Bilgi GüvenliğiCyber SecurityDijital DönüşümHaftalık Tehdit Raporusiber güvenlikSiber istihbarat

Teknolojik bağımsızlık.. Trol akademileri.. Ama yeter artık!

türkiye-siber-121-945×510
https://www.youtube.com/watch?reload=9&v=-BuDISQfoW8

Trajikomik “trol” akademileri…

Pes” dedirten yalan teknolojileri…

Akyuvarların teknolojik bağımsızlık mücadelesi…

Tıpkı, kanı temizleme görevi olan akyuvarlar gibidir Türk gençliği. 

*

Öncelikle herkese merhabalar. Gün geçmiyor ki ülkemizde trajikomik olaylar silsilesine bir yenisi daha eklenmesin. Son trajikomik olayı anlatan bir yazıya başlamadan önce tüm okurlardan bir istirhamım olacaktır; okuduğunuz bu yazıyı beğenmediğiniz veya yanlış bulduğunuz bir bölüm varsa lütfen geri bildirimde bulunun. Ayrıca yazı sonunda link verilen bir videoyu izledikten sonra, o videonun kahramanı olan şirin amcanın söylediklerine koşulsuz şartsız inandıysanız vay halinize diyorum…

*

Geçenlerde arkadaşlarım “Russian Troll Academy” başlığı üzerine bir yazı kaleme almam için rica etmişlerdi. Ben de fırsat buldukça Rus Trol Akademisi olarak bilinen ve aslında İnternet Araştırma Ajansı olarak 2014 yılında St. Petersburg’da bir binada faaliyet gösteren “IRA” hakkında araştırmalar yaptım.

Rus devletinin desteği ile kurulan bu ajansın tek amacının, özellikle Amerikan iç ve dış siyasetine yönelik içerik üretmek olduğu söylenebilir. Bizim ülkemizde de trollerinolduğu biliniyor. 

Rusların Trol Akademileri’nin en büyük başarısının, Amerikan seçimlerine müdahale edildiği yönündeki haberlerle ayyuka çıkmasını söyleyebiliriz. Hatta Amerikan savcılarının raporlarına göre, Ruslar bu işi çaktırmadan yapmak için internetteki yorum yapanların kullandıkları klavye diline kadar incelemiş ve vardiyalı çalışarak Amerikan zaman dilimlerine uygun yorumlarla ve yorum başına 20-25 Dolar kazanacak şekilde çalışmalar yapılmış.

Ülkemizde doların değeri ve kolay satın alınabilen zihinlerin olduğunu düşünürsek, “trol” sayımızdaki artışın nedeni de açıklanmış olabilir. Hakikaten bu duruma bakalım kim “dur” diyecek!..

Hangi durum mu!

Doğrunun yanlış, yanlışın doğru olarak kabul edilmesinden bahsediyorum elbette…

Bakınız tüm devlet kurumlarının asıl bekçisi olan bir Türk genci olarak, biz de hakikatleri dile getirmeyip “trollük” yaparsak bu memleketin hali ne olur!

Öte yandan hem Türk gençliği ile poz verip hem de trol akademilerinin yorumlarına alkış tutanlarla poz verirseniz, günü geldiğinde “yav kandırıldık” veya “ironi yapmıştık” diyerek “trollüğün laneti”nden kurtulamazsınız ki! 

Milli ve Yerli” sloganları ile ön planda etkinlik üzerine etkinlik düzenleyenlerin işlerinde ne kadar ehil oldukları hepimizin malumu da, neden halen daha KVKK’ya (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) aykırı olduğu halde etkinlik kayıt ekranı hazırlamaktan aciz olunup Google’ın kayıt formu üzerinden “ad-soyad, e-posta, telefon  numarası” gibi kişisel veriler isteniyor anlaşılır gibi değil.

