geliştirici nesil olsun demediler. Gelin Bilişim timleri, geliştirici timleri kuralım dedik yine kimseden tık yok. Neticede ticaret bu değil mi?
Bir keresinde arkadaşım bana, Sen Victor Hugo gibi adamsın demişti. ne alaka abi dedim? Rahmetlinin kıymeti öldükten 100 sene sonra anlaşılmış dedi. Sevineyim mi üzüleyim mi bilememiştim. Murat Boz jüri olmuş ben 2 üniversite okumuş adamım diyor garibim Eser’de koy kardeşim kimliğini ortaya diye gaz veriyor. Bu tarz benim diye güpe gündüz IQ dan yoksun olan programlara müdahele etmeyen RTÜK neye müdahele eder?
İlk öğrendiğim bilgi, birey aileyi, ailede toplumu oluşturur. Birey olarak ailemizi oluşturduk aile olarak toplumu şekillendirmek için çaba sarf ediyoruz da bu bilgiyi bize verenler neden ortada yoklar? Bu ve bunun gibi daha bir çok soru ve çözümü illaki var. Çözümsüz bir işlem, işlem değildir mantığı ile pes etmek yok, mücadeleye devam diyelim ve Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarın ya son dişini sökelim ya da dişlerini porselen yapalım da daha iyi çiğnesin bizleri…
Pes etmek yok! “İnadına Bilişim” Çözümlerin Efendisi Part I..