Öte yandan, özellikle Ömer Fatih Sayan’ın her yaptığı eylemi veya alakalı alakasız her paylaşıma “Milli ve yerli yazılımları destekliyoruz, sayenizde milli teknolojilerimiz var” gibi yorum yapan trollerin amacının ne olduğunu da anlamak mümkün değil.

Çok basit bir soru soruyorum; “Yerli ve milli teknoloji için gereken enstrümanlar nelerdir?” Bu soruya cevap verenler, yazının sonuna eklenen videodaki o amca gibi şirin görünümlü ama cehaleti yüksek kimseler olabilir ancak hakikat değişmez!

BTK’nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) hiç mi iyi yaptığı bir şey yok?”

– Olmaz olur mu? 

Örneğin, liseli gençler için geçtiğimiz günlerde düzenlenen eğitim ve “Çocuklar için robotik kodlama” gibi daha birçok başlıkta hazırlanan eğitimler çok hoş. Ayrıca daha fazla olmasını istediğimiz farkındalık çalışmaları da memnuniyet verici. Ancak, yabancı markaların sponsorlukları ile yapılan “Milli teknoloji” başlıklı etkinlikleri ve çelişkili açıklamaları da büyük bir dikkatle takip ediyoruz.

BTK bünyesinde çalışan başarılı ve geliştirme odaklı yiğitlerin de bu tip durumlardan rahatsızlık duyduğunu yine üzülerek gözlemliyoruz. 

Şimdi biri çıkıp “İstesen de istemesen de milli teknoloji hamlesini gerçekleştireceğiz” derse şaşırmam. Çünkü daha önce bir “trol”ün “Sırf, çalışmıyor demek için Devrim arabasına benzin koymayanlar gibisin” eleştirisine hakikat ile verdiğim ve haliyle bilimsel dayanağı olan yanıtta olduğu gibi, “Hakikatler gizlenemez”. Ayrıca, sırf “Hükümetin adamı” diye hakikatleri gizleyenler ile biz “Peygamber önünde dahi eğilmez, ancak ve ancak yaradan huzurunda eğiliriz” diyenlerin mücadelesi bugün başlamadı. ‘Ezel’den ‘Ebed’e devam edecektir…

BTK’nın da eğitimlerinde anlattığı ve neredeyse bu işlerle uğraşan herkesin bildiği “STUXNET” virüsü konusu vardır.

Kısaca değinelim; “Stuxnet”, ilk olarak 2010 yılında ortaya çıkan kötü amaçlı bir bilgisayar solucanıdır.

Stuxnet‘in, endüstriyel sistemler hakkında bilgi topladığı ve Siemens’in İran’da bulunan endüstriyel kontrol sistemlerini hedef aldığı biliniyor. Hatta, İran’ın nükleer santrallerini hedef aldığını da söyleyebiliriz.

Peki BTK’nın hangi kademesinden veya eski başkanından şu tip hakikatleri ne zaman duyacağız?

1- Mevcutta kullanılan bilişim altyapısı yüzde 100 yerli değildir

2- KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) ile kişisel verilerimizi koruma altına aldık ama yine kanuna aykırı olarak KVKK programı olarak bilinen yazılım ve donanımların tamamı yabancılara ait. Bu durumda kişisel verilerimizi kendi yasalarımızla koruma altına alıp yine kendi yasalarımıza aykırı olan yurt dışına gönderimini engelleyemiyoruz. Bu arada bu platformların (donanım, yazılım vb.) yıllık lisanlama ve dolar üzerindenödendiğini hatırlatalım.

3- BTK da dahil olmak üzere, kullandığımız tüm bilişim altyapısı da hali ile yabancı teknolojiler. Hatta kullandığımız telefonlar bile. 

4- Başta ASELSAN olmak üzere birçok kamu kurumunda çalışan yetenekli mühendisler Hollandalı firmaların cazip teklifleri ile ya ülkeyi terk ettiler ya da izlerini kaybettirip hayatlarına devam ediyorlar. 

5- Bize ait olmayan teknolojilerle “dijital dönüşüm” diye bağıranların artık biraz sessiz kalmaları ve olası bir “Patriot krizi” sonrası yaşanması kuvvetle muhtemel olan teknolojik kaos yaşamamak için yapılması gerekenler şunlardır.

6 – AB’ne gidişlerde vize muafiyetinden faydalanmak adına kabul ettiğimiz tüm maddeler ve bu maddelere bağlı kanunları çıkardık ama yine kandırıldık. Vizesiz biz AB’ye giremeden verilerimiz girmiş oldu.

*

Şimdi, yanlış yolda ilerleyenlere sesleniyorum;  istedikleri kadar etkinlik düzenleyip birbirlerini alkış yağmuruna tutabilirler. Ya da İçerikleri kopyaladıkları tüm eğitimleri/etkinlikleri büyük bir zevkle de organize edebilirler. Ancak, Türk gençliğinin gözetimi ve denetiminden kurtulamazlar. Birileri kaleleri zapt edecek, tersaneleri bilfiil işgal edecek ki, bizler de tarihe kara leke olan düşenleri önce “Ak” hale, ardından da “Pak” hale dönüştürecek asil kan sahipleriyiz. Tıpkı, kanı temizleme görevi olan akyuvarlar gibidir Türk gençliği.

.

Burak Bozkurtlar, dikGAZETE.com

Twitter’da bizi takip edin: @thegreywolves , @dikgazete

:

https://www.youtube.com/watch?reload=9&v=-BuDISQfoW8
Devamını Oku
Genel

Rusya İnterneti mi Kesiyor?

rusya internet
Ajanslara düşen haberlere göre; “Rusya Devlet Başkanı Putin, ülke genelinde, ‘interneti kesin’ emrini verdi. Rusya, siber tehlikeler karşısında oluşabilecek risklerin belirlenebilmesi için ülkedeki küresel internet bağlantısını
Devamını Oku
Bilgi GüvenliğiHaftalık Tehdit RaporuSiber istihbarat

Çinli şirketin Uygur Türkleri İçin kullandığı yüz tanıma veritabanı, çevrimiçi ortamda İfşa edildi…

sensenets


Hollandalı Siber Güvenlik Araştırmacısı, Sincan’daki Uygur Müslüman nüfusunu izlemek için kullanılan veritabanlarından birini buldu.

Hollandalı bir güvenlik araştırmacısı ZDNet’e verdiği demeçte, Çin hükümetinin Sincan bölgesindeki Uygur Müslüman nüfusunu izlemek için kullandığı yüz tanıma veritabanlarından birinin internet ortamında aylarca açık kaldığını söyledi.

Veritabanı, web sitesine göre video tabanlı kalabalık analizi ve yüz tanıma teknolojisi sağlayan SenseNets adlı bir Çinli şirkete ait.

Geçtiğimiz günlerde, sızan MongoDB veritabanlarını bularak, son birkaç yılda adından çokça söz ettiren Hollandalı Siber Güvenlik Araştırmacısı Victor Gevers, en doğrusunu yaptığını belirterek, SenseNets’in MongoDB veritabanlarından birine kolayca erişip ve kimlik doğrulama olmadan çevrimiçi olarak bu güvenlik zafiyetini bulduğunu duyurdu.

Gevers, ZDNet’e konu hakkında bilgiler verdi ve Sense Nets isimli Çinli Şirketin veri tabanında 2.565.724 kullanıcıya ait ve hızlı bir şekilde gelen bir GPS koordinat akışı hakkında bilgilerin bulunduğunu söyledi.

Gevers, kullanıcı verisinin sadece kullanıcı adı olarak kullanılmadığını, aynı zamanda bir kişinin bir kimlik kartında bulabileceği oldukça ayrıntılı ve hassas bilgilerin olduğunu söyledi. Araştırmacı isim, kimlik kartı numarası, kimlik kartı çıkış tarihi, kimlik kartı son kullanma tarihi, cinsiyet, uyruk, ev adresi, doğum tarihi, fotoğraf ve işveren gibi bilgileri içeren kullanıcı profillerini gördü.

Her kullanıcı için, o kullanıcının görüldüğü yerler olan GPS koordinatlarının bir listesi de var.

Veri tabanı ayrıca bir “izleyici” listesi ve ilgili GPS koordinatlarını da içeriyordu. Şirketin web sitesine göre bu izleyiciler, videoların çekildiği ve analiz edildiği kameraların bulunduğu yerler gibi görünüyor.

“İzleyici” ile ilişkili tanımlayıcı isimlerden bazıları “cami”, “otel”, “polis karakolu”, “internet kafe”, “restoran” ve genel kameraların bulunduğu diğer yerler gibi terimler içeriyordu.

Gevers izci konumları
SenseNets izleyicilerin bazılarının konumuResim: Victor Gevers

Gevers, ZDNet’e bu koordinatların hepsinin Çin’in Uygur Müslüman azınlık nüfusunun evi olan Çin’in Sincan eyaletinde bulunduğunu söyledi.

Sincan’daki Çinli otoriteler tarafından Uygur Müslüman nüfusun telefonlarına casus yazılım kurmaya zorlamak ya da yurt dışında yaşayan Uygur Müslümanlarının “yeniden eğitim” kamplarına (çalışma kampı ) gitmelerini zorlamak gibi sayısız insan hakları ihlali bildirimi zaten var.

Gevers’in bulduğu veritabanı, eski verilerden oluşan ölü bir sunucu değildi. Araştırmacı, son 24 saatte yaklaşık 6.7 milyon GPS koordinatının kaydedildiğini söyledi; bu da veritabanının, Uygur Müslümanlarının hareket halindeyken aktif olarak takip edildiği anlamına geliyor.

Keriya GPS koordinatları
Açık veritabanında bulunan GPS koordinatlarından birinin konumuResim: Victor Gevers

O sırada ne bulduğunu bilmeyen Gevers, açığa çıkan veritabanını ve güvenlik duvarı kuralı kullanarak Çinli olmayan IP adreslerinin erişimini engellemeye çalışan Çinli şirketin sahiplerine bildirimde bulunarak güvenlik açıkları hakkında bilgi verdi.

Şirket bu makalenin yayınlanmasından önce yorum talebine cevap vermedi.

En yaygın sonuç ise, SenseNets’in, ürünlerini özel kuruluşlara satan özel bir şirket yerine, Müslüman azınlığın izlenmesine yardımcı olan bir devlet firması olduğu yönündedir. Aksi halde, SenseNets’in kimlik kartı bilgilerine nasıl erişebildiğini ve kameranın polis merkezlerinden ve diğer devlet binalarından beslendiğini açıklamak zor olacaktır. ( Buraya bir ek olarak, Çin’de üretilen bir çok CCTV ve DVR kayıt sistemlerinin hiçbir teknik denetimden geçmeden ülkemizde de kullanıldığını ve hatta kullanıcı arayüzü için kullanılan EagleEye benzeri mobil uygulamalar ile IP adresi vermeden cihaz seri numarası ile IP adresi gibi bilgilerin cihaz üzerinden bulunduğunu da belirtmekte fayda var)

Gevers, şu anda şirketin bu deşifre nedeniyle Uygur Türklerinin baskı altına alınmasına yardım ettiği için pişman olduğunu da söyledi.

Makale, 17 Şubat’ta izleyicilerin konumlarının bir haritası ile güncellendi.

Haksızlık karşısında sessiz kalmayıp haksızlığı dile getiren Gevers kardeşime de bu vesile ile teşekkürlerimi iletmek isterim Darısı içimizde bulunan ve haksızlığa göz yumanlara diyelim.

Kaynak: https://www.zdnet.com/article/chinese-company-leaves-muslim-tracking-facial-recognition-database-exposed-online/

Devamını Oku